Mba Çeviri Portekizce
345 parallel translation
Ben de zımba presi kullanan birisi olduğunu bilseydim teklifini kabul ederdim.
E se eu soubesse que você era só um operário... Eu... teria aceitado.
Tam zamanlı zımba makineliğinin yanı sıra kediye grip bulaştırabiliyor.
Para além de ser um agrafador a tempo inteiro, também consegue pegar a gripe a um gato.
Zımba, Bay Clarke.
Agrafador, Mr. Clarke.
- Zımba, Bayan Worral.
- Agrafador, Mrs. Worral.
- Zımba, Bayan Zambesi.
- Agrafador, Mrs. Zambesi.
Ben zımba gibiyim.
Eu estou óptimo.
Yeterince zımba telimiz var mı?
Temos agrafos suficientes?
İstediğimiz kadar zımba teli kullanabiliriz, bolca var.
Podem ficar descansados, temos bastantes agrafos.
Benim derdim zımba telleri değil.
Os agrafos não me preocupam.
Birkaç yastık, duvar kağıdı ve zımba ile çok güzel şeyler yaptı.
É espantoso o que ela fez com umas almofadas, algum papel de parede e uma pistola de agrafos.
Bu bebek zımba gibi!
Esta beleza tem um solavanco forte!
Bakın, bir tel zımba!
Vejam uma gravata.
Birkaç tane daha zımba teli lazım.
Preciso de mais agrafos.
Bu Harvard MBA tiplerinin çoğu saçmalıktan başka bir şey yapmaz.
A maioria destes tipos com um MBA em Harvard não servem para nada.
Zımba!
Agrafes!
İki yazım hatası var, kolonlar kaymış ve zımba yatay değil dikey.
Tem dois erros de gramática, as colunas estão mal, e o agrafo é na vertical, não na horizontal. Spencer Barnes?
Artık şu zımba tellerini alalım.
Vamos tirar esses agrafos.
Bunu kanıtlamak için zımba teli izlerin bile var.
Tem as marcas dos agrafos para o provar.
Bugün Van Halen'ın "Jump" ını ( zımba ) çaldılar
Hoje tocaram o "Jump" de Van Halen.
Bu adamlarin Harvard'da MBA yapmadiklarini biliyordum.
- Veja, ela já aí está. Olhe, eu conheço estes gajos, não são de Harvard nem têm MBA's
Oldukça iyi. Tel zımba olayı hariç.
Bastante bem, sem contar com o incidente do agrafador.
Üstüne bir zımba atalım.
Esqueçamos esse pormenor.
Çalılar zımba telindendi.
Os espinhos eram feitos com agrafes.
Maalesef yok, zımba gibiyim!
Lamento, mas eu sou são como um pêro.
Ow! Kıçımda bir zımba var. "
"Tenho um agrafador no rabo."
Adamın biri zımba tabancası sokmaya çalışmış.
Alguém queria entrar com um agrafador mecânico.
Zımba!
Um agrafador.
Zımba çizgilerini ipek iplikle Lembert dikişleriyle güçlendiriyorum.
Reforçar as linhas de corte com suturas de seda no 4 de Lembert.
Masamdan tel zımba almış...
Tirou um agrafador da minha secretária.
... bir sürü tükenmez, 2 numara kurşun kalemler, üç fosforlu kalem, bir silgi bir zımba çıkarıcı ve bir klasör.
... milhares de canetas, alguns lápis no 2, três marcadores, uma borracha, um removedor de agrafos e uma pasta.
Beni seçerseniz 200 bin dolarlık Wharton MBA'inden fazlasını edineceksiniz.
Se me escolheres, terás mais do que uma economista a ganhar 200 mil dólares.
Çok kaba. MBA zor bir iş, Naina! Seni meşgul eden bir tek MBA mi?
Emails, cartas, faxes... eu enviei-te tudo e tu não me respondeste a nada... muito mau.
Ya da buna neden olan başka bir şey mi?
MBA ( Licenciatura em Administração Empresarial ) não é fácil, Naina!
Yani başka biri.
Foi só o MBA que te manteve ocupado?
- Zımba lazım oldu.
- Precisava do agrafador.
İşletme yüksek lisansımı Ohio State'te yaptım.
Eu tirei o meu MBA na Ohio State.
Tekrar vicryl. Gastrointestinal zımba.
- Grampeador gastrintestinal.
Zımba.
Agrafador de pele.
Bana güvenmek zorundalar. Onları bir savaşa sokuyorum, ama zımba işlerini hala kendim yapıyorum.
Têm de achar que eu é que comando e que também agrafo coisas.
Bradford'dan MBA'im var.
Fiz o mestrado em Bredford e...
Bu sadece daktilo, zımba, şerit ve kalemler değil - Değil mi, Lee?
Isto não vai só de erros, clips, borrachas e lápis, correcto Lee?
Zımba gibiyim, aşkım.
Estou óptimo, amor.
Dokununca zımba olduğunu anlayacaksın çünkü önceki bilgilerin dokunmaya dayanıyordu, görmeye değil
Irás perceber que é um agrafador... logo que lhe toques porque todas as noções que tinhas de objectos eram baseadas no toque, não na visão.
Princeton'da okumuş, Harvard'dan MBA, hem golf hem de tenis oynamış.
Bacharelato em Princeton, MBA em Harvard, versado em golfe e ténis.
UCLA'de 88'de MBA yapmış, yatırım bankacılığında çalışmış, beş yıl önce kendi şirketini açmış.
MBA da UCLA em 88, trabalhou em investimento bancário, começou a sua própria firma há 5 anos.
- İşletme master'ı yapıyorum.
- Estou trabalhando no meu MBA.
- Raftan büyük bir zımba aldı.
Pegou num grande agrafador, de uma das estantes...
Büyük bir zımba mı? ! Affedersiniz.
Um grande agrafador?
- Nokta zımba.
- Furador Central.
zımba gibi biri.
Um verdadeiro brigão.
Hemen uzaklara gitmek istiyorsun?
- MBA, pai.