Neon Çeviri Portekizce
263 parallel translation
Neon tabelasını kıracaklar.
Vão estragar o letreiro.
- Çiçek mi? Tabii, ben de benimkilere neon levha asıyorum.
E as minhas têm luzes fluorescentes.
Vay, Butch kendine neon tabela yaptırmış.
Ei... o Butch conseguiu arranjar um letreiro de néon.
Yeni bir neon almışsın, ha?
Ouvi dizer que comprou um letreiro de néon?
Oksijen-nitrojen atmosferi, biraz kripton, argon, neon.
Bones? Atmosfera de oxigénio-nitrogénio, criptónio, argônio, néon.
Kabul edilebilir seviyede argon, neon ve kripton izi var.
Vestígios de argônio, néonio, krypton, tudo em quantidades aceitáveis.
Sizi heyecan bağımlıları, neon ışıklı ormanlarda yanınızda olacağım.
Estarei com os aventureiros na selva de néon.
Evet, aslan terbiyecisi şapkası, üzerinde "Aslan Terbiyecisi" yazan ve geceleri de aslan terbiye edebilmek için büyük, kırmızı, neon harflerle "Aslan Terbiyecisi" yazan bir şapka. - Anlıyorum.
Sim, um chapéu de domador de leões, um chapéu que tem lá escrito "domador de leões"... e acende, dizendo "domador de leões" em letras de néon vermelhas... de modo a podê-los domar depois de anoitecer.
Geceleri dolaşan hanımlarla neon ışıklarının talihsiz kurbanı.
Uma infeliz presa... dos males das Senhoras da noite e suas luzes de néon.
Neden üzerime neon lambalarla "hırsız" yazmıyoruz?
Por que não um néon a dizer "ladrão"? Talvez tenha razão.
Şu neon tabelayı görüyor musun?
Vês aquele letreiro de néon, ali?
Beş helyum birleşeni neonu oluşturur..
Cinco núcleos de hélio formam o de néon.
Neon ışıkları beni çıldırtacak.
Estas luzes de néon estão me enlouquecendo.
Hayır, hepsi o neon ışıkları yüzünden. Sinyali bozuyorlar.
Não, são estas luzes de neon que atrapalham o sinal.
Neonlu.
Neon.
Neon?
Neon?
Neon da nedir?
O que é um neon?
Neon.
Neon.
Evet, neyon... Neon
Sim, néon.
Hey neon, ha? Neon.
Neon, neon!
Bu kolay. Ned amca Neon Natural.
É o Tio Ned, a estrela!
Çin Mahallesi'ne yapılan bu ziyaret neon at üzerinde yapılan bir gezi gibiydi.
Esta viagem ao bairro chinês é como andar num cavalo néon.
Duvarlara tırmanan kızgın pembe neonlar. Heyecanlı müzik. Ve kızlar, milyonlarca kız, çoğu üniversiteden.
Néon rosa-choque nas paredes... música viajante e milhões, milhões de universitárias.
Ne gibi? Gemide bir neon ışığınız var mı?
- Não há anúncios de néon a bordo?
İki tane neon ışığınız var mı?
- Não há dois anúncios de néon?
Ve... Sanırım salonda bir kaç tane neon ışık bulabiliriz.
E creio que encontrará uns anúncios de néon no salão.
Vakumu biraz neon gazıyla değiştirmemize ne dersin?
O que diz de substituirmos o vácuo por um pouco de néon?
Bardan aldığımız biley taşını al ve neonun ucundan küçük bir parça kes.
Pegar na pedra de afiar que trouxemos do bar e raspar um pedacinho do tubo de néon numa das pontas.
Neon gazı değişimi bana vakum sağladı.
A saída do néon devolveu-me o vácuo.
Renklerin. Akşam göğündeki neon ışıkları.
As luzes de néon no céu da noite.
Sıvı içinde yol alabilen bir kapsül kullanıyoruz. Kendi tasarımımız olan performansı artırılmış... bir helyum-neon lazer bıçağıyla desteklendi.
Estamos a usar uma cápsula... submersível experimental, equipada com um bisturi... laser de hélio-néon melhorado, desenhado por nós.
Arabanızdan inin, kestirmeye girin sonra arabanıza geri binin ve sonra dokuz mil kadar neon ışıklarına kadar sürmeye devam edin.
Saiam do carro, e façam o atalho. Voltem para o vosso carro, e guiem mais 14 quilómetros até um letreiro que diz : "Sem Reembolso".
Pembe neonla yazılacak.
Vejo-o em néon cor-de-rosa.
Neon ışıkları saçlarımdaki meçi kötü gösteriyor.
- Não, a intensidade do néon arruína as madeixas no meu cabelo.
Kalbin hızla çarpar ve onları bulduğunda onlarla olmak istersin.
Como se o teu coração fosse feito de neon, e... Quando os encontras, tens que estar com eles.
Fakat lanet neon ışıkları gözlerimi yakıyor, cehennem gibi yanıyor...
Mas colocaram uma luz em cima que me queima o olho. Dói muito, não pude olhar para o quadro.
Timsahlar, kırık cam şişelerin, teneke kutuların ve motellerin arabesk neonlarının etrafında dolanıyorlardı.
"crocodilos a rastejar em garrafas partidas e latas, " os arabescos de néon dos motéis, chulos isolados em ilhas de tralha
Kaldırımlarda oyalan neon ışıklarının güzelliği ile
Fiquem-se pelo passeio Onde os reclames são belos
Neon ışığı gibi... parlarım
Acendo como néon
İstersen kızın ismini neonlara yaz, yine de yok.
Põe o nome dela em neon e continua a não haver!
Bu sözcüğü söylediğinde sanki radyum dalgalarıyla inci üzerine resim yapıyor gibisin.
Quando você menciona a palavra você faz parecer como se estivesse em um letreiro neon por sobre uma pérola.
Sanırım neon.
Acho que é néon.
Biraz neon pompalayın.
Vão exercitar uns neurônios.
- Aynı neon tabela gibi.
- À distância.
Neonlu tabela almışsın.
- Colocou luz néon.
Güneş parlıyor, para akıyor.
Vê que dia tão bonito. O Sol brilha, o neon flameja, o dinheiro corre!
O kadar çok otele gittim ki floresanlardan gözüm sulandı ama burası saklanıyor sanki.
Tenho ido a tantos motéis que tenho os olhos vesgos das luzes néon, mas este é o primeiro que parece estar a esconder-se.
Üzerinde ışıklı "aslan terbiyecisi" yazıyor karanlıkta da eğitebileyim diye.
E acende e diz "domador de leões" em letras grandes de néon, para poder domá-los depois de escurecer, quando estão mais calmos.
Aşıkların gözlerinde rüzgarın sesini Gök gürültüsünü, ışıkları izlemek
Sigo o canto do vento Sigo o trovão Sigo o néon
Neyon
Oh, isso é um néon.
Ve anneni onun parıltılı pençelerinden kurtarma zamanı geldi!
É hora de resgatar a tua mãe das suas garras de néon!