English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ M ] / Mıllı

Mıllı Çeviri Portekizce

4,191 parallel translation
Ada geçmişi beş yıllık ben de trafik kayıtlarındaki fotoğrafını arattım ve bir şey buldum. Larry Banks'le tanıştırayım.
A sua identidade só marca 5 anos no Hawaii, então fiz o reconhecimento facial pela fotografia e consegui uma coisa.
İşin yok, paran yok elinde başka bir fırsatın yok, annen yarım akıllı...
Tu não tens trabalho, Tu não tens dinheiro Não tens oportunidade, tua mãe foi...
Akıllı çocuklardan mıyım ben de?
Então, sou um dos mais espertos?
Seni lanet olasıca ve bu meret, obez küçük yarım akıllı.
Maldito sejas e esse pequeno débil mental com obesidade mórbida.
Yıllığımı imzalar mısınız?
Pode assinar o meu anuário?
30 yıllık, sıcaklık ve akıntı tablolarını çıkarttım.
- E, já saquei as temperaturas dos gráficos das marés para um período de 30 anos.
Çünkü senden daha akıllıyım.
Porque sou mais inteligente do que você.
Akıllı olduğunu biliyor artık. Şimdi de kibarlık konusuna çalışalım.
Agora que ele sabe que és esperta, vamos tratar de seres simpática.
Şu var, bundan daha akıllı sanırdım seni.
Pensei que fosses melhor do que isso.
Umarım akıllı yatırım yaparsın.
Espero que invista sabiamente.
25 yıllık çalışma hayatımın, 15 yılını bu istasyonda geçirdim.
25 anos de trabalho, 15 deles aqui.
Adam akıllı bir yatak koyarlar diye düşünüyor insan. Ama sanırım olayı da bu, değil mi?
Julgar-se-ia que teriam camas decentes, mas deve ser esse o objetivo.
Daha yeni iki yıllık Nissan Cube kiraladım.
- Fiz um leasing a três anos... - Retirem-no do avião.
- Bunu adamakıllı konuşmak mı istiyorsun?
Porque não falamos sobre isto como deve ser?
Birlikte olduğum kız Anna öyle ama ben o kadar akıllı mıyım, bilmiyorum.
A rapariga com quem estou é que é, mas não sei se sou esperta o suficiente.
Herhangi biri bunu soracak kadar akıllı mı?
Algum deles irá perguntar isso?
Bu akıllıca mı?
Isso será prudente?
Bu damara bin yıllık bilgelik onur ve yaşam aktaracağım.
E para este recipiente irei semear um milénio de sabedoria, de honra e de vida.
Tekrar söylüyorum, Abby, Vance'in işine karışmamak akıllık olur. Akıllılık mı?
De novo, seria sensato ficarmos fora dos assuntos do Vance.
Bu hayatımda yaptığım en akıllıca ya da en aptalca şey.
Isto é a coisa mais inteligente ou mais estúpida que já fiz.
Yani adamakıllı bir düşmanım.
Pelo menos um como deve ser.
- 30 yıllık polisim ben. - Ve silahım var.
Sou Polícia há 30 anos e tenho uma arma.
- Yüce Tanrım, o adam çok akıllı.
- Meu Deus, esse homem é esperto.
10 yıllık şartlı tahliye sonrası planım işe yarıyor.
O plano de 10 anos pós-liberdade condicional está a correr bem.
Yıllıktaki "Kehanet" bölümüne birlikte fotoğrafımızı koymuşlardı.
Ele pôs junto as nossas fotografias no álbum da escola, na parte'Nosso Futuro'.
Birlikte olan zamanımızı akıllıca geçirdim.
Eu usei sabiamente o nosso tempo juntas.
2000 yıllık bir cadıdan bir de değil iki iyilik isteyesin diye Mystic Falls'u ölü, doğaüstü yaratıklarla mı dolduracaksın?
Vais inundar Mystic Falls com criaturas sobrenaturais mortas para poderes "pedir" não um, mas dois favores a uma bruxa com dois mil anos?
Senden çok daha akıllıyım ve hatanı başına kakmamak beni öldürüyor!
Sou mais esperto que tu. Mata-me não poder esfregar-te isso na cara! "
Tembel. Eşyalarımı adamakıllı depolayabilirdi ama yapmamış.
Podias ter armazenado as minhas coisas, mas não fez.
Seni şıllık, çıldırdın mı- -
Cabra, estás doi...
Anlat bakalım, bana birşey olmaz... 30 yıllık hayatımda ve 14 yıllık kariyerim boyunca... kimse benimle bu kadar aptalca ve saçma şeyler konuşmamıştı
Vão em frente, eu vou ficar bem. Em meus 30 anos na terra e 16 anos de carreira ninguém jamais disse tal besteira ao meu redor.
Bu parayla 1 aylık mutfak masrafım çıkar... ya da 10 yıllık okul giderimiz... veya 10 tane kot pantolon...
Com essa quantidade, eu podia ter mantimentos para um mês ou pagar dez anos de mensalidades escolares ou comprar dez pares de jeans
- O kadar akıllı mı?
- É assim tão inteligente?
Akıllı olmadığımı düşünmeni istemedim galiba.
- Não sei. Talvez porque não queira que penses que não sou esperta.
Demek istediğim bunun adam akıllı bir iş olmasını istiyorsan, zamana ihtiyacım var.
Se queres isto bem feito, preciso de mais tempo.
Şu an ki ekonomide bu akıllıca mı?
Acha isso sensato, em plena recessão?
Beni taradığında, ellerimi ve ayaklarımı izledi, bu akıllıcaydı.
Quando ela me scaneou, viu-me os pés e mãos, isso é inteligente.
Adli Tıp onun bir Webley fişeği olduğunu belirlemiş. Kaç yıllık mış?
- A Análise Forense foi capaz de determinar que é um cartucho de um "Webley".
Şimdi akıllı hamleler yapacağım.
Estou a começar a ser inteligente.
Eğer yeterince para biriktirip, akıllıca yatırım yaparsam her daim farelerle dolu bir dairenin kirasını karşılayabilecek bir durumda olacağımdan eminim.
Acho que se eu guardar dinheiro e investir sabiamente, sempre poderei pagar um apartamento cheio de ratos.
Bunca yıllık eğitim, öfkemi odaklamaya çalışmam hep şöyle düşündüm, babamın ve kız kardeşimin intikamını alınca huzur falan bulurum sanmıştım.
Todos estes anos de treino, a tentar focar a minha raiva... Pensei que, quando vingasse o meu pai e a minha irmã, eu conseguiria uma espécie de... Paz ou... superação, seja lá o que isso for.
Kendini akıllı mı sanıyorsun, ha gerzek herif?
Julgas-te muito esperto, não é verdade? Seu imbecil!
Sheldon Amy'i gördüğünde karşısında dünyalar güzeli bir yarım ork görüyor ve içerisinde büyüyen zırhı bir çırpıda söküp o kıllı dört göğsü görme dürtüsüne engel olamıyor.
Quando o Sheldon olha para a Amy, ela é a mais bonita meia-orc que ele já viu, e sente-se consumido pelo desejo de lhe rasgar a armadura, e olhar com ternura para os seus quatro seios peludos.
Şu kadarını söyleyebilirim ki, aynada kendime baktım ve umuyorum ki şimdi çok daha akıllıca davranabileceğim.
Digamos que estive do outro lado da questão e voltei, mais sábio, espero eu.
Yakışıklı, akıllı ve hayatını insanlara yardım etmeye adamış.
- Bonito, inteligente e dedicado a ajudar outros.
Ben, vaftiz babayı seçmem için bana güvendi çünkü ben hem akıllıyım hem de insan sarrafıyım.
O Ben pediu-me para escolher o padrinho porque, não só sou sensata, como boa avaliadora de carácter.
Eğer haklıysam bu çizimler en 6.000 yıllık olmalı. Pek çok insan vimanaların birer efsane olduğunu düşünür. Bizim alanımızda çalışan kişiler bile bu düşüncededir.
Mesmo que esse material, tenha 6.000 anos de idade e muita gente acha que seja um mito, especialistas do nosso campo acham que, tu sabes, com base nos esquemas, planos de voo e do'design'
Yukarıya bakıp onu bizzat gördüğümde kocaman ve kıllıydı. Hırıltıya benzer, garip bir ses çıkarıyordu. Daha önce hiç duymamıştım.
E quando realmente olhei para cima e o vi, era grande e peludo, emitia uns sons estranhos, nunca os tinha escutado antes e quando se virou para olhar... tudo o que se podia ver eram os seus olhos escuros mas,
Umarım hepiniz, şu sözüm ona akıllı telefonunuz her çaldığında, biraz daha aptallaştığınızı fark edersiniz.
Espero que tenham reparado que de cada vez que os chamados "smartphones" tocam, deixam-vos um pouco mais burros.
Çok akıllı olduğunu sanırdım.
Não és tão esperto...?
Böyle şeylerde akıllı olman lazım.
É uma questão de organização.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]