English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ M ] / Misal

Misal Çeviri Portekizce

187 parallel translation
Misal Janet.
Janet, por exemplo.
" Ama neden olmasın ki İngilizler misal?
" Oh, por que näo podem os ingleses aprender a...
- Fî misal,..... bir süre önce, hâlâ anlayamadığım bir şey oldu.
- Por exemplo, há algum tempo, aconteceu algo que ainda não compreendi.
Misal bu çizim bugün piyasada kaça gider?
Quanto custa uma gravura daquelas no mercado hoje em dia?
Katalogdaki misal bu Elmyr tarafından resmedilmiş... Modigliani tablosu.
Neste catálogo havia este Modigliani que é um Modigliani feito por Elmyr.
Eğer Hughes konuşamıyorsa, ya da konuşmuyorsa... öyleyse neden birileri - misal Clifford Irving - onun yerine konuşmasındı.
Bem, se Hughes não podia falar, ou não queria, então alguém, e por que não Clifford Irving, podia fazer isto por ele?
Diğer icatları daha başarılı oldu. Misal ; sütyen.
Outras invenções tiveram sucesso, por exemplo esta peça de roupa.
Misal, o telefondaki ses... o kişi Hughes idi ve doğruyu söylüyordu, ama şunu da unutmayalım...
Aqui, por exemplo, que a voz ao telefone era de Hughes e estava a dizer a verdade.
Edith, misal?
Edith, talvez?
Somut bir örnek, Eğer şöyle misal vermek gerekirse.. .. bu bizim yöntemlerin gerçekten işe yaradığının göstergesi.
É um exemplo concreto, se me permitem a expressão, que demonstra que os princípios resultam na prática.
Titan'ı alın misal, Saturn'ün dev uydusu.
Ou considere-se Titã, a lua gigante de Saturno.
Beynin, mesela, öyle küçük ki Baldrick, misal, aç bir yamyam kırıp kafanı yarsa, içinden ufacık bir bisküviyi kaplayacak kadar bir şey çıkmaz bile.
O teu cérebro, por exemplo, é tão minúsculo, Baldrick, que se um canibal faminto te rachasse a cabeça, não haveria lá dentro o suficiente para cobrir uma bolacha de agua e sal.
Bu misal.
Por exemplo, aqui.
- Misal. Buraya daha önce de geldin.
E sei de onde sopra o vento.
Farz-ı misal ; bugün ne yaptın?
Por exemplo, que fez hoje?
Nellie Fox'u misal olarak verdim.
Era uma maneira de falar.
Misal yarın...
Como amanhã, por exemplo, que...
- Evet, misal geçen sene Texas güzeli yarışmayı kolayca kazanmalıydı. Ama mayolu geçişte çok fazla puan kaybetti.
O ano passado a Miss Texas podia ter ganhado facilmente, mas perdeu pontos na prova de fato de banho.
"Il Mostro" misal.
Veja os outros!
Küçük çocukken olmak istediğin bir şey yok muydu kovboy gibi bir şey misal?
Pensa, Greg. Não há nada que quisesses ser, quando eras pequeno? - Como um cowboy, por exemplo?
Misal, bak bu adamın kocaman bir kafası var.
Por exemplo, este tipo aqui é cabeçudo, vês?
Misal Jackie. Birkaç kız eşyalarıyla minibüsümü dekore etmek istiyor, değil mi?
Como a Jackie... ela quer decorar a minha carrinha com cenas de gaja, estás a ver?
Eğer bir şeyi test etmek istersen, bilirsiniz işte yani bilimsel olarak misal gezegenler güneşin etrafında nasıl dönerler güneş lekeleri neden oluşur su musluktan neden akar işte bu yöntemle bakarsınız.
Se queremos testar alguma coisa, cientificamente... Como é que os planetas giram em torno do Sol, de que são feitas as manchas solares, porque é que a água sai da torneira. Bem, tens de olhar para isso.
Misal bana bak.
Por exemplo, olha para mim, eu estou agora...
" Başka kimse yenemez, bakın Paro geldi. O bile kazanamaz misal.
Ninguém mais ganha, aqui vem a Paro mas ela também não ganha.
Ne kadar güzel olduğun olabilir mi misal?
Tipo o quanto tu és bonita?
Misal, şu ikisi. Birbirleriyle aylardır dans ediyorlar.
Como esses dois, por exemplo Quero dizer, eles têm dançando durante meses um com o outro, agora.
Tony Curtis misal. Herif geberecek ama hâlâ çocuk yapıyor.
Tony Curtis, esse gajo é mesmo velho e ainda faz putos.
İnsanlar çeşit çeşittir. Misal, öküz ile tavşana eşit miktarda pay verilir mi hiç? Her iki tarafın da sonu karın ağrısı olur.
pessoas são diferentes filhotes de coelhos não comem o mesmo que seus pais então funciona assim
Misal, aptalca bir ses tonuyla "İyi misin?" gibi.
"Estás bem?" com essa vozinha... para acalmar e dizes... "E os polícias coitadinhos...".
Misal, savaş zamanında orduya yazdırılmak gibi.
Como alistar-se no Exército em tempo de guerra.
Misal, 1990Da öldürülen 180 taksi sürücüsü.
Morreram 180 taxistas desde 1990.
İnsanları uyarmak istedim çünkü alarm bazen çok uygunsuz zamanlarda çalabiliyor misal tuvaletteyken ya da eliniz birinin göğüs boşluğundayken...
Gosto de avisar as pessoas porque às vezes o alarme liga-se nos momentos mais inconvenientes, quando se está na casa de banho ou quando se está profundamente mergulhado no peito de alguém, e...
Misal şimdi deniz sakin ama bu çok çabuk değişebilir. Biliyorsun.
Como agora, o mar está calmo, mas pode mudar rapidamente.
Nefes aldığınızda misal ; nefes alır, nefes verirsiniz. Ama bunu her yapışınızda bir öncekinden biraz olsun farklılaşırsınız.
Quando respiram... inalam e depois exalam... mas de cada vez que fazem isso... são um pouco mais diferentes do que foram na última.
Öyleyse dönüşünde ya kahraman olursun ya da iyi bir misal.
Por isso, das duas uma, ou voltas como herói ou como anedota.
Yani şefim. Sen misal, çocuklar, kuşlar, baharı karşılama dedin ya.
Chefe, falou em crianças, pássaros, saudar a primavera...
Misal, pedlerini aylık olarak aldığını fark ettim.
Por exemplo, reparei que compraste tampões Apenas para um mês.
Misal lanet olası arkadaşını ele alalım.
Por exemplo, o teu sangrento companheiro de viagem...
Senin ve güzel gelininin arasına hiçbir şey girmesini istemem. Misal ; gerçek. Durumu hakkındaki gerçek.
Não quero que nada se intrometa entre si e a sua linda noiva... por exemplo, a verdade sobre a condição dela.
şu misal?
- Quem é esta?
Cidden. İkinci Charles misal saray ressamı, adamın metresini, çıplak göğüsleriyle ölümsüzleştirmiş.
Sinceramente, olha para o Carlos II. Mandou pintar a amante com seios nus.
Bir misal verdim.
Eu contei uma parábola.
Merkez Peru'daki Aymara yerlilerini ele alalım misal.
Veja, por exemplo, o povo Aymara, no centro do Peru.
Misal, araba ruhsatı olanlar veya devletten para alanlar.
O registro legal de veículos, despesas com a família e outros tantos.
Misal, o çocuk istiyor.
Em primeiro lugar, ele quer ter filhos, formar uma família.
Misal olarak, Jolly Roger kalmak için oldukça elverişli.
Bem, por algum tempo, o Jolly Roger é perfeitamente suportável.
Sende bir sorun görmüyorum, misal tuvalet temizleme işi falan yapabilirsin. Bilemiyorum.
Não vejo nada de mal em si, talvez arranje um trabalho a limpar sanitas.
Misal :..
Por exemplo,...
Misal?
- Dá-me um exemplo.
Başka misal isteyen?
- Mais alguém vê aqui um padrão?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]