Olmam Çeviri Portekizce
31,396 parallel translation
Demek istediğim şey şu, bundan ölen olmamış, değil mi?
O que estou a dizer é que ninguém morreu, pois não?
Stüdyoda muayene olmam gerekiyordu.
Daí eu ter de fazer um exame médico.
Gezegen yok olmamızı ister.
O planeta quer que desapareçamos.
Bu bir halkla ilişkiler sınavı ve halkın hassasiyeti hiç bu kadar düşük olmamıştı.
Este é um exercício de relações públicas, E o sentimento público é tão baixo como sempre foi.
Bana göre mekiğin trajedisi cesaretimizi kaybetmiş gibi olmamızdı.
Para mim, a tragédia do vaivém foi que pareceu que tínhamos perdido a coragem.
Ama sonunda temize çıkıp seninle birlikte olmamı sağlayacaksa hiçbir saniyesinden pişmanlık duymam.
Mas não me arrependo de nada se tiver sido por causa disto que deixei as drogas e voltei a estar contigo.
Daha önce ciddi bir ilişkin olmamış.
Nunca tiveste um relacionamento intenso antes.
Beş dakika içinde yardım için Michael'ın yanında olmam gerek. Mahalledeki kaosun nedenini arayacağız ki nedenin ben olduğum bariz ortada.
Daqui a 5 minutos, vou ajudar o Michael a investigar o que estragou o bairro, e, obviamente, fui eu.
Benim sana yardım etmeye söz vermiş olmam gibi.
Como eu prometi ajudar-te, e ainda estou a ajudar,
Şu an Falcon ve Hawkeye'yi arıyor olmam gerekiyor sinir bozucu çocuklara bebek bakıcılığı yapmak değil.
Preciso de procurar o Falcão e o Gavião... não estar a servir de ama a crianças irritantes. Ei!
Sanırım işini bitirmemiş olmam beni rahatsız ediyor.
Acho que sempre me chateou não termos acabado com eles.
Kang'in bizim bir örnek olmamızı istediğini söylediğini hatırlıyor musun?
Lembram-se que o Kang disse que queria que fôssemos um exemplo?
Klan'ın asla içinde haç yakılan bir töreni olmamıştı.
O Klan nunca teve o ritual de queimar a cruz.
Bizim yenilikler getiren bir parti olmamız bekleniyor.
Devíamos ser o partido da inovação.
Tarihimizde hiçbir zaman devletin kanun ve nizam anlayışının siyah toplumun özgürlüklerine, haklarına, seçeneklerine ve seçimlerine karşı işlemediği bir dönem olmamış.
Nunca houve uma época na nossa história em que o ramo da lei e ordem do estado não fosse usado contras as liberdades, opções e escolhas ao dispor da comunidade negra.
Benim içeri tıktığım bir herifle birlikte, ben olmam gerekirken o hapiste.
Ele está preso no meu lugar com um tipo que ajudei a condenar.
Bana deliler gibi aşık olması için yeteri kadar uzun sürdüğünden emin olmam gerek.
Faço com que dure o suficiente para ela apaixonar-se.
- Hayatımda hiçbir şeyden bu kadar emin olmamıştım.
Nunca tive tanta certeza de algo na minha vida.
- Benim avukatım olmamı istiyorsun.
- Queres que te aceite como cliente?
Çünkü Louis'in bir kiracıyı daha yollamayacağından emin olmam gerek.
- Porque estou a certificar-me que o Louis não estrague tudo com outro arrendatário hoje.
Seninle benim aramdaki fark ise, benim bunları kullanmaktan çekinmeyecek olmam.
A diferença entre tu e eu é que eu não gosto de os usar.
Senin sözüne güveniyorum kardeşim, elinden geleni ardına koyma çünkü sen Harvard mezunu bir avukat olabilirsin ama ben de Yale mezunu bir avukatım ve aramızdaki fark, benim gerçek paranın ticarette olduğunu biliyor olmam.
Acredito na tua palavra. Podes vir. Podes ser um advogado formado em Harvard, mas eu sou um advogado formado em Yale.
- Emin misin? Hayatımda hiçbir şeyden bu kadar emin olmamıştım.
- Nunca tive tanta certeza de nada.
- Harvey ne oldu? - Bir hafta önce avukatı olmam için bana geldi, ben de hayır dedim.
Veio ter comigo há uma semana para o representar e recusei.
- Hiç iyi olmamış.
- Não, não foi.
Bir sorun çıktı o yüzden ayrıca Gallo'nun avukatı olmam için sözleşme hazırlamanı istiyorum.
Houve um problema e por isso é que preciso que tu prepares uma carta de compromisso para eu ser advogado do Gallo.
Bir hafta önce avukatı olmam için bana geldi.
Pediu-me para o representar há uma semana.
Müvekkilinin kanunlar dahilinde çalıştığından emin olmam için her hakka sahibim.
Tenho o direito de averiguar se ele está a agir segundo a lei.
Harvery, yolda olmam gerekiyordu.
Harvey. Estava mesmo a sair.
Her neyse, Tara ile cuma günü randevumuz var ve sonunda bir bütün olmamızı umuyorum.
Temos um encontro na sexta. Quero que as nossas almas se unam.
Babasız büyümek eminim kolay olmamıştır.
De certeza que não te foi fácil crescer sem o teu pai. Não.
Bana sabırlı olmamı söyleme.
Não me digas para ter paciência.
Bu biraz komik gibi yeniden kendi evimize sahip olmamız, değil mi?
Até é engraçado... voltarmos a ter a casa para nós, não é?
Yarışma başlamadan orada olmamız lazım.
Tenho de ir antes de aparecer a concorrência.
Beynimizin % 10'luk kısmını kullanıyor olmamızın bir efsane olduğunu biliyorsun.
Sabes, é um mito que apenas utilizemos 10 % do nosso cérebro.
- Hayır, ben olmam gereken yerdeyim.
Não, estou exactamente onde devia.
Her şeyi paylaşıyor olmamız gerekiyordu!
Era suposto partilharmos tudo!
O zaman Mack ve Robbie'ye destek olmamız gerek.
- Ainda não. Então, vamos ajudar o Mack e o Robbie.
Patlama olmamış.
Sem qualquer explosão.
Son yolculukları... Son yolculukları için hazırlıklı olmamız gerek.
Há quatro agentes caídos que precisam de ser preparados para a sua... última viagem para casa.
Patlama olmamış.
Não houve nenhuma explosão.
Alevlerin içinden geçmenin faydası olmamıştır tabii. Dur biraz.
Atravessar o fogo, provavelmente, não ajudou.
Dr. Radcliffe beni sahte bir model olmam için programladı.
O Dr. Radcliffe programou-me para ser um engodo.
Dürüst olmamı ister misin?
Posso ser honesto contigo?
Biraz daha yüzsüz olmam gerekirse eğer, bana otobüs için birkaç dolar verebilir misin?
Estava a pensar se poderia ser tão direto para lhe pedir uns dólares para o bus.
Herkes bu gece oraya gidip, kanal patronun dizlerine çökerek tekrar Manny olmam için yalvarma mı bekliyor.
É suposto eu aparecer, descer de joelhos e mãos e mendigar para ser o homem outra vez.
Herkes kardeş olmamızı yadırgıyor.
Toda gente acha é estranho que sejamos irmãos.
Çocuklar için 11 olmam yeter, ama sana tam 12 puanlık olacağım.
Serei um 11 para os miúdos, mas levas um 12.
Ve seni bana karşı koz olarak kullanmak istediği için, bunu bir daha yapamayacağından emin olmam gerek.
E como te quer usar como vantagem sobre mim, quero ter a certeza de que não o irá conseguir.
Mary ile beraber olmam seni neden ilgilendiriyor?
Mas que te interessa que eu fique com a Mary?
Benim de mi odada olmamı istiyorsun?
Queres que esteja presente?