Mosquito Çeviri Portekizce
381 parallel translation
İri sivrisinek, sokunca, sinek perdesindeki sinek bile söylüyor :
O chorudo mosquito, quando morde, até a própria mosca no mata-moscas, diz : Adoro-te!
Içeri bir sivrisinek girse yanarsïn degil mi?
Seria terrível se entrasse um mosquito aí para dentro, não acha?
Sivrisinek.
Mosquito.
Eğer yoluma çıkarsan, seni hedef tahtasına çevireceğim.
Esmago-te como um mosquito se meteres no meu caminho.
Baksana şuna. Sinek var içinde.
Há aqui um mosquito.
Hey, şu aşağıdaki adam, kovaladığınız bir sivrisinek mi?
Pensa que essa criatura aí em baixo é algum mosquito que podemos enxotar?
Bunun için söylediğin bir şey var ki... Bir sivrisinek değil.
Isso que acabou de dizer, acerca de ele não ser nenhum mosquito.
TV cihazlarını onaran bu sivrisinek de kim?
Quem é esse mosquito que repara TV's?
Fil daha büyük, at daha hızlı ve daha güçlü, kelebek çok daha güzel, sivri sinek çok daha doğurgan. Basit bir sünger bile daha dayanıklı.
O elefante é maior, o cavalo é mais veloz e mais forte a borboleta é mais bonita, o mosquito é mais prolífero até mesmo uma esponja é mais duradoura.
Bu hikaye, İkinci Dünya Savaşı esnasında... Kraliyet Hava Kuvvetleri ve Commonwealth, Mosquito mürettebatının... yaptığı kahramanlıklardan esinlenerek yazılmıştır.
Esta história inspira-se nas proezas da Força Aérea Real e das tripulações Mosquito da Commonwealth na II Guerra Mundial.
İnanıyorum ki tek bir Mosquito bu gece bunu yapabilir ve onu engelleyebilir.
Cremos que um só Mosquito talvez consiga passar esta noite.
Sivrisineği süzer ayırır, ama deveyi yutarsınız!
Filtrais um mosquito e engolis um camelo!
Sivrisinek ve sinekler, kocamanlar.
Mosquito e mosca. São grandes.
Bu sivrisinek ısırığı değil.
Isso não é nenhuma picada de mosquito.
Eğer yabancılar gelmeye devam ederse, çok sarhoş olursun.
Estranhos que vêm, em breve se tornará um mosquito.
Kullandığı uçak oradan sadece 16 kilometre uzağa düştü.
O avião Mosquito em que voava despenhou-se a apenas 16 quilómetros.
Şu sivrisineğe baksana. Kocaman anasının gözü bir şeydi.
Olha pra este mosquito.
Sivrisinek akıllı bir musibettir.
O mosquito é um sacana muito esperto.
Bir anda Hank peşinde oldukları sivrisineği görür.
Subitamente, Hank vê o mosquito que perseguem.
Roy, sivrisineğin izini inceler.
Roy examina o rasto do mosquito.
Sivrisinek öldü.
O mosquito jaz morto.
Yaralı bir sivrisinekten daha tehlikeli şey yok.
Não há nada mais perigoso do que um mosquito ferido.
Hank sivrisineğin derisini ustalıkla soyar.
Com uma perícia apurada, Hank esfola o mosquito.
Yetişkin erkek sivrisinek kanatları piyasada 0.8 peniye kadar alıcı bulabiliyor.
As asas de um mosquito adulto podem render até 0,8 cêntimos em mercado aberto.
Bayan Doinel'i galiba sivrisinek sokmuş.
Parece que a Sra. Doinel foi picada por um mosquito!
Pek sivrisineğe benzemiyor!
Não foi um mosquito!
Ona Müthiş Böcek derler.
Chamam-lhe o Super Mosquito.
Yanlış, bir sivrisinek.
Errado... Um mosquito.
Sivrisinek kalmadı.
Nenhum mosquito.
Bunu bir sivrisinek bile yapabilir.
Um mosquito pode fazer isso.
Devletin doğasında var bu önemsiz şeyleri mesele yapıp, önemlilere aldırmamak.
Está na natureza do governo engasgar-se com um mosquito enquanto engole um camelo.
O arı değil ki, sivrisinek.
Não é uma abelha, é um mosquito!
Ne biçim sivrisinek yahu!
Mas que mosquito!
Önemli değil, sadece bir sıyrık.
Não é nada sério, apenas uma picada de mosquito.
Sadece bir sıyrık.
É apenas uma picada de um mosquito.
Tüylü sivrisinek ikimizi de ısırdı.
- O que foi, Manuel? - O mosquito cabeludo mordeu-nos.
Kusura bakmayın Profesör, kişisel almayın ama... sanıyorum ki bu pislik sizi gözde adamı olarak seçeli çok oluyor.
Desculpe, Professor, não quero dizer nada de mal, mas este mosquito escolheu-o como seu benjamim.
Çekil karides!
Mexe-te, mosquito!
- Evlat, seni hiç sinek ısırdı mı?
- Já foste picado por um mosquito?
Hala duruyor- - peki, onlar bombalayamadı, fakat küçük camilere yapıldı. istediğin gibi isimlendir.
Todavia tem... bom, eles não estão tão bombardeados, mas tem pequenas picadas de mosquito, chame como quiser.
Kimsenin marketten bir sivrisineği bile doyuracak yemek alamadığını söylemiştin.
Disseste-me que não levaram comida suficiente daquela loja para alimentar um mosquito.
El bombası mı? Tek hatırladığım sivrisinek tarafından ısırıldığımdı.
Eu só me lembro de ser mordido por um mosquito.
Bir sivrisineğin bile geçemeyeceği bir hava izleme sistemi kuruyorlar.
Eles estão a colocar no ar uma rede, que não deixaria passar nem um mosquito.
Kelebek gibi dans ederim, arı gibi sokarım.
Voando como um mosquito! Batendo como um louco!
Sivrisineği eziyordum.
Estava só a esmagar um mosquito.
" Sivrisinek Sahili'ni duydun mu?
" Alguma vez ouviu falar da Costa do Mosquito?
Kocaman bir sivrisinek kızıl kafalı ve dar pantolonlu. Havada asılı kalıp cüzdanımdan paramı emiyordu.
Havia um mosquito enorme, com uma cabeça vermelha gigante e calças justas a pairar sobre mim e a sugar-me dinheiro da carteira.
Bir Klingon sineği, Dünya sivrisineğinin yarısı büyüklüğünde ve iğnesiz, ve de aynı bunun gibi bir vızıltı çıkarır...
Uma mosca Klingon, mais pequena que um mosquito terrestre, sem ferrão,... e um zumbido que faz assim...
Sen Tac Mahaldeki bir sivri sinek gibisin.
É como um mosquito no Taj Mahal.
Otoyolu koşarak geçen bir adam rapor edilmiş.
E a Unidade 12 em Mosquito Creek... avistou um homem a correr na estrada.
Belli değil ama Mosquito Creek'teki birim 12'den duymuşlar.
Não.