English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ L ] / Lindsay

Lindsay Çeviri Portekizce

2,008 parallel translation
Hepsi çok yiğitçe. Beni Lindsay için bu düelloya davet etmen.
Lançar-me um desafio para conquistar o afecto da Lindsay.
Lindsay'nin o şekilde gördüğünü sanmam.
Não acho que a Lindsay veja as coisas dessa maneira.
Bak, biliyorum, Lindsay gittiği için üzgünsün ama böyle yaşayamazsın, tamam mı?
Olha, sei que estás assim por causa da Lindsay, mas não podes viver assim?
Lindsay'le aramızda olanlar... farklıydı.
Esta coisa com a Lindsay é... diferente.
Bu Lindsay işi Ryan'ı felaket üzdü.
Esta coisa com a Lindsay realmente arrasou com o Ryan.
Bak, Lindsay, Ryan'a sırtını dönmüş olabilir ama, biz dönmeyeceğiz, hayır.
Olha, a Lindsay talvez tenha virado as costas ao Ryan, mas nós não.
Biliyor musun, artık sen ve ben tekrar birlikteyiz ve Lindsay de taşındı,
Agora que tu e eu voltámos e a Lindsay está fora de cena,
Sana şunu söyleyim, Lindsay'nin gitmesi beni oldukça üzdü.
Devo dizer-te que estou muito perturbado com a partida da Lindsay.
Bence, Lindsay son zamanlarda yeterince sürpriz yaşadı.
Acho que a Lindsay teve... surpresas suficientes.
Lindsay'nin gitmesinden sonra falan?
com a Lindsay e tudo mais?
Yani, artık Lindsay yok ve...
Isto é, agora que a Lindsay se foi embora...
Evet, Lindsay gitti.
Pois, a Lindsay foi embora.
O Lindsay için üzgündü, ben de şey için...
Estava aborrecido com a Lindsay, e eu aborrecido com...
- Kirsten senin Lindsay ile çıktığını bilmiyor, değil mi?
A Kirsten não sabe que andas a sair com a Lindsay, certo?
Evet, ama, iş Lindsay ile ilişkini saklamaya gelince, pek de sorun çekmiyorsun.
Mas para esconderes a tua relação com a Lindsay, não tens esse problema.
- Sana Lindsay'le ilişkimiz, söyleyecektim.
Queria falar-lhe da Lindsay.
Seninle en son konuştuğumuzda, sen ve Lindsay arkadaş olma yolundaydınız.
Da última vez que falámos tu e a Lindsay eram só amigos.
Belki sen ve ben, bir süre ara vermeliyiz.
Lindsay, tu e eu temos de nos dar algum tempo.
Ben de Lindsay'i, Caleb'in evinden kaçtığından beri görmedim.
Pois, não falo com a Lindsay, desde que ela fugiu da casa do Caleb.
Lindsay'le konuşmam gerek.
Tenho de falar com a Lindsay.
Lindsay aradı, test sonuçları belli olmuş.
A Lindsay ligou. Os testes chegaram.
Lindsay, ne olursa olsun, sen her zaman bu ailenin bir parçası olacaksın.
Lindsay, o que quer que aconteça, farás sempre parte da família.
Caleb Nichol, Lindsay Wheeler Gardner'ın babasıdır.
Caleb Nichol é o pai da Lindsay Wheeler Gardner.
- Lindsay'nin işi ne oldu?
- O que aconteceu à Lindsay?
- Lindsay benden Caleb ile onun arasında aracılık yapmamı istedi.
A Lindsay pediu-me para ser mediador entre ela e o Caleb esta noite.
- Sen ve Lindsay?
- E tu e a Lindsay?
- Lindsay onunla iletişim kurmaya çalıştı, aslında ben onun yerine iletişim kurmaya çalıştım.
A Lindsay tentou aproximar-se dele. Eu tentei em nome dela.
Ben, Lindsay ve Ryan ile yemek yemeni istiyorum.
Preciso que venha jantar comigo, com a Lindsay, e o Ryan...
Bak. Babam yolda, buraya geliyor. Lindsay gelmezse, yalnız onunla yemek yiyeceğiz.
O meu pai já está a caminho, e se ela não aparecer vamos jantar com ele, sozinhos...
Lindsay'in obua çaldığını biliyor muydun?
Sabias que a Lindsay toca oboé?
Bu zaten Lindsay ile Cabeb'in birlikte olamadıkları zamanı telafi etmeleri içindi.
Isto era suposto ser para a Lindsay e o Caleb entenderem-se, pelo tempo perdido...
- Ve lafı bana getirip, Lindsay'den bunu saklamaya çalışabilirsin.
E pode tentar escondê-lo da Lindsay, fazer que isto seja por minha causa.
Hey, Lindsay, gelmek ister misin?
Lindsay, queres vir?
- Hayır.Lindsay, Ryan ve Seth var.
Não, tenho aqui a Lindsay, o Ryan e o Seth.
Böylelikle, Lindsay yasal bir mirasçı olacak ve ben de ona iyi bakıldığından emin olacağım.
Assim, a Lindsay será herdeira legal e sei que cuidarão sempre dela.
Ailemize hoşgeldin, Lindsay
Bem-vinda à família, Lindsay.
Benim, Lindsay'i nüfusuma almamdan bahsediyorsan, sen bu konudaki görüşlerini yeterince belli ettin zaten.
Se estás a falar da minha adopção da Lindsay, acho que deixaste a tua posição muito clara.
Hatırladığım kadarıyla, ben kalp krizi geçirdiğimde, hastanede, yatağımın başında Lindsay vardı ve sen Nice'de bir güzellik merkezindeydin.
Se bem me recordo, depois do meu ataque cardíaco, era a Lindsay a meu lado na cama, enquanto estavas num SPA em Nice.
Bak, Lindsay büyük ihtimalle senin kızın, ama bu işe dalmadan önce, ailene karşı sorumlulukların olduğunu unutmamalısın.
Olha, provavelmente a Lindsay é tua filha, mas não achas que tens a responsabilidade para com esta família de teres a certeza disso, antes de te meteres nisto?
Lindsay'nin annesi?
A mãe da Lindsay?
Sadece diyorum ki bu testin, Lindsay'i nasıl etkileyeceğinden endişe ediyorsanız, belki de, bu işe hiç girişmemek en iyisi olur.
Apenas, bom, se tiver algumas dúvidas sobre como o teste pode afectar a Lindsay, talvez esta a adopção não seja grande ideia.
- Lindsay
Lindsay.
Lindsay'i bu nüfus işlerinden vazgeçmeye ikna etmeme yardım etmelisin.
Preciso que me ajudes a convencer a Lindsay a esquecer a adopção.
Lindsay bunu öyle çok istiyor ki.
A Lindsay quer muito que isto aconteça.
- Lindsay bunu biliyor mu?
A Lindsay sabe?
Lindsay burada?
A Lindsay está cá?
- Lindsay gelmiyor.
A Lindsay não vem.
- Lindsay.
- Lindsay.
- Lindsay,
- Lindsay...
Sizden buraya gelmenizi istedim çünkü söylemek istediğim bir şey var,
Pedi-vos para virem aqui porque queria dizer-vos... desde que a Lindsay concorde
Lindsay de kabul ederse, onu resmi olarak nüfusuma almak istiyorum.
que gostava de adoptá-la legalmente.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]