Macmillan Çeviri Portekizce
186 parallel translation
Harold MacMillan'ı böyle birşey yaparken düşünebiliyor musun?
Está a imaginar Harold MacMillan a fazer isso?
İddia makamı adına Francis Xavier MacMillan.
Francis Xavier MacMillan, pela acusação.
- Evet, MacMillan'ı da haklamasını isterdim.
- Devia ter batido também no MacMillan.
MacMillan beni çiğ çiğ yiyecek.
O MacMillan vai dar cabo de mim.
MacMillan.
MacMillan.
- Devam edin Bay MacMillan.
- Prossiga, Sr. MacMillan.
Bay MacMillan.
Sr. MacMillan.
Devam edin Bay MacMillan.
Continue.
Bay MacMillan?
Sr. MacMillan?
Bay MacMillan, onu asla dövmediğinizi söylediğinizi hatırlatırım.
Lembro-me que disse ao Sr. MacMillan que nunca lhe bateu.
Bay MacMillan, sizin de sorgulamak için vaktiniz olacak.
Terá muito tempo para o contra-interrogatório.
Bay MacMillan, uygulama nasıl olursa olsun sizin de bilmeniz gerektiği gibi yasa böyle.
O decreto é assim, seja qual for a sua aplicação, como devia saber.
Sayın Yargıç, Bay MacMillan bize Bayan Draper'in maddi durumuyla neden bu kadar ilgilendiğini söyleyebilir mi?
O Sr. MacMillan pode dizer-nos porque está tão interessado no dinheiro?
Nereye varmaya çalışıyorsunuz Bay MacMillan?
Onde quer chegar?
Zamanım çok değerlidir Bay MacMillan.
O meu tempo é muito caro.
Külotumu eve götürmek isterseniz Bay MacMillan, bu da ayrıca 100 $ yazar.
Se as levar para casa, paga mais $ 100.
En iyisini istiyor musunuz, Bay MacMillan?
Quer o melhor?
Devam edin, Bay MacMillan.
Continue.
Bay MacMillan, devam edebilirsiniz.
Pode continuar.
Bitirdiniz mi Bay MacMillan?
Encerra a argumentação?
- Kararımı duydunuz Bay MacMillan.
- Ouviu a minha decisão.
- "MacMillan Oyuncaklar...".
- "Brinquedos MacMillan..." Brinquedos!
Efendim!
Sr. MacMillan!
MacMillan'ın yüzündeki bakışı gördün mü?
Viste a cara do MacMillan?
MacMillan her sene ısmarlar.
O MacMillan tem isto todos os anos.
MacMillan için bir takım kurabilirdik.
Podíamos fazer uma equipa MacMillan. - Não.
Anlaşıldığı gibi başbakan Harold Macmillan...
O primeiro-ministro Harold Macmillan é compreensível...
Muhafazakar Parti için üç defa kadeh kaldırdığımda... Hepiniz ve herkes için konuşuyorum.
Tenho certeza de que falo em nome de todos e cada um de vocês, pessoas de sorte quando eu pedir três brindes para o Partido Conservador e Macmillan.
Harold Macmillan için üç kez şerefe. Sizi yeni muhafazakar hükümetle tanıştırıyorum.
Oferece-vos o novo Governo Conservador.
Macmillan'ı hatırlıyor musun, "Night of the Long Knives"?
Lembra-se de Macmillan, a Noite das Facas Longas?
Ben Doris MacMillian, CNN.
Doris MacMillan, CNN.
Tabii MacMillan'ı okumalısınız.
Tem de ler MacMillan, é claro.
MacMillan.
O MacMillan.
Dün gece MacMillan Hotel'e giriş yapmış.
Ele fez check-in no Hotel MacMillan ontem à noite.
MacMillan müzesindeki soygunu.
Roubo no Museu MacMillan.
MacMillan Geçidinde dağ bisikletine binmemiz kesinlikle yasaklanıyor.
"É expressamente proibido praticar BTT em Macmillan Pass."
MacMillan geçidi.
Macmillan Pass.
Sue Macmillan.
Sue MacMillan!
Bu Macmillan Müzesi.
Olhem, o Museu Macmillan.
Yarım gün Macmillan Müzesinde bir hediyelik eşya dükkanında çalışıyormuş.
Trabalhava em part-time no Museu Macmillan, na loja de lembranças.
- Macmillan Müzesi!
- O Museu Macmillan!
Ben Brandy Barber Macmillan Müzesindeyim.
Daqui Brandy Barber no Museu Macmillan.
Ingersoll'lar, Macmillan'lar.
- Os Ingersoll, os MacMillan.
Ve ben ne seni ne de Macmillan'ları duydum.
E nunca ouvi falar de você, nem dos MacMillan.
Katherine MacMillan.
Katherine MacMillan.
Yapma, Katherine MacMillan mücevher hırsızı falan değil.
Vá lá. A Katherine MacMillan não é uma ladra de jóias.
Katherine MacMillan tutuklanmasıyla ilgili seninle konuşmak istiyor.
A Katherine MacMillan quer falar contigo sobre a prisão dela.
Evet. Katherine MacMillan.
Sim, Katherine MacMillan.
Tüm evlat edinme işlemleri tamamen yasal. Katherine MacMillan'ın evlatlığı da dâhil.
Todas as suas adopções parecem legais, incluindo a Katherine MacMillan.
- YANİ JOEL MACMILLAN
- OU JOEL MACMILLAN
MacMillan Oyuncakları.
Boa-boa-onda-zona. Brinquedos MacMillan.