Minutos Çeviri Portekizce
51,218 parallel translation
Tatlım, beş dakika içerisinde neden ağladığını bile hatırlamayacaksın.
Daqui a cinco minutos, nem te vais lembrar por que choras.
Aynen öyle. 20 dakika kaldığını tahmin ediyorum.
- É verdade, ainda lhe restam 20 minutos.
Şok ve duygusal karar seviyesiyle adresten yolculuk zamanını da işin içine katarsak, bildiğin hayatının 20 dakikası kaldığını söyleyebilirim.
Avaliando o choque inicial e a decisão emocional e o tempo de viagem segundo a morada associada, diria que a vida tal como a conhece vai acabar dentro de 20 minutos.
Trafiği işin içine katmayı unuttum.
Esqueci-me de incluir o fator trânsito! Dezanove minutos e meio.
- Molly 20 dakikaya burada olacak.
- A Molly chega daqui a 20 minutos.
- Denetimsiz 20 dakika dayanabilirim bence.
- Acho que me aguento 20 minutos.
- 20 dakika dayanabilir misin?
- Ficas bem 20 minutos?
- 10 dakika daha devam edecektir.
- E ainda me faltavam 10 minutos.
Normal rutinini düşünürsek, sanırım dört dakikası daha var.
Segundo a rotina habitual, demora mais dois minutos.
Beş dakika boyunca, gözetim altında olmayan bir görüşme.
Cinco minutos de conversa não supervisionada.
Dairesi yaklaşık üç dakika sonra patlamaya ayarlandı. Dudaklarından iptal kodunu duymazsam tabi.
O apartamento dela está recheado de explosivos e restam-lhe três minutos a não ser que ela diga o código.
Beş yıl önce Jim Moriarty ile beş dakikalık bir sohbet.
Cinco minutos de conversa com o Jim Moriarty há cinco anos atrás.
Beş dakika denetimsiz sohbet.
Cinco minutos de conversa sem supervisão.
Beş dakika.
Cinco minutos.
Bize bütün bunları yapması için beş dakika yetti.
Só precisou de cinco minutos para nos fazer isto.
Dakikalar saatlere, saatler günlere döndü.
Os minutos passaram a horas, as horas a dias.
Sonra bu düğmeye basacaksın. Bastıktan sonra kaçmak için 5 dakikan olacak.
Depois carregas neste botão o que te dará cinco minutos para saíres de lá.
Eğer Groot hepimizi öldürmezse 6 dakika civarında patlayacak.
Na remota possibilidade de o Groot não nos matar a todos, uns 6 minutos.
- Anlaşıldı kaptan.
Temos cinco minutos. Sim, capitão.
Dur, kalp masajını bırak.
- 30 minutos sem batimento cardíaco. Para.
En fazla 15 dakika.
No máximo são 15 minutos.
Japonya'daki, havaalanına beş dakika uzaklıktaydı.
O do Japão estava a cinco minutos do aeroporto.
Kara Tebeşir gelmeden altı dakika 45 saniyemiz var!
Seis minutos e 45 segundos até os Black Chalk chegarem!
- 20 dakikalık mesafede.
São só 20 minutos.
Acele et dostum, personel toplantısı üç dakikaya başlıyor.
Toca a andar, pá. A reunião começa dentro de três minutos.
15 dakika sonra sırılsıklam ve zatürrenin eşiğine gelmiş bir şekilde eve dönmüştüm.
E eu estava em casa, encharcado, à beira de uma pneumonia, 15 minutos depois.
On dakika.
Dez minutos.
En fazla on dakika. Ya da ben bitti dediğim zaman bitecek.
Dez minutos, no máximo, ou acaba quando eu disser.
Eğer başkan, şehrin teslimiyet pazarlığını yapmak üzere beş dakikaya buraya gelmezse o zaman Gotham Şehri'ni yok ederim.
Se a mayor não estiver cá em 5 minutos para negociar a rendição da cidade, vou destruir Gotham City.
20 dakika değil.
Não são 20 minutos.
İki dakika 30 saniye.
Dois minutos e 30 segundos.
İki dakika kaldı.
Faltam dois minutos.
Bhima gerçekten de oradan çıktıysa dondurucu su altında en az 7 dakika kalabilmesi gerekirdi.
Se Bhima realmente saiu de lá ele deve ter estado na água gelada pelo menos 7 minutos.
Dünya dalış şampiyonları nefeslerini 8 dakikadan fazla tutabiliyorlar.
Os mergulhadores campeões do mundo podem prender a sua respiração por mais de 8 minutos.
Beş dakika bekler misin?
Esperas cinco minutos?
Arayanlara sonra aramalarını söyle.
Adia as minhas marcações dez minutos.
Son iki dakikadır konuşulanlar düpedüz çılgınlık.
Para que conste, tudo o que foi dito nos últimos dois minutos é 100 por cento loucura.
Düğmeye basınca birkaç dakikaya patlıyor.
Depois de ativada, temos apenas minutos.
Biliyorum, sadece birkaç dakika uzağımdasın.
Eu sei, estás só a alguns minutos.
Sadece bir kaç dakikalığına yanından ayrıldım.
Só me ausentei por uns minutos.
Ah! Ah-ha, aslında, birkaç dakika önce, sen eğlenmene bak, tamam mı?
Na verdade, há uns minutos atrás, mas diverte-te, está bem?
Son servis aracı 5 dakika içinde kalkıyor.
O último transporte vai partir daqui a cinco minutos.
Kamera açılmadan önce tuvaleti kullanmam için 3 dakikam var.
Tenho três minutos para usar a casa de banho com a câmara desligada.
"Hey, Annie, beş dakikanı ayırıp oy kullanmayı unutma."
"Olá, Annie. Lembre-se de tirar cinco minutos para votar."
Daha 20 dakikam vara benziyor.
Parece que tenho 20 minutos.
Bizim iddiamız, o kişi her kim olursa olsun, Soulsearch onu 20 dakika içerisinde bulabilir.
A nossa afirmação é que, quem quer que ele ou ela seja, o Soul Search localizá-los-á em menos de 20 minutos.
Sizce, 14 milyon İngiliz ve bir milyar dünya geneli katılımcı Fiona Highbridge'i 20 dakika içinde bulabilir mi?
Acham que 14 milhões de britânicos e um bilião de participantes em todo o mundo conseguem encontrar a Fiona Highbridge em menos de 20 minutos?
- Beş dakika?
- Cinco minutos?
Neil sadece yarım saat olduğunu söylemişti.
O Neil disse que eram só trinta minutos.
Çünkü Neil ofise otuz dakika daha yakın.
Bem, o Neil está trinta minutos mais perto do escritório.
Birkaç dakikaya Avustralya ile görüşeceğim.
- Tenho a Austrália daqui a minutos.