English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ N ] / Namazı

Namazı Çeviri Portekizce

506 parallel translation
Namazı kılın, zekatı verin.
E analisem as orações.
İzin ver yıkanayım, temiz esvaplarımı giyeyim, saçlarımı tarayayım abdestimi alayım, iki rekat namazımı kılayım.
Permita que eu me lave, me vista adequadamente, penteie-me e que faça minhas purificação e minha oração.
Bu Cuma namazı.
É a oração de sexta-feira.
İşte onlar kılıçla alınamaz...
Agora enfrentarão as nossas espadas.
Senin yönteminle sonuç alınamaz, Gavrilo!
Não vejo resultados, Gavrilo!
Halk kimsenin elinden alınamaz madam... 160 milyon değil, tek bir kişi bile.
As pessoas não podem ser tiradas, nem 160 milhões, nem uma.
Fakirin toprağına vergi konamaz, elinden alınamaz.
As terras dos homens pobres não pagarão impostos nem lhes serão tiradas.
Tüm dünyaya, onun masumiyetine olan inancımı geri alınamaz bir biçimde göstermek istedim.
Queria mostrar ao mundo inteiro a minha fé na inocência dele.
Bu yetki geri alınamaz.
Este poder não pode ser revogado.
Fenalık yapıldı ve alınamaz artık geri!
O mal está feito e não pode ser desfeito.
Bence aşk satın alınamaz, ola ki alıcı aşk olsun.
Acho que o amor não pode ser comprado excepto que com amor.
Dost satın alınamaz, efendim, 3,000 altına bile.
Os amigos não se compram, senhor, nem por 3000 moedas de ouro.
- İnterocitordaki resimler, filme alınamaz.
- O interocitor não se pode filmar.
İnsan iyiliği kuruş veya gümüşle satın alınamaz.
Caridade humana não pode ser comprada por centavos ou prata.
Herhangi bir sorun olursa mahkumlar hemen tutulacak... hemen kontrol altına alınamaz mahkum vurulacak.
Qualquer perturbação, os prisioneiros serão cobertos e... persistindo a mesma, o prisioneiro será executado.
Yan odadaki müşteriler başka bir odaya taşınamaz mı?
E de pedir aos meus vizinhos que se mudem para outro quarto?
... dilekler geri alınamaz.
... que cada desejo é irrevogável.
Bu doğru olsa bile, ciddiye alınamaz.
Mesmo que seja verdade, não pode ser levado a sério.
Bu kadar paraya zaten daha fazla silah alınamaz.
Por este montante, não pode haver mais espingardas.
Satın alınamaz ve yasal olarak sahip olunamaz. Öyle mi?
Não pode ser conseguida ou possuída... legalmente.
Sen duygusal bir adamsın, çünkü biliyorsun altın alınamaz ve kendin gördün.
Está de mau humor, porque sabe que esse ouro não pode ser roubado... e pode comprovar por ti mesmo.
Biliyorum. İçeride altına dışarıdaki herhangi bir adamdan daha yakına geldim ve sana söyliyeyim, alınamaz.
Eu sei, que estive mais perto desse ouro dentro... que qualquer outro homem fora.
Söyleyin, sizce önemli mi yadsınamaz delil elimizdeyken evet, çürütülemez delil cehennemin varlığına dair?
Valerá isso a pena quando temos provas irrefutáveis provas indiscutíveis de que o inferno existe?
Evet, çok zengin biri, tren sahibi. Bu yüzden satın alınamaz.
Ele é rico, não vamos poder suborná-lo
Senatörler, benim imzam bir "emir eri" imişim gibi alınamaz.
Senadores, a minha assinatura não depende de um pedido.
İlk atmosferik bulgular... yüksek yoğunlukta yüksek karbondioksit içerikli, nefes alınamaz.
Primeira leitura : densidade elevada, dióxido de carbono elevado irrespirável.
Hava.. Ölümcül ve nefes alınamaz olduğuna inanıyorum.
O ar, acho que os corpos em decomposição tornaram o ar irrespirável.
Bazı şeyler bir kez yapıldı mı, geri alınamaz.
Algumas coisas, uma vez feitas, não podem ser desfeitas.
Fakat bu binaların hiçbirinden vergi alınamaz ki.
Sim, mas nenhum deles se pode reger pelo preço actual. Porquê?
İnsanların duyguları rüşvetle satın alınamaz. Böyle, hoyratça olmaz.
Não é acerca de comprar os sentimentos das pessoas,
O çalınamaz. Asla.
Não se pode usar.
Zaten Çin Mahallesi'nde bir sivil polis bir aydan fazla barınamaz.
Nenhum agente secreto durou mais do que um mês em Chinatown.
Güney Vietnam'da tarafsız kalınamaz.
Não há lugar para a neutralidade no Vietname do Sul.
- Namaz kılıyorum efendim.
- Estou nas orações, senhor.
Beyler, bakın, Avusturya pembesi Merkür'ün değeri bir milyonun üzerindedir ve satın alınamaz.
Como vêem, cavalheiros... o Mercúrio astríaco rosa vale... para cima de dois milhões de zlotis. Mas não está à venda.
Yaşına rağmen yeteneği asla hafife alınamaz 1984 ve 1988'de altın madalya kazandı.
Pensa o que quiseres da idade nunca subestimes a habilidade. Ganhou medalha de ouro nos mundiais de 84 e 88
Güven satın alınamaz, değil mi?
As pessoas pensam que confiança se compra.
Dedikodular dikkate alınamaz.
Mexericos não são admitidos.
Kontrol altına alınamaz.
Impossível de controlar.
Namaz.
Orações.
Bazı insanlar satın alınamaz.
Há gente que não se vende nem por todo o ouro do mundo.
Bezeleri uğruna çalınıp, bozunmaya uğrayan hayvanaları kurtarmanız için yadsınamaz bir kanıt.
É a prova incontestável que os animais que resgatou da morte foram roubados para fins científicos.
Arkadaşın o daireye taşınamaz, Jerry.
A sua amiga não pode ficar com a casa, Jerry.
Öyle garip ürpertici şeyler burada barınamaz.. Merkezi ısıtma..
Algo assustador não sobrevive a aquecimento central...
Poirot kişilerle ilgilenir. Hiç kimsenin yaşama hakkı ellerinden alınamaz.
Poirot preocupa-se com os indivíduos, que têm o direito de não serem privados das suas vidas.
Seni satın aldım çünkü satın alınamaz olduğunu söylemiştin.
Porque disse que não podia ser comprada.
Eğer sözleri de soluğu kadar yakıcıysa, kimse barınamaz yanında. Etkisi ta Kuzey Yıldızı'na kadar uzanıyor.
Se tivesse um hálito pestilento como os ditos que profere, infectaria até a estrela polar.
İyinin yadsınamaz varlığı kötünün ortaya çıkmasını sağlar.
O bem só existe para que mal floresça.
Ne kadar umutsuz olursak olalım, bir gün farklı bir kişiliğimiz ortaya çıkacak ve mumlarda yanan alevlerin sonsuza dek sürmeyeceğini göreceğiz. Ama hüzünlü, acınası, zavallı hayatlarımızın sonuna kadar acı son için biz buyuz kaçınılmaz, geri alınamaz.
Por mais desesperados que estejamos, um dia um eu melhor surgirá em cada uma das chamas das velas do bolo que sabemos não ser... mas o resto das nossas tristes, destroçadas e patéticas vidas isto é quem seremos até à morte.
Artık geri alınamaz.
Fique preparado para deter a transferência, Senhor Data.
Onun kimliği dişinden bile tanınamaz. Çünkü o bir dişçiye bile gitmedi.
Nem podemos ser identificados pelos dentes, pois nunca fomos ao dentista.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]