Okurum Çeviri Portekizce
827 parallel translation
Çabuk hamağına, yoksa canına okurum!
Já para a rede, antes que o ate a um canhäo!
Bana dayılanmaya kalkarsan canına okurum.
Mete-te comigo e dou cabo de ti.
Elbette, birisi yemeği ikram edince dua okurum.
Claro que direi uma oração de graças se alguém puser comida na mesa.
Sonra okurum.
Lê-la-ei mais tarde.
Yürüyüşten vazgeçersen sana bir masal daha okurum.
Olha, se pararmos um bocado, conto-te um conto de fadas novo.
Kösenizi sürekli okurum.
Leio todos os dias a sua coluna.
- Hasta olduğunda sana çorba yaparım ve senin için kitap okurum.
- Então se ficares doente, faço-te sopa e leio para ti.
Nick, bir şey olduysa gazetelerde okurum.
Nick, se se tiver passado algo, lê-lo-ei nos jornais.
Hayır, ben okurum, Pete.
Não, já estou melhor, Pete.
Hep okurum. Eskiden ağlatırdı beni.
Relia-o sempre, ele fazia-me chorar.
Her hafta George Jean Nathan'ı okurum.
Leio todas as semanas George J. Nathan.
Dedikodu köşelerini hep okurum.
Eu leio sempre a coluna social.
Sonları önceden okurum.
Já sei o fim.
- Geri kalanını evde okurum.
- Leio o resto em casa.
Havaya uçururum, kırar dökerim masaya yumruğumu korum, dünyaya meydan okurum!
Diarreia verbal, destruir, roer, bater com o punho e amaldiçoar os céus!
McLeod, benden bir şey saklıyorsan, canına okurum.
McLeod, se me estás a esconder algo, porei a tua cabeça numa bandeja.
Eğer seni tekrar burada görürsem canına okurum.
Se o voltar a ver por cá, vai ter de se haver comigo.
Yüzünden okurum o buffalo kafatasından sonra ne oldu?
E não minta para mim Sargento! Eu posso ler na sua cara como li naquela cabeça de búfalo.
Öyle yaparsan asıl ben canına okurum.
Se fizer isso, vai se ver comigo.
Kafamı kızdıran olursa canına okurum.
Mete-se comigo e dou cabo de si.
- Ben okurum baba.
- Eu leio, pai.
Onun dudaklarını okurum. Değil mi tatlım?
Leio os seus lábios, não é, querida?
Sana muhteşem, güzel mısralar okurum.
Eu o regalarei com um verso magnífico, eloquente.
"Kasaba tellalının mısraları memnuniyetle okuduğu gibi okurum"
"de bom grado prefiro ter o pregoeiro público a declamar o meu texto."
Sürekli gazete okurum.
Estou sempre a ler jornais.
- Yemek saatinde okurum.
- Lerei durante o almoço.
Gelecek sefer, onları bir caz eşliğinde okurum.
Da próxima vez, vou lê-los, com acompanhamento de jazz.
Ben mi okurum?
Eu leio isso?
Ben de bu arada kitap okurum.
Não me atrasarei na minha leitura.
Evet, hala çok okurum.
Ainda leio muito.
Ben kitap okurum.
Eu leio livros.
Nefis mektuplar yazar. Sana onları okurum.
Hás-de ver que cartas bonitas me escreve.
Şimdi çabuk gidip yemeği hazırla, yoksa sana beş yıl boyu lanet okurum.
Prepare o almoço ou rezarei para que permaneça solteira durante mais cinco anos.
Ben okurum.
Eu posso.
Geçmişi, bugünü, geleceği okurum.
Vejo o passado, o presente e o futuro.
Kitap okurum.
Tenho um livro para ler.
- Hayır. ben sadece Times okurum.
- Só leio o Times.
Şeytana uyarlar korkusuyla onlara kutsal kitaptan şu ayeti okurum..
Então, para salvá-los do diabo cito-lhes um texto das Escrituras Sagradas.
- İstersen sana okurum.
- Recitar-me-ei para si quando quiser.
- Dilekçenizi okurum.
- Vou ler. - É um caso estranho.
- Ben kendim okurum.
- Vou ler.
Sana meydan okurum.
Vou questionar as suas acçőes.
- Evet, efendim. Okurum.
Sim, senhor, eu leio livros.
Dinle, ben yıldızları okurum.
Ouça, eu leio o horóscopo.
Bay Greenfield'la işim bitince okurum.
Quando acabar com o Sr. Greenfield.
Yemekten sonra köpeği gezdiririm, okurum ya da iyi bir belgesel varsa televizyon izlerim.
A seguir ao jantar, passeio o cão, ou leio, vejo TV, se houver um bom documentário.
Elleri okurum ben.
Para quê? Sou uma entendida em mãos.
Kötü haber istersem, Nuh ve sel hikayesini okurum.
Se eu quiser notícia ruim lerei sobre Noé e o dilúvio. Diga, Avram.
Hastalara kitap okurum.
Devo ver os doentes.
Size kendi dilimizden okurum.
Sua Bíblia é toda em alemão? Eu a leio para você, em inglês.
Shakespeare okurum.
Passarei nos exames.