English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ M ] / Miro

Miro Çeviri Portekizce

76 parallel translation
- Dışarıya bakıyorum.
- Miro pela janela.
Soyağacımıza bakmalıyım, çünkü orada bazı gerçek lemmuslar olmalı.
Se Miro minha árvore genealógica, seguro que há algum lemming.
Hafiften gözlerimi kısıp baktığımda, sıcacık hoş bir duygu içine yayılır!
Se fechar um pouco os olhos e Miro assim...
Braque, Picasso, Klee, Miro, Matisse.
Braque, Picasso, Klee, Miró, Matisse, a vida é isto.
Jean Miro, Hastings, sürrealist görüşün bir savunucusudur.
Juan Miro, Hastings, um expoente da visão surrealista.
Ama sana baktığımda, biliyorum ki,... doğru olan şeyi yapmışım.
Mas quando lhe Miro, sei... que devo ter feito algo bem.
Bence bu bir söylenti.
É um miro.
- Miro, vato, ben Onda'da senden daha eskiyim, huh?
Já era Onda antes de ti.
- Evet ve beyninize nişan alıyorum.
- Por isso miro seu'cérebro'.
Neye bakacağım. O cama mı?
Miro o cristal?
Biliyor musun bu bana Henry Miro'nun dediklerini hatırlattı.
Sabes, isso lembra-me de uma coisa que aquele chino Henry Miro disse.
Bizi Brunder, ya da Miro gibi korkutamazsın.
Não vamos ceder - como o Brunder, ou o Miro.
- Bakın, burada bir Miro...
- Temos aqui um lindo Mirò...
Bu odaya bakıyorum ve beyaz yüzler görüyorum... ve siyah yüzler ve her renkten yüzler... ve kesin olarak bildiğim tek bir şey var, hepimiz pisliğiz.
Miro às pessoas neste quarto e vejo caras brancas... negras e de tudas as cores intermédias... e o único do que estou seguro é de que todos somos uma mierda.
Onun gözlerine bile bakamıyorum, çünkü bakarsam maskemin düşeceğini biliyorum.
Nl sequer o Miro aos olhos, porque sei que, se o fizer, minha fachada se desmoronará.
Kibarca, parmağım tetiğin üzerinde gezer.
Miro em seu olho. Bem levemente, meu dedo aperta o gatilho.
Gözüne nişan alırım.
Eu miro no olho.
- Evet. Biliyorum. Onu ne zaman görsem...
E cada vez que o Miro...
Fakat, ben etrafıma bakıyorum da...
Mas logo Miro a meu redor Y...
Yikima hazir. Mukemmel.
Miro para cima e sorrio
Miro karın seni aldatıyor.
Miro... a tua mulher anda a enganar-te.
Miro, onu gördüm. Ve istediği ekmek değildi.
Miro, eu vi. A tua mulher não foi lá comprar pão.
Miro'ya bir hikaye uydurup bir polisle çıktığımı söylemiş.
É que ele foi dizer ao Miro que eu ando com um polícia.
En iyi kısmı unuttun : NasıI seninle kaçmamı istediğini ve seni reddettiğimi. Kocamı sevdiğim ve karın arkadaşım olduğu için.
Contaste tudo mas esqueces-te do melhor, que me pediste para fugir contigo e abandonar o Miro, e que eu disse que não, porque amo o meu marido e sou amiga da tua mulher.
Miro, bu sürtüğe inanmıyorsun, değil mi?
Miro, não acreditaste naquela cabra, pois não?
Miro!
Miro!
- Miro!
- Miro!
Miro, sana gerçeği söylüyorum!
Miro, estou a dizer-te a verdade.
Miro.
Miro.
Miro, işi bırakma vaktin gelmedi mi?
Miro, não achas que devias parar?
Parti bitti, Miro.
A festa acabou, Miro.
Miro, onu rahat bırak.
Miro, deixa-o em paz.
Miro'ya görüntüleri ve ışığı nasıl kullanacağını öğretti.
Ele foi o que mostrou ao Miro como armar a luz e a imagem.
Bakın, bu Mino, Miro'nun oğlu!
Olha, é o Mino, o filho de Miro.
Tanrılar seni duysunlar, Miro. Tanrılar seni duysunlar.
Que os deuses te oiçam, Miro, que os deuses te oiçam!
Seni anlıyorum Miro ama halkımız artık güvende. Buna şükretmemiz gerek.
Eu entendo, Miro, mas o nosso povo está são e salvo, e isso é algo que estamos que estar agradecidos.
Zoran ve Miro.
Zoran e Miro.
Miro ve ben Kızıl Haç yardımı ile ayrıldık.
Mmm, Miro e eu saímos com a Cruz Vermelha.
- Miro ne olacak?
E o Miro?
! Miro, oğlum, o iyi bir insan, iyi bir adam.
Miro, "dushma", é uma boa pessoa, é um bom homem.
Miro!
Miro! - ¡ Miro!
- Miro! - Ben önünü keserim.
- Vou cortar-Ihe o caminho.
Miro ve polis ile olan görüşmeye sen de gelirsen, belki de...
A reunião com o Miro e a polícia, se fosses, seria...
Kesinlikle "Simic" demediniz.
Definitivamente não disse "Simic". Miro e eu conhecemo-nos.
Miro ve ben birbirimizi tanıyoruz. Aslında, çok iyi bir şekilde.
Na realidade, muito bem.
Miro'nun mimarlığa ilgisi var.
... Miro está... interessado em arquitectura.
bu yüzden, ofise Miro ile geldiğini söylemedi.
por isso ela não disse, que veio ao estúdio com o Miro.
- Miro'ya ne olmuş ki?
E o Miro?
Şimdi adı Miro.
Agora chama-se Miro.
Miro...
Ah, Miro.
Miro kabul etti.
O Miro, concorda.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]