Maduro Çeviri Portekizce
599 parallel translation
Sanırım hayatın gerçeklerini sana anlatacak kadar büyümüş durumdasın.
Bem, penso que você é bastante maduro para saber dos factos da vida.
Dün buğday renginde, üzeri çiçeklerle bezeli bir ceket giyiyordu.
ontem tinha um casaco cor de milho maduro com motivos de flores.
Macbeth koparılacak meyva oldu artık. Ve Tanrı o canları rahat ettirsin.
Macbeth está maduro para cair... e os poderes do céu preparam seus instrumentos.
Daha olgunlaşmışsın ve.... değişmişsin.
Mais maduro, acho eu... e... mudado.
Yani olgun bir erkek.
Nao, um homem maduro.
Hasat vaktim geldi.
Estou a cair de maduro.
Yetişkin bir adam yaşadığı dünyayı tanır.
O homem maduro conhece o mundo em que vive.
Olgun bir erkek sorumluluk ister.
Um homem maduro quer responsabilidade.
Normal, yetişkin ve düşünceli bir adamla buradaki yabani, aptal insanlar arasındaki farkı görüyorsun işte.
Agora irás ver a diferença entre um homem normal, maduro, ponderado... e esses idiotas selvagens que por aqui andam.
Sen tatlım, yüzün, büyüme tarzın...
Você, minha querida, seu lindo rosto, seu jeito maduro...
Biliyor musunuz mösyö, bence insan kendini ancak... Latince kökenli dillerle olgun bir biçimde ifade edebiliyor.
Monsieur, acho que apenas nas línguas neolatinas... é possível relacionarmo-nos de um modo maduro.
Önce, çok ince kesilmiş jambon dilimlerine sarılmış çok olgun İran kavunu dilimleri alacağız.
Como entrada, fatias finíssimas de presunto cuidadosamente embrulhadas á volta de melao persa bem maduro.
Ve şimdi de çok ince kesilmiş jambon dilimlerine sarılmış, olgun İran kavununu beklereken...
Enquanto aguardam as fatias de presunto, tao cuidadosamente embrulhadas á volta do maduro melao persa...
- Korkunç bir şey yapmak istiyorum.
É uma situação complicada. Vou ser racional e maduro.
Olgun.
Maduro.
Belki bir gün birlikte golf oynarız, o çok sportif... Ve de olgun, günümüzün delikanlıları gibi aklı beş karış hava değil.
Talvez um dia joguemos golf todos juntos, ele é muito desportista... e tão maduro, muito diferente desses patifes de hoje em dia.
Bu Bay Evans'ın yetişkin oğlu değilse ne olayım.
O filho maduro do Sr. Evans.
Kaliforniyo'daki her şey olgun, sulu ve şişmandır.
Tudo na Califórnia é grande, maduro e suculento.
Bu olgun mu?
Está maduro?
Çünkü, onun henüz, kendisiyle tam olarak yüzleşmeye hazır olmaığı kanaatine vardım. Ama, bu sabah bir ayna istedi, böylece ben de zamanın geldiğine karar verdim.
Não o achava ainda maduro para um confronto decisivo com ele próprio, mas esta manhã ele pediu um espelho.
Possum amcanın bostanından bana güzel bir kavun getirir misin?
Vai à horta de melancias do tio Possum e traz-me um melão maduro.
Belki belli bir olgunluğu olmadığındandır.
Talvez por não ser ainda maduro o bastante.
Olgun, ha?
Maduro?
Hayır, bence olgunluk.
Não, já disse, parece-me maduro.
Değil, olgunlık.
- Não é, é maduro.
- Olgunluk değil, korkaklık.
- Não é maduro.
Sonunda mutlu bile olabilirsin. Kendini daha zengin hissedeceksin. Daha olgun olacaksın.
Poderás até mesmo ficar agradecido. mais maduro.
4 ayaklılardan biriyle düzenli bir aşk ilişkisi...
Não é normal experimentar-se um amor maduro por nada que tenha quatro pernas!
Sen olgunsun Allan ve çok bilge.
Tu és maduro, Allan, e muito sensato.
"Doğudaki muazzam imparatorluk bir bozulma mayasından ibarettir."
" O império colossal do Leste está maduro para a dissolução,
Bu geniş omuzlu kelin saçları uçuşuyor gözleri parlak, küstah, genç ama birçok açıdan yaşlı.
Ombros quadrados, cabelo a flutuar ao vento, olhos claros, jovem para a sua idade, mas maduro em muitos sentidos.
Çok duygusal bir tarafı var, insana her türlü farklı meyve, her an eline düşecekmiş hissini veriyor.
Tem algo de sensual, maduro, como se inúmeros frutos exóticos nos viessem parar às mãos.
Hoş bir adamsın, ama senin hala toy olduğunu düşünüyorum.
Você é adorável, mas ainda não está maduro.
Çok olgunca bir davranış Stosh.
Muito maduro, indivíduo bem adaptado, Stosh.
Ölmek mi? Ölen kişiler yaşlı değildirler, vadeleri dolmuş kişilerdir.
Morre o que está maduro, näo o velho.
- Evet. Olgun, tecrübeli ve bilge bir adam, yaşı da elliden fazla değildir. Zenginliğiyse herkesin dilinde.
Sim, um homem maduro, prudente e sensato, que não tem mais de 50 anos e que possui grandes riquezas.
Biraz olgun davranmalısın. Olgun, ha?
Tens de ser um bocado maduro.
Sana olgun olmayı göstereceğim. Poponun üzerine oturamayacaksın!
Eu mostro-te o que é ser maduro, seu basbaque traiçoeiro!
Bu hippi kılıklı çocuklarla takılmak için fazla olgunsun.
Pareces muito mais maduro que esse puto com que tu estás.
Son zamanlarda bazı değişiklikler olduğunu hissediyorum, daha fazla olgunlaşıyorum sanki.
Sinto que tenho passado por algumas mudanças ultimanente, como se estivesse mais maduro.
Daha olgun görünüyorsun.
Tu pareces mais maduro.
Michael, ben olgun bir adamım.
Michael, sou um homem maduro
Ne kadar zeki olduğunu unutmuşum, Tango.
Caíu como um figo maduro.
Sanki... daha olgun.
Tipo... mais maduro.
"poposu olmayan bir kadın... alp dağlarında katırsız bir asker gibidir".
'Uma mulher sem cu maduro é como uma escada sem muro.'
Temmuz sonunda yeşil bahçesi sarı buğdaya dönüşür.
No final de Julho, toda esta verdura será amarela como o milho maduro.
İğrenç! Çok olgun.
Demasiado maduro.
38 yaşındayım, çoktan yaşlı sayılırım.
Nâo me sinto nem mais sábio nem mais maduro. Mais estúpido.
Ne daha akıllı ne de daha olgun hissediyorum.
Mais podre que maduro.
Çok mantıklı.
Muito maduro.
Ben büyüdüm Thomas.
Estou mais maduro, Thomas.