English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ L ] / Lığa

Lığa Çeviri Portekizce

2,216 parallel translation
Korumadan, kaçakçılığa karşı nefsi müdafaadan, korumadan konuşurlar ama aslında istedikleri kontroldür.
Falam de proteção, de auto-defesa contra o tráfico... mas, na verdade, o que eles querem é domínio.
Dükkan sahibi tek kelime bile edemedi. Aksi hâlde kendini de kaçakçılığa bulaştırırdı.
- O dono não podia falar, senão, estava a incriminar-se.
- Savcılığa, Ben'in ölümünde eczanenin hatalı olduğunu ima eden bilgi verdin.
- Deste à procuradora informações que sugerem que a farmácia é culpada pela morte do Ben.
Babam balığa çıkmaya bayılırdı.
O meu pai gostava de pescar.
Yüzbaşılığa yükseltildi ve Amerika'ya tayini sırasında Elizabeth Vincent ile evlendi.
Hugh Corrigan foi promovido a capitão e casou-se com Elizabeth Vincent em 1944 enquanto estava nos EUA.
O etrafta dolanan sarılığa yakalanıyorum.
Estou a apanhar essa "icterícia" amarela.
Hayır, o iyi aşçılığa değer veriyor çünkü.
Não, porque aprecia a cozinha chique.
İstediği kılığa girebilir ama canlı bir vekile ihtiyacı var.
Disfarça-se de qualquer coisa, mas precisa de uma ligação viva.
Mahkeme davada ayrılığa düşmüştü.
O caso tinha duas jurisdições.
Yaptığım işe, tesisatçılığa.
Voltar ao trabalho.
Dünyayı nasıl karanlığa boğacağımızı bize anlatın efendimiz. Rahibeler!
Diga-nos, Mestre, como entregar o mundo à escuridão.
Başta kıskançlığa yordum, bunca kavga ve gözyaşının ardından onca entrikanın içinde Louvre Sarayı'nda nasıl yaşanır ki?
Argumentei com o seu ciúme uma vez, depois de muitas palavras e lágrimas, mas como é que vai ser viver nesse Louvre, com todas aquelas intrigas?
Ve seçimlerin... Nasıl sağlığa aykırı kürtajı destekleyebilirsin?
Como é que podes defender abortos clandestinos?
Satılığa çıkardım.
A venda está iminente.
"kendini ayrılığa iten bir ülkeyi miras edinmişti."
"pois ele havia herdado um país... "... dividido em várias partes. "
Minuteman II füze sistemindeki navigasyon ve kontrol sistemleri sivil havacılığa ciddi faydalar sağlayabilir.
As verbas são só metade da história. Os sistemas de orientação e controlo do Minuteman II tem um potencial civil significativo.
Aslına bakarsan, tekrar yüzbaşılığa getirildim. Bu yüzden... -... seni gözetmeye çalışacağım.
Na verdade, eu fui recrutado como Capitão e tentarei estar de olho em si.
Neden fotoğrafçılığa bu kadar merak sardın?
Por que estás tão interessado em fotografia?
Avcılığa sizi endişelendirecek kadar düşkün biri var mıydı?
Lembra-se de algum deles gostar de caça demasiado? Tanto que a preocupasse?
Davranışının yardım isteğinden ayrılığa nasıl kaydığını gördün mü?
Virão a mudança de comportamento dele?
Emeklilik tazminatımı kesmek ve Taylor'la aynı mertebeye düşürmek için,.. ... beni binbaşılığa indirebilir.
Ele pode despromover-me de Comandante, o que diminui a minha pensão e coloca-me na mesma categoria do Taylor.
İleride, kredi kartı bildirimlerize dolandırıcılığa karşı...
No futuro, se for detectada uma fraude no seu...
Eğer bu kadar kazandıran bir dolandırıcılığa karıştıysa Derek'in öldürüldüğü gece neden hala striptizci olarak çalıştığını anlamıyorum.
Não compreendo por que razão o Derek fazia strip na noite em que foi morto, se estava envolvido num esquema que lhe rendia tanto.
güzel bir tıkanıklığa bayılırım.
Adoro um bom entupimento.
Şimdi sezon sonrası işim olan gaspçılığa başlıyorum.
Agora a começar os meus roubos de seguir até casa fora da época.
İki yıl önce, kısa süreliğine evini satılığa çıkarmış.
Ele colocou a casa à venda durante um pequeno período, há dois anos atrás.
Cole'un kitabının bulunup satılığa çıkarıldığı haberini yayabiliriz.
E se anunciarmos que o livro do Cole foi encontrado e está à venda?
Çünkü bizim, savcılığa anlatacağımız hikâye, bu şekilde.
Porque essa é a história que vamos dar ao Procurador.
Çünkü toplayıcılığa mı başladın? Biliyor musun..
Por acaso... tornaste-te um coleccionador compulsivo?
Senin sadece eşcinsel olduğundan dolayı ayrımcılığa tabi tutulup tutulmadığından emin olmak istiyor.
Ela está a certificar-se que não está a ser discriminado por ser gay. - É mentira.
Şehir merkezindeyim, savcılığa giriyorum.
Estou na baixa, quase a chegar ao tribunal. Está tudo bem?
- Anlaşma olmayacak. Bir dolandırıcılığa karıştığınızı kabul ettiniz.
Não há acordo nenhum, já reconheceu ter participado na fraude!
Birkaç yıl önce sanat eseri hırsızlığından kalpazanlığa kadar birçok şey için federaller peşimdeydi. Sadece eser sahtekarlığından yakaladılar ama.
Há uns anos, os tipos do FBI vieram atrás de mim por roubo de arte e falsificação, e condenaram-me apenas por falsificação de títulos financeiros.
Şimdi ne oynasak acaba atlamaca zıplamaca dalmaca mesela en yakın çalılığa dalabiliriz.
Bem, e que tal um jogo de... arbusto... saltar? Mergulhar?
Vatandaşlığa kabul sınavlarım bu hafta. Hem yazılı hem sözlü.
A minha entrevista de naturalização é esta semana... com exames orais e escritos.
Yaşlı herif kalabalığa bayılır.
O velho homem adora ter público.
Her ne kadar harcadığınız zamana, paraya ve sarsıntılı helikopter gezisinde yaşadığınız rahatsızlığa minnettar olsam da söylemek zorundayım, ben artık koruma işinde değilim.
Embora agradeça o tempo, o dinheiro e o desconforto de uma viagem de helicóptero muito atribulada, devo dizer-lhe que me retirei do jogo da protecção.
Profesyonellikten taşıyıcılığa mı geçmiş?
Normalmente é ao contrário.
Senin kazığa geçme vakası nasıl?
- Como está o teu paciente?
Fakat onu balıkçılığa yönlendiriyorum.
Mas eu incentivo a pesca. - Manny, gostas de pescar?
Tammy'i nasıl öldüreceğimi göstermelisin. Ben de seni kızın olduğunu sandığın yaratığa götürüp korurum.
Mostre-me como matar a Tammy, e eu protejo-vos e guio-vos até à criatura que pensam ser a vossa filha.
Bununla, gizemli bir şekilde sarılıp sandığa koyulmuş cesetlerle ne ilgisi var?
Que cena é esta que está a embrulhar o cadáver numa manta misteriosa?
O aşağılık bacanağına söyle ışığa doğru yürüsün.
Diga ao filho da mãe do seu cunhado que vá em direcção da luz.
North American havacılığa Martin Marietta ya da Hughes'u istediğimizi söyle.
Diz à NAA que queremos o Martin Marietta ou o Hughes. E o que digo aos sócios?
Bir ışın kılıcının bile yaratığa zarar verememesi nedeniyle Şansölye Palpatine, yaratığın dayanıklılığının sırrını çözerek Cumhuriyet klon askerleri için yeni bir zırh üretmeyi ümit etmekte.
Depois de ver que nem sequer um sabre de luz podia ferir a fera, o Chanceler Palpatine espera descobrir o segredo da sua invencibilidade para criar uma nova armadura para as tropas clones da República.
Nasıl biri olduğunu açığa çıkarıyor.
Revelaram quem realmente és.
O kaçığa on iki yılımı verdim ve bir avuç barbarın önünde beni alay konusu etti.
Desperdicei doze anos com aquele tolo, e ele acaba por me envergonhar perante uma horda de bárbaros.
Haritacılığa devam ederiz.
Estudamos cartografia depois.
Bu açığa çıksa ikimiz için de karşılıklı bir yıkımla sonuçlanırdı.
Essa revelação iria resultar em destruição mútua.
Bu gece hangi kılığa gireceksin?
O que és, esta noite?
Yastığa sarılıp uyurum.
Durmo abraçado a uma almofada.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]