Naif Çeviri Portekizce
75 parallel translation
Naif, bir o kadar da dehşetli.
Naif e macabro ao mesmo tempo?
Ama tavuk ve ıstakoz gibi küçük şeyler için daha naif, ilahi, ince bir şeye ihtiyacınız var.
Mas para o frango de Bresse ao lavagante, é preciso outra coisa... Encontre-me uma música leve... espiritual e subtil...
Savaşın başlıca nedeninin dünya ekonomisindeki kâr güdüsü olduğunu düşünürsek vatanseverlik saikıyla savaşa taraftar olan Amerikalıların tavrı kinik midir yoksa naif midir?
Acha que o lucro da economia mundial... é uma causa fundamental da guerra. Acredita que os americanos que apóiam a guerra... e que se protegem no patriotismo são cínicos ou ingênuos?
Bu çok... naif.
Esta coisa é demasiado... ingénua.
Çok basit ve naif bir resim çizerken gördüm.
Vi um desenho... muito simples, até inocente :
Bu haydutun naif bir kızı kandırması, beni sinirlendiriyor.
Irrita-me que um patife engane uma rapariga ingénua.
Vicky'nin bir özelliği biraz naif olmasıydı.
O problema da Vicki é que ela era um pouco ingénua.
Bu duyduğum en kibar ve en naif şeylerden biri.
Essa é coisa mais linda, e ingénua que já ouvi.
Hayatta naif olduğun ilk konu değil.
Não é a primeira vez que se mostra ingénuo.
Anne, naif anne babalar alsın diye Amerika'daki bütün çocukları o kitaba koyuyorlar.
Mãe, põem todos os meninos americanos nesse livro para os pais que se deixam levar comprarem.
- İnsanlar naif ve öfkeliydi.
- Continuam a seringénuas e raivosas.
Ama bu kadar naif olmamalısın.
Mas não sejas ingénuo.
Naif bir ayakkabıcıyı adada onunla 5 yıl geçiren adamı oynamaya ikna etmek için kadınlığını kullanıyordu.
As pessoas acham ridículo ela achar que poderia ser Primeira Dama. Mas quem imaginou que casaria com o maior jogador de basebol de sempre?
kruşçev belirli silahlarla niyetlerine dayanan 488 00 : 49 : 44,060 - - 00 : 49 : 46,449 [A. Grimko] [ Sovyet dışişleri bakanı naif ve yüzeysel bir dil kullanıyordu.
Kruschev, partindo, da honesta e superficial aproximação... da intenção que eles tiveram dessas armas,
Biz bir şey değişebilir düşünmek naif.
Fomos ingénuos em pensar que podíamos mudar alguma coisa.
Calculon, bu naif kırsal robotun düşlerini gerçekleştirdin.
Calculon, estarias a concretizar a fantasia desta robônica inocente e campestre.
Eh,'naif'liğim ile gurur duyuyorum.
Bem, realmente eu estou orgulhosa da minha "luz".
Sence bu biraz naif değil mi, Eve? Galiba neler kaçırdığımı bilmiyorum.
Esta é a nova máquina para abdominais "Body by Jake"... para ter o abdómen perfeito em 4 minutos.
O kibar ve naif General de bana söz verdi...
E aquele General gentil e ingénuo prometeu-me...
Fakat bence bu naif bir okuma olur.
Mas esta seria a interpretação ingênua.
Fakat kalben naif sayılabilecek geçimleriyle ilgili çıkarları her daim akıllarındadır.
Mas quero dizer. A ideia de que têm no coração o interesse, e o bem-estar de todos deveria ser naife.
Balmumu, resimlerine saf bir hava katıyor.
Giz de cera dá um ar "naif" aos seus quadros.
Buna öyle bir yaklaşıyorsun ki, sanki naif bir Yahudisin.
Está a encarar isto, como um judeuzeco.
Oldukça naif.
Oh, tão ingénuo.
Heykelimi dikin demiyorum ama... bir mağara duvarına resmimi çizersiniz artık.
Não vos peço que ergueis uma estátua... mas ao menos mereço uma pintura naif.
Ben naif değilim dedektif.
Eu não sou ingénuo, detective.
- Ben naif ve aptal mıyım?
Estás a dizer que eu sou ingénua e estúpida?
Bir cumhuriyetçi olarak UCLA'den mezun oldum Vietnam savaşı hakkında hiçbirşeyi sevmiyordum hükümet hakkında hiçbir şeyi sevmiyordum, Sistemin içine girebilirsen, onu içerden değiştirebilirsin diyen o naif düşünceye inanıyordum.
Passei os meus anos na UCLA como republicano que não gostava de nada sobre a Guerra do Vietname, que não gostava de nada sobre o governo, com esta crença ingénua de que se podia entrar no sistema e mudá-lo a partir de dentro.
Hatta döneminin en tatlı çocuğuymuş. - Çok naif.
O tipo mais meigo das Forças, na realidade.
DMT lerin gerçek bir işlevi yoktu ve sadece fizyolojik gürültüydüler. Bu son derece naif bir anlayış.
Eram uma espécie de ruído fisiológico, mas isso é um entendimento muito ingénuo.
Tekrar genç ve naif olmak.
- Ser jovem e ingénuo outra vez.
Her neyse, o kadar da naif değilim.
Seja como for, não sou assim tão ingénuo.
Yani ben... Onun hep naif, düzgün bir kişi olarak düşünmüşümdür.
Quer dizer, sempre pensei que houvesse esta pessoa decente e simples debaixo de tudo.
Belki naif ve mütevazı göründüğü içindir.
" Talvez porque pareça ingénuo e modesto.
Kadın daha naif olamazdı.
- Não podia ser mais ingénua.
Kimse bu kadar saf değildir.
Ninguém é tão "naif".
Ne kadar naif, değil mi?
Não é bonito?
Naif, zayıf iradeli Amerikalı zengin bir kız, teröriste dönüşen Suudi bir mühendise delice aşık oluyor.
Uma jovem americana rica, fraca e ingénua apaixona-se loucamente por um engenheiro saudita que é um terrorista.
İsimlerde değişiklik yapıyorum, birisi naif öteki daha da naif.
Eu vou chamá-los de macio e suave.
Ama çocuğun babası olmadığı için zaten yeterince naif olacak.
Mas essa criança não vai ter um pai, o que a vai deixar muito suave.
Anneniz çok naif biri.
A tua mãe é ingénua.
Ne kadar naif olduğumu gösteriyor.
Mostra como eu sou ingénuo.
Biliyorsun, çocuklarımı naif yetiştiriyorum.
Sabes, eu espero que os meus alunos sejam injénuos.
Biraz daha naif davranmalısın, demek istediğim şey bu.
Podias ser mais discreto é o que estou a dizer.
Bölgesiyle birlikte gelen. Ve bunun olmamasını beklemek çok naif bir davranış.
Isso vem com o território e seria tolice não esperar por isso.
Orada olmanın tesadüf olduğunu düşünecek kadar naif olan tek kişi ben miydim?
Pode ser que tenha sido o único a achar que aquilo foi coincidência?
Bugünlerde insanlar naif, rahat balondan dünyalarında yaşıyor. Perdenin arkasındaki adamlar da böyle devam etsin istiyor.
Hoje em dia as pessoas vivem numa ingênua e confortável bolha, que é o seu mundo, e a gente por detrás da cortina quer mantê-las assim.
New York Times benim için "olağanüstü bir masumiyet" dedi.
O New York Times chamou-me "atraentemente naïf."
Bunu sana söylemiştim!
- Sou atraentemente naïf.
Evet, bir sanat galerisi. Kendi kendini yetiştirenler için.
Uma galeria de arte "naïf".
Çok naif birisidir o.
Ele é um ursinho.