Omer Çeviri Portekizce
368 parallel translation
Saklayacak bir şeyi olsaydı... -... Omer'i anlatmak için niye gönüllü olsun?
Porque iria dar informações sobre o Omar se não tivesse nada a esconder?
Ömer.
Omar.
Ve dedi ki : "Ben, hem cennetim, hem de cehennem" Ömer Hayyam
LONDRES - 1886
Ömer Hayyam'ın dizelerini tartışmak için gelmedim. Elbette.
Não vim discutir os versos de Omar Khayyám.
Bu - Bu Ömer Hayyam'dan, efendim.
Isso é Omar Khayyam, senhor.
"Ömer Şerif" adlı 32 numaralı kostüm Chiefs savunmasından Billy Charlebois sunuyor, nereden geliyormuş, kartı okuyabilirsem, Moose Jaw, Saskatchewan.
O conjunto número 32, intitulado "Omar Sharif", apresentado pelo defesa dos Chiefs, o Billy Charlebois, proveniente de, se conseguir ler aqui o cartão, Moose Jaw, Saskatchewan.
Ömer'in orada buluşalım.
Espera-me na casa do Omar.
Ömer Hayyam bunu nasıl olmuş da bizzat benim için yazmış şaşıyorum.
Penso como Omar Khayyam me conhecia... para escrever estas palavras para mim pessoalmente.
Holt Sırları Ömer'in söylediğini anlatırken ayakların zemine basıyor muydu?
Tinhas os pés no chão quando o Holt disse que o Omar lhe dava segredos?
Adım Ömer Halife ve size ihtiyacım olduğunu söylemek için 1,000 mil yol kat ettim.
Chamo-me Omar Khalifa e andei 1.600 km para lhe dizer que preciso de si.
Jack Colton, Ömer Halife.
Jack Colton, Omar Khalifa.
- Ömer, lütfen.
- Omar, por favor.
Ömer, Nil'deki kabileleri bir araya getirmesi ve ülkesini kana bulayan didişmeye bir son vermesi için seçilmiş.
Omar foi escolhido para unir as tribos do Nilo e acabar com os conflitos que mancham de sangue a sua terra.
- Ömer incimizi çaldı. "Al-Jawhara."
- Omar roubou a nossa jóia. Al-Jawhara.
Ömer'in sarayına girebilirsiniz.
Pode entrar no palácio de Omar.
Ömer halkımın incisini çaldı.
Omar roubou a jóia do meu povo.
Ömer çok kötü bir adam.
Omar é muito mau.
Hayır, Ömer bir sürü insanı öldürmeden önce benimle gelip inciyi bulmama yardım etmelisiniz.
Não, tem de ajudar a encontrar a jóia antes de Omar matar muita gente.
İnci, Ömer'in elinde olduğu sürece hiçbir şey onu durduramaz.
Enquanto Omar tiver a Jóia, nada o faz parar.
Bu Ömer'in işi.
Isto é obra do Omar.
- Botumu Ömer havaya uçurdu, ha?
- Omar fez explodir o meu barco?
Ömer halkımızın kalbini çaldı.
Omar roubou o coração do nosso povo.
- Ömer bir hırsız.
- Omar é ladrão.
- Ömer çok kötü bir adam.
- Omar é homem muito mau.
Ömer İnci'yi çalmadan önce her şey iyiydi.
Antes de Omar roubar Jóia, tubo bom.
Oh, Ömer!
Oh, Omar!
Söyle Ömer'e, özel efekt sihirbazı geldi!
Digam ao Omar que chegou o perito em efeitos especiais!
- Ömer, inan bana.
Omar, ouça.
Ömer'i durdurmalıyım.
Tenho de deter Omar.
İki gece sonra kutsal şehir Kadir'de, Ömer kendini imparator ilan edecek.
Daqui a 2 noites na cidade sagrada de Kadir, Omar vai proclamar-se Imperador.
Sofilerin, Ömer'in şehrine girmeleri tehlikeli.
É perigoso para os Sufis entrarem na cidade de Omar.
Siz Ömer'in konuklarısınız.
Você é convidado de Omar.
Ömer'i durdurmalıyım.
Tenho de deter o Omar.
Ömer'i durdurabilecek tek kişi sensin.
É o único que pode deter Omar.
Ömer tarafından davet edildim.
Fui convidado por Omar.
Oh, Ömer'le apar topar gittiğinde de hep beni düşündüğünü tahmin ediyorum.
Oh, creio que pensavas em mim quando foste com o Omar?
Ahbabın Ömer!
O teu amigo Omar!
Ömer'e, bana yapmadığın ne yaptın ki?
Que fizeste a esse Omar que nunca fizeste a mim?
Hey, Ömer!
Omar!
- Yine Ömer, ha?
- Omar outra vez, hã?
Ömer'i durdurmak için hala vaktimiz var.
Ainda temos tempo para deter o Omar.
Ömer için yazılan her şey mezar kitabesi olacak.
O que resta escrever sobre Omar é o epitáfio.
İzin verirseniz Ömer Henry'yi bahçeye çıkarsın.
Talvez permitam que o Omar leve o Henry para o jardim.
- Ömer.
- Omar.
Genç Henry'ye oyun arkadaşı olarak Ömer'in de sizinle gelmesini ister misiniz?
Querem que o Omar viaje convosco para ser o parceiro de brincadeiras do Henry?
Ömer?
Omar?
Biliyor musun, Ömer, burası Mısır'a benziyor.
este lugar parece o Egipto.
Ömer'i.
No Omar.
Ya Ömer köle olmak istemiyorsa?
E se o Omar não quiser ser escravo?
Ömer, benim önümde eğilmene gerek yok.
não precisas de me fazer vénias.
Ömer. Koş, Hacı'yı bul.
vai buscar o Haji.