Lıar Çeviri Portekizce
1,734 parallel translation
Arıcılık yapmak sürekli birlikte olmamıza imkân sağladı.
A apicultura foi uma forma de nos mantermos unidos.
- Satılık ev mi arıyorsun?
- Quer comprar uma casa?
Bu havalandırmalı bürolara tıkılıp anlaşmalar yapıyorum.
Mantêm-me aqui enfiado nestes escritórios com ar condicionado, a fechar negócios.
Yaban arısının özel bir türü var yumurtalarını canlı bir tırtılın içine bırakıyor.
Há uma espécie de vespa que põe os seus ovos dentro de uma lagarta viva.
Görünüşe bakılırsa, polisi arayıp bir şey söylemeden telefonu kapatınca, hemen seni arıyorlar.
Ao que parece, liga-se à polícia e desliga-se sem dizer nada, e eles ligam-te logo de volta.
- Asıl sen ne arıyorsun?
- Que raio estás tu a fazer aqui?
Rüzgar kılıcı da nedir? Bir kılıç sapı alıyorum ve savururken kılıç şeklinde hava büküyorum.
É um cabo de espada, e depois uso o ar para fazer de lâmina.
Bak, sadece notlar, dosyalar gibi davayla bağlantılı olabilecek şeyleri arıyorum.
Olhe, eu só preciso de apontamentos, registos, que estejam ligados ao caso que eu estou a investigar.
Havayı kurutuyor ve bizi yerden yüksekte asılı tutuyorlardı.
Filtravam o ar e tinham-nos suspensos no ar longe do chão.
Havadan dövülmüş bir kılıç?
Uma arma forjada do ar?
Buna nasıl günahlardan arınma dersin?
Como podes chamar a isto redenção?
Bu da seni adaya götürecek. Önümüzdeki üç yılı, bilgisayara numaralar girerek geçireceksin. Ta ki arıza güvenlik anahtarını çevirmek zorunda kalana dek.
Isso leva-o à ilha, onde passa os próximos três anos da sua vida a introduzir números no computador, até ser obrigado a rodar aquela chave de emergência.
O zaman küvette denizaltıcılık oynarken hava için suyun üstüne çıkmam gerekmez.
Assim, quando estiver brincando de submarino na banheira não preciso subir para pegar ar.
Hava durumunuz nasıl?
Ainda têm ar?
Woodland Hills'i unut. Asıl kaykayının merdivenlerde ne arıyor?
Que raios está o teu skate a fazer na escada?
Onu nasıl kazanayım? "Brandon, baban seni arıyor" mu diyeyim?
Como? "Olá, Brandon. O teu pai anda à tua procura"?
- O zaman neden mutsuzluk algılıyorum?
Então, por que estou a sentir um ar desafiador?
Bellagio, nasıl yardımcı olabilirim?
Dá um ligeiro ar de gay.
Nasıl oldu da odada kocaman bir fil varken hala "Pancakes" i... arıyoruz.
Como é que podemos continuar a procurar o Pancakes, quando existe um elefante gigante no quarto?
Ateş Lordu Sozin hava ulusu ordusunu kaç yılında yendi.
Em que ano combateu o Senhor do Fogo Sozin no exército da Nação do Ar?
- Özellikle nasıl bir uçak arıyorsunuz?
- Que avião procuram? - Saberemos quando o virmos.
Daha evvel sana bakmak için geldiğimde havada yazılı sözler vardı.
Quando eu vim aqui cedo para te ver, haviam palavras escritas no ar.
Havada yazılı sözler?
Palavras no ar?
Havada yazılı sözler.
Palavras no ar.
Arıyan kişi 5 yıl önce amcasını Dresden'ın öldürdüğünü ve bunu yanına kaldığını söylüyor.
Quem ligou disse que o Dresden matou o tio há 5 anos atrás e escapou.
- Moretti'nin son icadı. Hemşireler, hastalar hakkında kötü bir hisse kapılırsa bizi arıyorlar, gidiyoruz.
Quando as enfermeiras têm um mau pressentimento, chamam e nós vamos.
Uh-oh. 3-1-0'lı numara arıyor.
É do número que não conheço.
Daha dün Santa Cruz'da, bir oğlan çocuğu, nasıl olduysa havadaki bütün oksijeni içine çekmiş. Okulundaki herkesin boğulmasına sebep olmuş.
Ontem, em Santa Cruz, um rapaz sugou o oxigénio todo do ar, sufocando todas as pessoas da escola.
On tane türbine karşılık mahsülün yüzde onu diyelim.
Dez turbinas a ar em troca de, digamos,..... 10 % da vossa colheita.
Bir gün, Randy ile beraber mahallede takılıp, çalacak mal arıyorduk.
Um dia à tarde eu e o Randy estávamos passeando pela vizinhança, a ver coisas para roubar.
Chuck, kocaman bir kılıçbalığı arıyorsun.
Chuck, estás à procura dum espadim.
Eski alışkanlıklarıma yenik düşüp, Julia'yı aldatacağım ve ilişkimiz patlayacak, ve sen de parlayan kılıcıyla bir şövalye gibi gelip çökeceksin.
Bem sabes, para que eu volte aos meus padrões antigos, enganar a Julia, a nossa relação vai ao ar e tu vais a correr, como um cavaleiro em armadura brilhante.
Ayrılır ayrılmaz ortadan kayboldu. Şimdi onu arıyorsun.
Uma vez que você sair, outras mulheres desaparecem.
Görünüşe bakılırsa... arızalıymış.
Parece não... funcionou.
Bir casusu arıyorum. 15 yıl önce, Kürdistan'da çalışmış bir kadın.
Procuro uma espia, uma mulher que trabalhou no Curdistão há 15 anos.
Boşlukta öylece, bana nasıl gelebilirsin?
Como irá, através do ar?
Havanın, suyun... Yaşayan her şey seninle bağlantılı.
Ar, água, todos os seres vivos estão ligados a ti.
Ama herşeye sürekli kesin hüküm verip herşeye karışmadan nasıl dahil olacağını bilmiyorsun.
Mas tu não sabes como estar envolvido sem criar um ar de constante julgamento e sem permanente intromissão.
Arıları nasıl incitebilirim ki?
Como poderia ofender as abelhas?
Kentucky, Betty's Bees'in arı-aracının arkasında arılar tarafından sokulup öldüğünde 26 yıl, 3 hafta, 5 gün ve 39 dakikalık idi.
Kentucky tinha 26 anos, 3 semanas, 5 dias, e 39 minutos de idade quando foi encontrada picada até à morte ao volante do carro da Betty Abelhas.
Demek istediğim, bütün bir arı topluluğu insan kılığına bürünmüş etrafta dolanıyorsa?
Quer dizer se há uma sociedade de Abelhas Que anda por aí em forma de pessoas?
Kendi arılarını insan şekline büründürmek için onları nasıl eğitebilirim diye düşünüyorsun, değil mi?
Estás a pensar em como podes treinar as tuas abelhas - para andarem na forma de pessoas, não? - Sim.
Eczacılık Okulu yeni gönüllüler arıyormuş.
A Escola de Farmacologia está a pedir voluntários.
İyi bir seçim yapabilmek için minder kalınlıkları hava akış yolları ve ışık dağılımıyla ilgili yeterli bilgim yok.
Não estou familiarizado com a densidade das almofadas, com as correntes de ar e com a dispersão da luz do Sol para fazer uma escolha informada.
- Sizi arıyordum ve buldum. Benim için çantada keklik, çünkü aramalarda çok başarılı olmuş bir çaylak özel dedektifim.
Á procura e a encontrá-los aos dois, o que foi canja, porque sou um às de investigadora privada júnior em formação.
Peki, hm, nasıl bir erkek arkadaş arıyorsun?
Então, que tipo de namorado está procurando?
Bizler taze havanın ve suyun ışıltısının sahibi değilsek, bunları nasıl satın alabilirsiniz ki?
Se năo somos donos da frescura do ar e das bolhas da Água Năo somos donos disso.
Bu tellerin elektrikteki bir arıza nedeniyle erimediğinden nasıl emin olabiliyoruz?
Bem, como podemos ter certeza de que os fios não foram derretidos por causa de um mau funcionamento eléctrico?
Yumurta çatlar ve arının larvası tırtılı içten yemeye başlar.
Os ovos chocam e logo a seguir as larvas da vespa comem a lagarta por dentro.
Nasıl gidiyor, Zack? Hala arıyorum.
- Como vai isso?
Irak'lı savaş esirleri mevzilerini terk ederek ve yanan petrol kuyularının yanından yorgun argın elleri başlarında yürüyorlar.
Os prisioneiros de guerra iraquianos marcham com as mãos no ar arrastando-se por campos petrolíferos em chamas e posições defensivas abandonadas.