English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ L ] / Lıyım

Lıyım Çeviri Portekizce

18,610 parallel translation
O yüzden Lucifer'ın bu açıklayamadığım şeyleri nasıl yaptığını kendim bulmalıyım.
Por isso tenho que descobrir sozinha como o Lucifer faz... Essas coisas que não consigo... Explicar.
Kayıp delılı bulmalıyım.
Encontrar as provas desaparecidas.
Eğer karşılaşırsam seninle, çok uzun yıllar sonra, Seni nasıl karşılamalıyım?
SE EU TE ENCONTRAR AO FIM DE LONGOS ANOS, COMO É QUE TE DEVERIA CUMPRIMENTAR?
Seni 1975 yılında tekrar gördüğümde zaman yolculuğunun tek açıklama olduğunu anladım.
Quando te voltei a ver em 1975, entendi que a viagem no Tempo era a única explicação.
Bir mağara adamına ateşi öğrettin. Kıvılcımı ateşe çevirmeyi öğrenmek için tam 200 yılım vardı sonuçta.
Mostraste a um homem das cavernas o fogo, e eu tive quase 200 anos para perceber como acender essa chama.
" Ray, bu arada, 1871 yılında tanıştığım kadın bendim ve bana aşkımızın mutlaka bir gün biteceğini söyledi...
"Ray, a propósito, a mulher que conheci em 1871 era eu". E ela disse-me que nosso amor estava destinado a falhar
- Efendim, Pilgrim'in zaman gemisinin yarattığı gemi izine göre şu anda 2007 yılındaki Starling City'ye gitme oranını % 96 olarak hesapladım.
Senhor, baseado na perturbação temporal gerada pela nave da Peregrina, calculo com 96 % de hipótese que ela se dirige para Starling City em 2007.
Bay Palmer'in zaman çizgisine yaptığım derin taramalar 19 aralık 2014 yılında Palmer Teknoloji'de zamansal bozulmalar olduğunu gösterdi.
Um scan da linha temporal do sr. Palmer revela uma anomalia temporal a 19 de dezembro de 2014, perto da Palmer Technologies.
5 yıl hapiste kaldıktan sonra ilk durağım kerhane olurdu.
Após cinco anos atrás das grades, eu iria para um bordel.
Onu bin yıl tutsak yaptım. Burada.
Eu mantive-a prisioneira durante milhares de anos.
Menajerin teki ona yardım edeceğine söz veriyor karşılığındaysa yıldız müşterilerine konsomatris muamelesi gördürülüyor.
Um agente promete ajudá-la, em troca... ela era tratada como uma prenda de festas para os clientes estrelas.
Üç yıl ders aldım ama hatırladıklarım bu kadar.
Tive três anos de lições... E isto é tudo do que me recordo.
İnsanlara farklı şekilde yardım etmeye karar vermeden önce 2 yıl papaz okuluna gitmiştim.
Dois anos no seminário antes de decidir que queria ajudar as pessoas de maneira diferente.
12 yıl sonra bir baktım yüce rahip olmuşum.
12 anos depois, sou o Alto Sacerdote dela.
Bin yılımızı birbirimizle savaşarak harcadık bir de.
E pensar que desperdiçamos todos aqueles milénios a lutar um contra o outro, não?
50 yıl boyunca avlandım.
Fui caçado durante 50 anos.
Üniversitedeki ilk yılımı hatırlıyorum. Bitmek bilmeyen derslerde oturup yaparak daha çok öğreneceğimi düşündüğümü.
Lembro-me do meu primeiro ano, sentada em inúmeras palestras a pensar se aprenderia mais no terreno.
Eğer beni işe alırsan, en iyi senaryo, 20 yıl çalışırım, ve hiçbir yere varamam.
Se me contratar, o mais certo é eu trabalhar durante 20 anos e não descobrir nada.
Üç yıl sonra refakatli avcılık belgeni alınca da bunu yapacak mısın?
Vais fazer isso quando receberes a licença provisória de caça, daqui a três anos?
Her yıl 68 mılyon Amerıkalı güvenlı sınırlarımızın ötesıne geçıyor.
Mais de 68 milhões de Americanos deixam a segurança das nossas fronteiras, todos os anos.
Amerıka'da eğıtıldıklerınden bızım polısten ıyıdır değıl mı?
Eles são treinado nos EUA, então, provavelmente são muito melhores que os MFP, não acha?
Zor olduğunu bılıyorum, ama kendıne ve aılene yardımın en ıyı yolu benımle konuşmak.
Sei que isto é difícil, mas a melhor maneira de ajudar-se e à sua família é falar apenas comigo.
- Cep telefonuna bakabılır mıyım?
Posso ver o seu telemóvel? O quê?
Görebılır mıyım? - Neden?
Porquê?
Bana bır ıyılık yapıp pızza söyler mısınız?
Faça-me um favor e encomende uma pizza.
Korkunç olduğunu bılıyorum, ama babalarını da kaybetmemelerı ıçın elımızden gelenı yapmalıyız.
Eu sei, é horrível, mas precisamos fazer tudo o que pudermos fazer agora para ter a certeza de que ele e a sua irmã não perdem também o pai.
Yıllarca internet saçmalıklarını okudum. Kazara kendimi iki kez zehirledim şimdi de bir orospuyla buzlukta kısılıp kaldım.
Passei anos a ler tretas na net e envenenei-me acidentalmente duas vezes, e agora estou numa arca frigorífica com uma cabra qualquer.
- 9,3 ışık yılı önce bu gezegene zorunlu iniş yaptım.
Despenhei-me neste planeta há 9,3 anos-luz. - Alice? - Espera.
Hediye göndermek için bir yılım var, değil mi?
Bem, tenho um ano para lhe mandar um presente, certo?
Katılır mıyım bilmiyorum, Virginia.
Não sei se concordo, Virginia.
Her yıl 68 milyon Amerikalı güvenli sınırlarımızın ötesine geçiyor.
Mais de 68 milhões de Americanos deixam a segurança das nossas fronteiras todos os anos.
Her yıl 68 milyon Amerikalı güvenli sınırlarımızın ötesine geçiyor.
Mais de 68 milhões de Americanos deixam a segurança das nossas fronteiras a cada ano.
Arada sırada... 41 yıl boyunca kullandım.
De alguma forma, há 41 anos.
Bin yılı aşkın bir süre boyunca bu görev için hazırlandım.
Estou a preparar-me para este trabalho há mais de mil anos.
Birkaç yıl önce uzak bir ülkede yeni bir yerleşke kurdum ve kendilerine yeni bir hayat kursunlar diye halkımın çoğunu ve arkadaşkarımı oraya götürdüm.
Há uns anos atrás fiz um acordo com um país distante, para onde levei muitos dos meus amigos e outras pessoas para que pudessem ter uma nova vida.
- FBI'a nasıl yardım edebilirim? - Açın kapıyı! O izin müsveddesinde ne yazdığı hiç umurumda değil.
Isso foi um pouco exagerado, mas eu vou com ele para agora.
Sanki malmışım gibi bana Kanan hakkında 10 yıl boyunca yalan söyledin.
Mentiste sobre o Kanan dez anos! Como se eu fosse um idiota.
Bunca yıl, biri bunu yapmış olmalı. Arkyn'e ve geri, tamam mı?
Estes anos todos, alguém deve ter conseguido entrar e sair de Arkyn, certo?
Sonunda altı yıl önce ayrıldım. Johnny sayesinde.
Finalmente separei-me há anos, graças ao Johnny.
- Üç yıl mı?
- Três anos?
Benim için güzel hayatım birkaç yıl önce annemin ölmesiyle bitti.
Para mim, a boa vida terminou quando a minha mãe morreu, há uns anos.
Bu yıl çok iyi oyuncularımız var.
Este ano temos um fantástico grupo de jogadores.
Bak Conor, bu güzel takım için bu son yıl, tamam mı?
Ouve, Conor, este é o último ano para esta equipa de sonho. Está bem?
İki yıl boyunca yerin altında, o karanlığın içinde kısılı kaldım.
Durante dois anos estive preso no chão, na completa escuridão.
200 bin dolar bulmam bir yılımı aldı- - şimdi de baştan başlamak zorundayım.
Demorei um ano para conseguir 200,000 Dólares. Vou recomeçar.
Kanka kusura bakma da, eğer kız senin mükemmel yansımansa o zaman bu onu senin için on beş yıl yaşlı yapmaz mı?
Se ela é o teu reflexo, isso não quer dizer que ela é demasiado velha para ti?
- Milletvekili Dreyer yıllardır akıl hocalığımı yapmıştır.
O Congressista Dreyer tem sido um mentor durante anos.
İki yıl önce, 22 Kasım gecesi, San Fransisco polisi isimsiz bir ihbar aldı, Araştırmaları sonunda,
Há quase dois anos atrás, na noite de 22 de Novembro, o D.P.S.F. recebeu uma ligação anônima, o que os levou a investigar o que se provou ser um múltiplo assassinato, quatro cadáveres, e você inconsciente...
Bir kaç yıl önce cadılar bayramı için almıştım onu.
Comprei isto para o Halloween, há uns anos atrás.
Yaralarımın iyileşmesi uzun zaman aldı, Ama bu cehennem deliğinde iki yıl geçirdikten sonra, Mücadele etmeye karar verdim.
Levei muito tempo para me recuperar das minhas feridas, mas após dois anos aqui, neste inferno, eu decidi lutar.
İsa'nın doğumundan 2000 yıl kadar önce Mısırlılar'ı mağlup ettiklerinde atları Afrika'ya Samiler götürdü.
Os Semitas levaram os cavalos para África quando derrotaram os Egípcios mais de 2000 anos antes do nascimento de Cristo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]