English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ N ] / Nasser

Nasser Çeviri Portekizce

170 parallel translation
Nasır, İsrail'i haritadan silmek için 400 füzelik bir hücum gücü oluşturmak niyetindeydi.
Nasser tentou mesmo aperfeiçoar uma força de ataque de 400 foguetes para eliminar Israel do mapa.
Nasır'ın füzelerinin fırlatılma tarihi ileri atıldı. 1 Marta.
O prazo para os foguetes do Nasser foi antecipado... para 1 de Março.
Fakat Nasır'ın Helwan füzeleri hiç fırlatılmadı.
Mas os foguetes de Helwan para o Nasser nunca voaram.
Mısır'da Albay Gamal Abdel Nassar'ın başa gelmesiyle Golda'nın o güzel yıllarının sonunun gelmesi kaçınılmazdı.
Com a chegada ao poder... do Coronel Gamal Abdel Nasser no Egipto... o fim dos anos maravilhosos de Golda era inevitável.
Kahire Resmî Radyosu, Nassar'ın amacını açıkça ortaya koymuştu.
A rádio oficil do Cairo tornou clara a intenção de Nasser.
Mısır başkanı Nasır Süveyş Kanalını kamulaştırarak İsrail gemilerinin geçişine kapattı.
O Presidente Egipcio Nasser tinha nacionalisado o Canal do Suez e fechado aos navios Israelitas.
Nasır BM'ye ayrılma emri verdi Golda.
Nasser mandou a ONU saír, Golda.
Onlar gider gitmez Nasır boğazı kapatıp tekrar Eilat'a girer.
Assim que eles tenham partido, Nasser fechará os Estreitos e bloqueia Eilat outra vez.
Nasır hayatta olsaydı sorun teşkil edebilirdi.
Se Nasser ainda estivesse vivo estaríamos preocupados.
Zaten başka bir şey yapmam Nasser.
Não faço mais nada, Nasser.
Nasser.
Nasser.
Nasser, lütfen. Tanrım.
Nasser, por favor, meu Deus.
Nasser bana hırslı olduğunu söylemişti.
O Nasser disse-me que eras ambicioso.
Nasser'e onlarla işinin artık bittiğini söyleyeceğim.
Eu digo ao Nasser que estás farto deles.
Nasser, sahab!
Nasser, sahab.
- Nasser'in binasındaki odayı aldın mı?
- Ficaste com o quarto do Nasser?
Nasser'i öğle yemeğine davet ettim, ve babam da gelecek.
Convidei Nasser para o almoço e o meu pai também vem.
Nasser'ın her sene yaptığı partiye kadar diyelim mi?
Digamos, quando Nasser fizer a sua festa anual?
Nasser, surat asma maratonuna başladı.
Nasser está numa maratona de amuo.
Demek bugün en üzücü günümüz Nasser.
Hoje é o dia mais triste para nós.
Ve bildiğimiz kadarıyla Malcolm Ben Bella ve Nasser ile birlikte tüm dünyayı dolaşıyor.
E vimos Malcolm viajando pelo mundo todo, vendo Ben Bella e Nasser.
Nasser ve Santino biliyor mu?
Nasser e Santino sabem disto?
Tamam mı Nasser?
Tudo bem, Nasser?
Yerimizi buldular.
Nasser, é a policia...
Nasser'ı bu şekilde kaçıramayız.
Não podemos mover o Nasser assim.
Nasser benim de arkadaşım.
O Nasser também é meu amigo.
Nasser.
Nasser...
İngiliz Kriket Takımı'nın kaptanı Nasser Hüseyin.
O Nasser Hussein é capitão da selecção inglesa de cricket
Bunlar istediğiniz Nazır El Cesire'nin sorgu metinleri.
Bem, estas são as transcrições... dos interrogatórios que solicitou do Nasser Al Jazeir.
Akşam namazı bitince Nazır'ı getirecekler.
Vão trazer o Nasser... depois das orações da noite.
Neyse ki Nazır biraz İngilizce biliyor.
Com sorte, o Nasser fala um pouco de inglês.
- Otur Nazır, nedenini anlatayım.
Bem, sente-se, Nasser. Vou lhe dizer porquê.
Neden Nazır'ın minimum güvenlikli bölüme gönderilmesini önerdin?
Porque é que recomendou a transferência do Nasser para a segurança mínima?
Nazır çok sinirli.
O Nasser está muito chateado.
Nazır'ın terörist olduğuna emin misin?
Tem a certeza de que o Nasser é um terrorista?
Saf mısın yoksa Nazır sana da mı birkaç zümrüt verdi?
Você é tão ingênuo? Ou o Nasser passou-lhe algumas das esmeraldas?
Son zamanlarda Nazır'la olan konuşmalarının tercüme ettiğinden daha uzun olduğunu fark etmiştim.
Não sei. Ultimamente, notei que as suas conversas com o Nasser... eram maiores do que as suas traduções.
Nazır bunları bizim aramamızdan nasıl geçirmiş?
Acho que as recebeu do Nasser.
Nazır geldiği zaman kabızlıktan şikâyet ediyordu, ilaç verdiler.
O Nasser disse ter uma constipação quando chegou... e deram-lhe um laxante.
Nazır, eski Arapça'da "zafer kazanan" anlamına geliyor.
Nasser em árabe antigo é "aquele que é vitorioso".
- Geçirmedin.
Se transferisse o Nasser para segurança mínima...
Nazır'ı minimum güvenlikli bölüme geçireceğiz ki onu öldürebilsin.
Fácil. Transferimos o Nasser para segurança mínima, e ele mata-o.
Nazır bir tutukluyu öldürürse benim başım yanar.
Se o Nasser matar um prisioneiro, vai ser um inferno.
- Nazır'ı minimum güvenliğe geçirmek.
Transferimos o Nasser para segurança mínima.
Nazır ve Sayit bu işi gözümün önünde yaptı.
O Nasser e o Sa'id fizeram isto mesmo na minha cara.
Merhaba Nazır.
Olá, Nasser.
- Elimde değildi Nazır.
Não estava nas minhas mãos, Nasser. Desculpe.
Demek ki Nazır'ın hedefini egzersiz avlusunda öldürmesi gerekecek.
Então o Nasser vai ter que matar o seu alvo no campo de exercícios.
Nazır, Afganistan'dan temmuzda gelmiş.
O Nasser chegou em Junho do Afeganistão.
Nazır beş dakika içinde gelir.
O Nasser deve estar aqui em cinco minutos.
Çünkü sana güvendim Nazır.
Porque eu confiei em si, Nasser.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]