Minik Çeviri Portekizce
3,975 parallel translation
Martin, çarşafının üzerinde minik bir çikolata var mı?
Martin, também tinha um bombom na almofada?
Yapma ama, o yaşlı, minik, İrlandalı bir kadın.
Ela é só uma velhinha irlandesa...
Minik kırmızı bir Mazda.
Olhe, Martin, um Mazda vermelho.
Minik Anika, Senin sorunlarından birini bahsetti.
A pequena Anika, ela contou-me sobre outro dos teus problemas.
Minik bir beşli mi?
Uma com cinco tiros?
Minik'Sparia'takımını kullanan bir tek sen değilsin.
Não és a única que precisa de um pouco de companhia.
- Kötü bir gün mü geçiriyorsun minik Elf?
- Mau dia, Elfinha?
Seni piyanistlerin kralı yapacağız minik bey
'Faremos de ti o rei dos pianistas'
Minik fare.
Ratinho.
İyi misin, minik fare?
Estás bem, ratinho?
Anlat, minik fare.
Fala comigo, ratinho.
- Sana güveniyorum, minik fare.
- Confio em ti, ratinho.
Minik fare. Minik fare.
Ratinho, ó ratinho...
Evine uç, minik kuş.
Voa para casa, passarinho.
- Minik bir kuş ziyaretimden bahsetmiş olmalı.
Um passarinho deve ter-te contado da minha visita. - Não podes culpá-la.
O ısırganları minik Michonne'umuz ve...
Íamos arranjar aqueles mordedores para a nossa pequena Michonne e...
- Timsah minik kuşa saldırıyor ne hoş.
O crocodilo atira-se ao passarinho.
O minik kız benim her şeyim Sayın Yargıç.
Meritíssima, aquela menina é o meu tudo.
Minik bir hediye.
É só uma coisinha.
Saç teli kalınlığında bir kablo alıyorum ve annenin karnından girip rahim içinde manevra yaptırıyorum. Sonra amniyotik boşluğa girip minicik fetüsün göğsünden mini minicik kalbine ulaşıp minik insanı kurtarıyorum.
A apanhar um fio da espessura de um cabelo, e a manobrar através do abdómen da mãe, até ao útero, depois através do saco amniótico, até chegar no peito do feto, para alcançar um coração minúsculo.
Minik bir kız gibi kızarıyorsun.
Coras como uma miúda.
"Minik Maymunlar." "Minik Maymunlar."
- Deixa-me adivinhar. "Wee Monkeys." - "Wee Monkeys."
"Minik Maymunlar."
- "Wee Monkeys"!
Once Upon A Time S02E13 ~ "Minik" İyi seyirler efendim.
Once Upon a Time S02E13 "Tiny" Sincronia : subtitler
Geciktin Minik.
Estás atrasado, Pequeno.
Tarlada da gözden kaybolup gittin Minik.
Tive saudades tuas no campo, Pequeno.
Ama çok miniksin, Minik.
Mas és tão pequeno, Pequeno.
- Hadi ama Minik.
Pequeno, vá la!
- Minik dev diyelim ona.
Bem, um gigante "encolhido".
"Minik"
Pequeno...
Yaşadığım minik şehirden fazlasının olduğunu fark ettirmişti bana.
Para mim, foi o primeiro vislumbre de que havia algo para além da minha cidadezinha.
Minik penislere benziyor.
- Parece um pénis pequeno.
- Ağzı minik olanın- -
Miúdas de bocas pequenas... - Mãe.
"Minik Mucize Mary" derdi bana.
"Pequena Mary Milagrosa", foi como ela me chamou.
- "Minik" ısmarlıyor.
- O Pequeno paga.
Leonard, minik bir astım ilacı alabilirsin.
Leonard, podes comprar um inalador em miniatura.
Bu minik kuşlar ayak altında kalabilir.
Estas minúsculas e frágeis aves poderiam ser facilmente pisadas.
Namib'de minik bir arının yaşaması böyle zorken, bir dev ne yapar?
Se é difícil o suficiente para uma pequena vespa sobreviver aqui no Namibe, como é que é possível para um gigante?
Minik mikrofonlar saklayarak gizlice dinlemeyi denediler.
Ao ocultar pequenos rádios microfone por todo o charco, a equipa esperava escutar na actividade da noite.
- O kadar minik görünmüyor.
Não parece tão minúscula.
Minik alarmımızı özledim.
Sinto falta do nosso pequeno despertador.
"St. Joseph Çocuk Aspirinleri" için çektikleri bir dakikalık televizyon reklamı "Minik Baş Ağrıları" ile Clio Ödülleri'nde kazandıkları... başarıdan ötürü Bay Chaough ve Bay Gleason'ı kutluyoruz.
Os nossos parabéns para o Sr. Chaough e para o Sr. Gleason pela sua recente vitória nos Prémios Clio pelo anúncio televisivo de um minuto'Pequenas Dores de Cabeça', em nome da Aspirina para Crianças St. Joseph. "
Baban iyi günde kötü günde hep yanımda oldu minik kardeşim.
Irmãzinha, nos bons e maus momentos, o teu pai... Esteve sempre lá por mim.
Minik bir yuvarlama hatası yaparsak kendimizi bir gezegenin eriyik halde olan merkezinde bulabiliriz.
Um pequeno erro de navegação, E acabamos dentro do núcleo de um planeta.
Mağaza sahibinde kamera yoktu ve ekip arabasında minik kameradan iyi bir görüntü elde edemeyiz.
Não havia câmaras na joalharia, e não temos uma boa fotografia do carro da polícia.
Mini şişeler biraz fazla minik ama.
Estas garrafinhas são muito pequenas.
Kimleri görüyorum böyle, minik kuşum.
Olha para ti, meu anjinho!
Julia minik bir dansçı oldu.
A Julia é uma dançarina.
Minik kızım benim...
A minha menina.
"Minik Maymunlar."
- "Wee Monkeys".
Minik delikanlı nasıl?
Como está o teu menino?