O değildi Çeviri Portekizce
15,729 parallel translation
İyi bir iş, gerçekten iyi bir iş ama gönlümdeki iş o değildi.
Um bom emprego, mesmo bom, mas não estava para aí virado.
Arabayı kullanan o değildi.
Não ia a conduzir.
- Ben onun peşindeydim, ama o değildi.
- Fui, mas não por ela.
Onların onayıyla bile ibre senden yana değildi.
Não tinhas hipótese, mesmo com o apoio delas.
O çocuğun benim sahip olmak için öleceğim kadar güzel bir evi ve ailesi vardı ama farkında bile değildi.
O rapaz tinha uma boa casa, uma boa família, pela qual eu daria tudo para ter, e ele nem se apercebia.
O değildi.
- Não foi.
Efendim, Başkan hiçbir zaman Çin'i olaya dahil etmek niyetinde değildi.
O presidente nunca teve intenção de trazer a China para o meio...
Burada benimle sahneye çıkması planlanmış bir şey değildi yoksa o planlı bir hareketti.
Não planeei vir com ela. Não é que ela não tenha sido planeada.
Evet, ama yeterince güçlü değildi.
- Ligou... mas não foi poderosa o bastante.
O kelleler oğullarına ait değildi.
Aquelas cabeças não eram dos teus filhos.
Babam hiçbir zaman yılın babası değildi. Ama en azından hiçbirimize elini kaldırmadı.
O meu pai nunca foi o pai do ano, mas pelo menos nunca levantou a mão a nenhum de nós.
Ne beklemem gerektiğini bilmiyordum. Ama uzun ve yakışıklı olması listemin ilk sırasında değildi.
Não sei o que esperava, mas alto e bonito não estavam no topo da lista.
Ama baban. O aptal biri değildi. Söylesene.
Mas o teu pai não era palerma nenhum.
Babam sandığımız gibi biri değildi belki ama ailemiz bu inancı yüzyıllar boyunca sürdürdü.
Talvez o pai não fosse quem pensávamos, mas a nossa família mantém esta fé há séculos.
- O kadar da fena değildi, değil mi?
- Não foi assim tão mau, pois não? - Um passeio no parque.
Bir iyiliğe ya da inanca hizmet etmek için değildi.
Não para cumprir o bem, não para cumprir uma crença.
Ama katil hayranı değildi.
Mas o assassino não gostou muito.
- Benimki bir hata değildi.
- O meu não foi um erro.
Kimse bugün nezarette değildi.
Ninguém esteve na cela durante todo o dia.
O kadar da kötü değildi.
Não foi assim tão mau.
Problem açlık değildi. Sadece monotonluktu.
O problema nem é a fome, mas sim a monotonia.
Bu sabah babam ile yaşananlar sana güvenmediğim için değildi.
Joe. Aquilo com o meu pai hoje de manhã... Não é que eu não confie em ti.
Başına gelenler yeterli değildi bence.
Não quero saber, acho que não foi o suficiente.
Benim tanıdığım Oliver Queen böyle değildi.
Não és o Oliver Queen que conheço.
O kadar ücra bir oteli seçmesi tesadüf değildi.
Não foi um acaso atrair-nos a um local tão remoto.
Üzgünüm ama kötü Chimera sürüsüne liderlik eden Theo muhabbetin normal gidişatına pek uygun değildi. Tamam.
Desculpa, mas o Theo liderar uma alcateia de Quimeras malignas não era um progresso natural para a conversa.
O kurt değildi!
Aquilo não era nenhum lobo.
- Dedim ya, Mason değildi.
Eu já te disse. Não era o Mason.
Annem o gece evde değildi.
Minha mãe não estava em casa naquela noite.
Hayır, o bir çakal değildi.
- Não, não foi um lobisomem.
Byron benim ilk aşkım değildi.
O Byron não foi o meu primeiro amor.
Andy'nin Afganistan'da yaptığını öğrendiğinden beri Andy senin için kardeş gibi değildi.
Desde que ouviste o que Andy fez no Afeganistão, o Andy deixou de ser o Andy para ti.
Zor değildi. O kadar değil yani.
Não deixei isso tão claro assim.
Babamı ne kadar hatırlıyorsun bilmiyorum ama iyi bir adam değildi.
Não sei o quanto te lembras do meu pai. Mas ele não era um bom homem.
Korktuğum şey kumar problemi değildi.
O que me preocupava... Não era o problema com apostas, era a COLMEIA.
Savunman adına, 5 yıldır kayıptın ve ölü farz ediliyordun ama demek istediğim bu değildi.
Em tua defesa, estiveste morto durante cinco anos, mas não foi isso o que quis dizer.
Fakat Oliver'a söylediğimiz gibi, yaşananlar senin suçun değildi.
mas como lhe dizemos : o que aconteceu não foi culpa tua.
Birkaç gündür insanların Black Canary'i bir suçluymuş gibi göstermeye çalışmasına tanık olmak zorunda kaldım. O bir suçlu değildi.
Nos últimos dias, tive que ouvir gente a tentar rotulá-la como criminosa.
Ama eskiden yaptıklarım yeterli değildi.
O meu jeito antigo não foi o bastante.
O fıstık ezmesi değildi. Fıstık ezmesi ve jölenin önceden karışmış hâliydi.
Não era manteiga de amendoim, era aquela mistura de manteiga de amendoim e geleia.
Şimdiye dek olanların hepsi güzel şeyler değildi.
O que se passou até agora não foi nada agradável.
O küçük akıllı maymun yalnıza bir maymun değildi artık.
Quando aquele macaquinho espertalhão deixou de ser apenas um macaco.
- O, kahve değildi ama. - Ne demek kahve değildi?
Isso não era café.
Plan bu değildi Cole.
O plano não é esse, Cole.
Lash Hive'ı öldürmek için burada değildi.
E se o Lash não estivesse aqui para matar o Colmeia?
O Lash değildi.
Não era o Lash.
Bu pozisyonu önerdiğinde aklından geçen bu değildi galiba.
Isto não pode ser o que imaginou quando ele lhe ofereceu a posição.
Ama o gerçek bayrak değildi.
Excepto que era falsa.
Çünkü o bir insan değildi.
Isso é porque ele não é um homem.
Hala o konuşmalarla nasıl başa çıkacağımı bilemiyorum. Binlerce kez tartıştık ama hiçbiri gerçek değildi.
Ainda não lido bem com o facto de que aquelas conversas discussões, debates, milhares deles... não eram reais.
Benimki hata değildi.
O meu não foi um erro.