Markus Çeviri Portekizce
213 parallel translation
İyi günler, Bay Markus.
Bom dia, Sr. Markus.
Evet, Bay Markus.
Sim, Sr. Markus. Precisa outra vez.
O kadar ucuz mu?
Tão baratas? Não, Markus.
Hayır, Markus, bedavaya vermek gibi birşey olur bu.
Isso é dar-me uma prenda! Leve-as!
Bay Markus, küçük Oskar sizde yarım saatliğine kalabilir mi?
O meu Oskar pode ficar consigo uma meia hora?
Ya da, beni onurlandıracaksanız, benim,... yâni Sigismund Markus'un üzerine oynayın,... ki kendisi henüz yeni vaftiz edildi.
Ou se quizesse dar-me essa grande honra, então sente-se comigo. Com Sigismund Markus. - Agora sou baptizado.
Hayır, Markus.
- Não, Markus, por favor!
Teşşekkür ederim, Markus, ama bu imkansız,... ve bunun nedeni Bronski'den kaynaklanmıyor.
Obrigada, Markus, mas não pode ser. Não é por causa do Brinski.
Tıpkı onlar gibi vaftiz edilmiş olan Markus'a ne yaptıklarını görüyor musun?
Que fazes com o Markus? Eu sou baptizado, tal como eles.
Adı Sigismund Markus'tu,... ve kırmızı-beyaz vernikli teneke trampetler satardı.
Chamado Sigismund Markus. Ele vendia tambores em verniz brancos e encarnados.
Bir zamanlar adı Markus olan bir oyuncak tüccarı vardı ve dünyadaki tüm oyuncakları beraberinde götürdü.
Era uma vez um vendedor de brinquedos, chamado Markus. Ele tinha com ele, todos os brinquedos do mundo.
Wulkan, Markus.
Wulkan, Markus.
Markus Antonyus!
Marco António!
Markus Antonyus, sana dönmeni emrediyorum!
Marco António! Ordeno-lhe que regresse.
Marcus, bunu Rudy ile paylaş.
Markus, divida isto com o Rudy.
- Ve bu Markus.
- E só o Markus.
- Ha, Markus...
- Ah, Markus...
- Markus...
- Markus...
Markus, gidemez miyiz artık?
Markus, não podemos ir?
- Markus'un peşinde olduğunu biliyordum!
- Eu sabia que andavas atrás do Markus!
Gerçekten Markus olduğunu düşünmüştüm.
Pensei mesmo que era o Markus!
Geçekten Markus'la olduğunu sandım.
Pensei mesmo que era o Markus.
Markus... hayır...
Markus... não...
Markus, kendini kontrol et...
Markus, controla-te...
- Markus, sadece konuşuyorduk.
- Markus, estamos apenas a falar.
Markus...
Markus...
- Markus için de aynı şey geçerli.
- É o mesmo com o Markus.
- Markus!
- Markus!
Eğer Markus olmasaydı...
Se eu não andasse com o Markus então...
Yani diyorum ki o çok iyi bir çocuk. Markus gibi sert erkek havalarında değil.
Ele não é como o Markus que está sempre a armar-se em duro.
- Markus öyle demiş.
- Porque o Markus lhe disse.
- Markus ona senin bir sürü erkekle olduğunu mu söylemiş?
- O Markus? - Sim...
- Markus bize cep telefonunu gösteriyor.
- O Markus está-nos a mostrar o telemóvel dele.
Markus'la aynı fikirde misin?
Pensas da mesma maneira que o Markus?
- Alo, ben Markus.
- Olá, é o Markus.
- Anlaşma nasıl gidiyor Markus?
Então como vão as contas do Ransom?
Tanrım Patrick, yani Markus.
Meu Deus, Patrick. Quer dizer, Marcus.
Markus kardeşleri işe aldım. Senden daha önce başladılar bile.
Contratamos os irmãos Markus que darão-te alguma vantagem.
Benim ki Borgoff, Borgoff Markus,
O meu nome é Borgoff, Borgoff Markus.
Bu olaydan sonra evimi terkettim. Markus kardeşlerle tanıştım ve onlara katıldım.
Depois, saí de casa e uni-me aos Irmãos Markus.
Aferin, Markus!
Bem feito, Markus!
İyi iş Markus.
Bom trabalho, Markus.
Bu Markus.
É o Markus.
- Markus helikopterini tamir ediyor.
- Markus esta a arranjar o seu helicóptero.
Allahın cezası Steve Markus!
Maldito Steve Markus!
Markus!
Markus!
Markus der ki : "Bu, Tanrı'nın oğlu, İsa Mesih'in kitabıdır."
Marco diz, "Este é o Evangelho de Jesus o Messias, o filho de Deus."
Alexander Corvinus'un iki ölümsüz oğlu.
MARKUS, MORDIDO POR UM MORCEGO,
Bir yarasa tarafından ısırılan Markus, vampirlerin kanlı lideri olmuştu.
WILLIAM, MORDIDO POR UM LOBO, TORNOU-SE O PRIMEIRO E MAIS PODEROSO "LYCAN"
Markus dövüşçünün çok iyi olduğunu söyledi.
Boyka diz que este novo lutador é muito bom.
Marcus Octavius'un 2000 lejyoneri var.
Markus Octavius comanda a dois mil legionários.