Léo Çeviri Portekizce
6,031 parallel translation
Leo, olmaz!
Leo, não pode!
- Leo...
- Leo...
Lan be Leo.
Maldito seja, Leo.
Leo.
Leo?
Ya da Leo'nun Fransaya geri dönmesi için altı ay beklersin ve zaten seni seven müşterileri olan, senin de sevdiğin restoranda baş aşçı olursun.
Ou podes esperar seis meses até o Leo voltar para a França e serás chef principal num restaurante que tu já adoras com uma clientela que já gosta de ti.
- Leo.
O Leo.
- Leo?
Leo?
Leo?
Leo?
Leo kustuğumu duydu ve yemeği benim hazırlamam konusunda endişelendi.
Tu estás bem? Leo ouviu-me a vomitar e passou-se comigo com a comida.
Kendi yerini açmak için ayrıldığında sonunda Leo'dan almak için bir şansım oldu.
Finalmente tenho hipótese de assumir as coisas do Leo quando ele partir para fundar o seu próprio sitio.
Leo, Mona'yı radyolojiye götürür müsün lütfen?
Leo, leva a Mona à Radiologia, por favor?
Leo, Dr. Lark ile işler nasıl gidiyor?
- Leo, como é que está a correr com a Dra. Lark?
Leo ne yapıyor?
O que é que o Leo está a fazer?
Leo, riskleri ve eksiklikleri henüz bilinmiyor, tamam mı?
Leo, ainda não se sabe os riscos e danos.
Sana borçluyum Leo. Gizli odamı ve dışarı çıkma korkumu annemden gizlediğin için.
Mas, devo-te uma, Leo, por teres mantido a minha sala secreta em segredo... e a minha agorafobia.
Üzgünüm Leo.
Sinto muito, Leo.
Hadi ama Leo.
Não fiques assim, Leo.
Leo götür onu.
Leo, coloca-o aqui.
- Ben uygunum. - Hayır, Leo.
Estou disponível.
Sen daha öğrencisin.
Não, Leo, és um estudante de Medicina.
Leo.
Leo.
Hayallerinden vazgeçmediğin için çok sevindim Leo.
Estou feliz que não estejas a desistiro do teu sonho, Leo.
- Hadi Leo.
- sem a tua muleta.
Leo, akım simülatörüne ihtiyacın olduğunu sanmıyorum.
Leo, acho que não precisas de estímulos transcranianos.
- Leo, Amerigo geliyor!
- Leo, é um milagre!
- Dur, sen göstermeden önce Leo... - Andrea, biliyorum.
- Antes disso, Leo...
Leo, gelmişsiniz!
Leo! Aqui estás tu!
- Peşimizdeler Leo.
Estão atrás de nós, Leo.
Sokaklarda dolaşacak değilim Leo.
Não vou deambular pelas ruas.
Leo, evladım!
Leo, meu rapaz!
Sözler laf olsun torba dolsun diye söylenmiş Leo.
As palavras são traiçoeiras, Leo.
Leo!
- Não...
Bu bey Leo Drembelas, genel danışmanım. Merhaba.
o meu advogado.
Leo, Başkan Grant'i gerçekten Olivia Pope'la bir ilişki yaşamakla mı suçluyorsun, hele ki Başkan'ın asıl metresinin... Jeannine Locke olduğunu bildiğin halde?
- Leo, estás mesmo a acusar o Presidente de ter um caso com a Olivia Pope, mesmo após o próprio Presidente dizer que era a Jeannine Locke?
Tekrar söylüyorum, Leo Bergen'in açıklamalarıyla alakalı soruları cevaplamayacağım.
Recuso-me a responder a qualquer pergunta a respeito do comentário do Bergen.
Yalanlar ortaya çıkıyor, Leo.
As mentiras estão a aparecer, Leo.
Ben kocamı öldürmedim, Leo.
Eu não matei o meu marido, Leo.
Ne istiyorsun, Leo?
- O que é que queres, Leo?
Beni zorlama, Leo.
Não me provoques, Leo.
Leo!
- Leo!
Balinanın ne olduğunu biliyorum, Leo.
Sei o que é uma baleia, Leo.
-... kara borsa'dan oxy mi getirtmiş? - Bu Leo bergen. Olmalı.
Foi o Leo Bergen.
Leo olamaz...
- Não foi.
Bu demek oluyor ki hikaye Leo'dan gelmiyor.
Significa que a história não vem do Leo.
Görünüşe göre eski kumandan... ve Leo Bergen birlikte çalışıyorlar?
Parece que o antigo Comandante e o Leo Bergen, estão a trabalhar juntos.
Leo Bergen olayını örtbas etmelerinin delili.
Temos uma dele a falar com o Leo Bergen sobre limpeza.
İtiraf ettim Leo.
Eu confessei, Leo.
"Öldürmeyeceksin" Leo.
"Não vais matar", Leo.
Şu an beni de kendin ile beraber batırıyorsun! - Leo.
Tens de te recompor.
- Mm-hmm.
Leo.
- Hayır. Leo Bergen'in dün akşam nerede olduğunu öğren.
Não, descobre o que Leo Bergen estava a fazer a noite passada.