Ndayım Çeviri Portekizce
17,346 parallel translation
Bay Castle, belediye başkanı ile olan arkadaşlığınızın farkındayım, hak etmemenize rağmen ona uygun davranacağım.
Sr. Castle, eu sei da sua amizade com o presidente da câmara, então, mesmo sem merecer, vou deixa-lo ir embora.
Sadece... Son zamanlarda stres altındayım.
Só que... ando muito stressado ultimamente.
Şansına birkaç tane atış yapabildiğin için sevindiğinin farkındayım.
Eu sei que é ótimo acertar umas tacadas de sorte.
Dün gece Zombie High izliyordum ve şimdi tam ortasındayım.
Ontem à noite estive a ver Zombie High, e agora estou aqui.
Daha ikinci sezonun yarısındayım.
Só vou a meio da segunda temporada.
- Ben de aslında şifa sanatlarındayım.
- Também trabalho nas artes curativas.
Kolay olmadığının farkındayım.
Sei que não é fácil.
İnsanların sen ve Sasha için güzel şeyler söylediğinin farkındayım.
Sei que o pessoal anda a comentar coisas boas sobre ti e a Sasha.
Bak bu ilişkiye, arkadaşlarının ağzını gözünü yamultmamla başladığımızın farkındayım.
Quero dizer, olha... Sei que começámos esta relação comigo a arrebentar os teus amigos.
Evet, farkındayım.
Sim, eu sei.
Tuhaf bir soru olduğunun farkındayım ama hangi yılda olduğumuzu sanıyorsunuz acaba?
Amigo... A pergunta vai parecer estranha. Em que ano pensa que estamos?
- Farkındayım.
- Eu sei.
- Hepsini gördük ve yaşadık. - Farkındayım.
- Temos visto e feito...
Kulağa kötü geldiğinin farkındayım. Ama tüm bütçelemeyi, risk sermayesi fonlamasını yapıyor.
Sei que soa mal mas, na verdade, ele trata dos orçamentos todos e da gestão do capital.
Ama artık yanındayım, seni ve Lacey'i koruyacağım. - Yemin ederim.
Mas agora estou aqui e vou manter-te a ti e à Lacey em segurança.
Kutunun dışını yapan dizayn takımının başındayım.
Estou a desenhar o contentor da caixa.
Biliyorum, farkındayım Richard. Uzlaşmaya vardık ama her şey Erkek Karınca anlaşmasını tamamlamaya bağlıydı.
Sim, eu sei, eu sei, Richard, tínhamos um acordo mas era baseado na Maleant.
Kes lan Koca Kafa. Ne halt çevirdiğinin farkındayım.
Cabeçudo, sei o que estás a fazer!
Bu kadar özel bir e-maile beni eklemediğiniz için Richard'ın tarafındayım.
Não estava em cópia neste email, fico do lado do Richard.
Çünkü artık farkındayım.
Porque agora eu compreendo.
Yanındayım.
Eu agora estou contigo.
Evet, direksiyon başındayım.
Sim, estou ao volante.
Anladığım kadarıyla Nucleus mühendislerine olumsuz Hooli aramalarını gizlemelerini söylemişsin. - Ne yaptığımın farkındayım.
Pelo que sei, ordenou que apagassem todas as notas negativas.
- On gün oldu on. Farkındayım ama TechCrunch şeyi, sonra da Reddit AMA çıktı. Şimdi de Bloomberg'deyiz.
Eu sei, mas apareceu a cena da TechCrunch e depois a Reddit AMA e agora a Bloomberg.
- Aynen, farkındayım.
Sim, eu sei disso.
Hiç istemediğin bir yolla bittiğinin farkındayım. Gerçekten özür dilerim.
Sei que era a última coisa que querias.
Aklımı kaybedebileceğimin farkındayım.
Posso enlouquecer.
Evet, Ralphie'nin doğum günü yaklaşmakta, farkındayım.
- S27E21 Simprovised Pois, eu sei que o aniversário do Ralph está perto.
Bir Bostonlı olarak, kesinlikle takımımın arkasındayım.
Como um bom "bostoniano", sem dúvida que apoio a minha equipa.
86 yaşındayım ve aynı bulaşık makinesindeki bir tost gibi dağılıyorum.
Tenho 86 anos e estou a despedaçar-me como uma torrada numa máquina de lavar loiça.
Tehlikenin farkındayım ve onları kurtarmak istiyorum ama tıpkı şarkıda dediği gibi :
Sei disso e quero salvá-los, mas, como diz a música :
Yanındayım.
Estou contigo.
Farkındayım. İşlevsiz bir aile içinde sıkıştık.
Eu sei, presos numa família disfuncional...
Son zamanlarda bazı şeylerin ters gittiğinin farkındayım.
Sei que as coisas andam algo loucas.
James'in ilişkinize öncelik veremediğinin farkındayım.
Ouve... sei que achas que o James não faz da vossa relação uma prioridade.
Yanlış göründüğünün farkındayım, kesinlikle yanlış görünüyor ama bunu yaptığımızda çok hoş şeyler...
E, tipo, eu sei que parece errado. Quer dizer, sem dúvida que é errado, excepto quando está a acontecer, então é...
National City'nin vatandaşları, ben Cat Grant, Catco Plaza'dan canlı yayındayım.
Cidadãos de National City, daqui é a Cat Grant, em directo de CatCo Plaza.
Evet, yanındayım.
- Estou, sim.
Seninleyim. Yanındayım.
Estou aqui contigo.
Farkındayım ama, o kuralları takip edecek.
- Eu sei. Mas ele vai seguir as regras.
Farkındayım, farkındayım. Kulağa idealistçe geliyor. Ama asırlar boyu gerçekleşen tüm büyük başarılar kişilerin idealleştirilmesiyle elde edilmiştir.
Eu sei que parece um pouco idealista, mas os grandes triunfos foram atingidos pelo idealismo dos indivíduos.
Çok çabuk olduğunun farkındayım ama hazır olduğumu düşünüyor.
Eu sei, é mesmo rápido, mas... ele acha que estou pronto.
İş konusunda aramızın her zaman iyi olmadığının farkındayım, ama...
Sei que você e eu nem sempre tivemos a melhor relação laboral, mas...
Alex, ne kadar cesur olduğunun farkındayım, ama bununla savaşamazsın.
Alex, sei que és corajosa, mas, não consegues lutar contra isto.
Ormanda beş kilometrelik koşu için para saymadığınızın farkındayım.
Estimo que não pagaram bom dinheiro para correr 5 km na selva.
Bu duvarların ardında ülkenin yas tuttuğunun ve tasarrufa gitmek zorunda kalındığının farkındayım. Ama ne yapacaksınız?
Eu entendo que, além desses muros, o país lamenta, sofre sob um programa de austeridade e racionamento, mas o que fazer?
Kimsenin hayatını kolaylaştırmadığımın farkındayım.
Sei que não estou facilitando a vida de ninguém.
Farkındayım.
Eu sei.
- Yanındayım dostum.
- Eu trato de ti, companheiro.
Bunun farkındayım ve özür dilerim.
Sei disso e peço desculpa.
O karton reklamdan rahatsız olduğunun farkındayım.
Eu sei que aquela figura de cartão te incomodou.