Odasında Çeviri Portekizce
9,910 parallel translation
Çünkü bekleme odasında karın olduğunu söyleyen biri var.
Porque está uma mulher na sala de espera que alega ser tua esposa.
Keith, bilgisayar odasında kal.
Keith, fica na sala dos computadores.
- Soyunma odasında yok mu?
Ela não está se trocando?
Sabah akşam odasında duracak bir koruma olacak Bay Salgas.
Deixaremos um policial de guarda na porta do quarto. 24 / 7, Sr. Salgas.
- Tamam ne? Buhar odasında bir şeyler oldu.
Foi um pequeno incidente na sauna.
Bu resmi bir şey olsaydı avukatımla birlikte bir sorgu odasında olurdum.
Se isto fosse oficial, estaria numa sala de interrogatórios com o meu advogado.
Kamer odasında mısın?
Estás na sala de vigilância?
Ve bugün bu görüntüler sorgu odasında çekildi.
E nesta noite... É uma transmissão ao vivo da sala de interrogatório.
Derken uyumuşum. Uyandığımda babam yatak odasında yoktu ama.
Depois acho que adormeci, mas, quando acordei, não vi o pai.
Kendi yatak odasında teror estiriliyor.
Aterrorizada no seu próprio quarto.
Bu oglumun odasında yapilmis.
Isto foi feito no quarto do meu filho.
Bugün o jüri odasında bulunan onca insan arasından beni seçti. Neden?
Entre todos que iam estar naquela sala do Júri, ele escolheu-me.
Efendim muhabere odasında biri var.
- Senhora, há alguém nas Comunicações.
Nirvana'yı son turnelerinde soyunma odasında yakaladım.
Apanhei os Nirvana nos camarins na mais recente tournée da banda.
- Zack odasında mı?
O Zack está no quarto?
Buradayım. Oturma odasında.
Estou na sala.
Komiser Becker, başmüfettişin odasında ne arıyor?
Alguém me pode dizer o que faz o Becker no escritório do Comissário?
Bu gece Amantha'nın odasında yatacağım.
Acho que hoje vou dormir no quarto da Amantha.
George'un odasındaydı. Cüzdanın yanında.
Estava no quarto do George, perto... perto da carteira.
Otel odasında bizi öldürmenin özgürlük ve uzun vadede bolluk adına en iyi hamle... -... olduğunu mu düşünüyorsun?
Achas mesmo que matar-nos, neste quarto de hotel, é a melhor hipótese de seres livre e próspero?
Seni Harlan'da bulacağımı tahmin etmiştim. Restoranın arka odasında, sırtın duvara dönük.
Pensei que o encontraria em Harlan, no seu restaurante, encostado à parede.
Biz, bir soyunma odasında bağladım ve ben bölmek.
Estivemos juntos num provador e depois separamo-nos.
Overt Target sohbet odasında, hiç takma adı Minidanger olan biriyle yazıştın mı?
Nas mensagens do Overt Target, comunicaste com alguém chamado "Minidanger"?
Millet, şu anda Minidanger ile başka bir sohbet odasında yazışıyorum.
- Pessoal, estou a comunicar-me com o Minidanger agora noutra sala de chat.
- Evet, odasında.
- Sim, no quarto dele.
Belki de gidip Fet'le ikinizin odasında biraz uzansam iyi olacak.
- Acho que me vou deitar no teu quarto e do Fet.
Burk, laboratuvar 3. güverte kıç tarafta, eski yoğun bakım odasında.
Burk, protege o laboratório, Nível 3 abaixo, uma UCI.
Aslında bana pek bir şey söylemiyorlar ama Adlı tabibin odasındaki arkadaşım bir çeşit nekrotik STD olduğunu söyledi.
Bem, não sei muita coisa, mas o meu amigo lá da morgue disse que é algum tipo de DST necrótica,
Yatak odasındaki havalandırma kanalında.
Na conduta de aquecimento do quarto.
Bana oturma odasında eşlik etmek ister misin?
Vamos para a sala?
Oturma odasında olanlarla mı ilgili?
É por causa do que se houve na sala? - Não.
Toplantı odasında bana katılabilir miydiniz acaba?
Importa-se de se juntar a mim na sala de entrevistas?
Odasında totemler gördüm.
Vi os Totens no quarto dela.
Herkes toplantı odasında.
Estão todos na sala de reuniões.
Sorgu odasında.
Sala de Interrogatório.
Onu misafir odasında ya da Piron'a ait bir binada saklamayacaktır.
Ele não vai mantê-la num quarto ou numa propriedade da Piron.
Kim bir şeyler ister? Yatak odasında televizyonun zararları olduğunu söylediklerini biliyorum yatak odamda televizyon bu yüzden yok.
Dizem que não é bom ter TV no quarto, razão pela qual não tenho.
Küçük toplantı odasında görüşeceğimizi söyle.
Diz-lhes que falo com eles na sala de conferências pequena.
Karım buzun üstündeki alabalık gibi kendi odasında yatarken gizlice buraya gelirdim geceleri.
Costumava esgueirar-me à noite enquanto a minha mulher dormia no quarto dela, como um salmão no gelo.
Materyalleri kendi odasında saklıyor.
Na camarata dela. É lá que guarda o material.
Bayan Green'in odasında tamam mı?
Ela está na sala de Mrs. Green, sim?
Az önce muayene odasında ileri mi gittim, emin olamadım.
Eu não tenho a certeza se passei dos limites na sala.
Konferans odasında bekleyen Times'tan gelen muhabire.
Aquele da Times que está à espera na sala de conferências?
Evet, ben inanıyorum ki bu kadın, yatak odasında kocasına hizmet ederken başkalarını düşünen sadık kadından daha dürüsttür.
Sim, eu acredito que essa mulher é mais honesta do que aquela esposa fiel, que na sua cama serve um homem quando está a pensar em outro.
Jennifer Goines Gece Odası hakkında konuşuyormuş.
A Jennifer Goines anda a falar sobre a sala nocturna.
Sunucu odasının hemen yanında.
Fica ao lado da sala do servidor.
Ajan Borin'e konferans odasının dışında çalışabileceğini söyledim.
Disse à Agente Borin que pode trabalhar na sala de conferências.
Yatak odasına girdim, yatağın kenarında oturuyordu.
Fui ao quarto dele, encontrei-o sentado na beira da cama.
Keith kontrol odasında. - Ne?
- O quê?
- Odasının yakınlarında biri var mıydı?
Viu mais alguém perto do quarto dele?
Scott E ölmeden hemen önce onun yatak odasının yakınlarında görülmüşsün.
Você foi vista fora do quarto do Scott E pouco antes dele ter sido encontrado morto.