Ortaya çıkın Çeviri Portekizce
1,452 parallel translation
Ortaya çıkın.
Apareçam.
Saklanmayın, ortaya çıkın!
Apareçam, apareçam...
Ortaya çıkın.
Identifique-se.
"Ortaya çıkın, sizi küçük, yerel, robot çocukları, dünya küçük bir yer..." ... şarkısını kim söylüyorsa, şaka yapmıyormuş.
Acontece, que aquelas crianças robôs de várias etnias que cantavam "It's a Small World" não estavam a brincar.
Polis bazı görgü tanıklarının ortaya çıkıp bu korkunç cinayetin aydınlatılmasında yardımcı olacağını umut ediyor
A polícia espera encontrar testemunhas que possam ajudar a investigação deste horrível homicídio.
Melissa'nın küçük sırrını ortaya çıkardık galiba.
Acho que descobrimos o segredo da Melissa.
Onları aradığın zaman ortaya çıkıyorlar, değil mi?
Aparece logo um quando é preciso, não é?
Bazı kurnaz doktorlar, tuvalet oturağından herpes kapmanızın imkânsız olduğunu söyleyeceklerdir fakat hastalık ortaya çıktığında apış aranızla yüzünüzü aynı havluyla kurulamamanızı söylerler. Çelişkiyi görüyor musunuz?
Alguns médicos politicamente correctos dir-lhes-ão que é impossível apanhar herpes dum tampo de sanita, mas também lhes dirão para não usar a mesma toalha para limpar a zona púbica e a cara durante uma manifestação.
Çıkın ortaya!
Aparece.
Parkta bir gün yürümeye çıkarsın ve tekerlekli sandalyeli Ninja, bir Nazi... ve kap kaçaklı bir robot ortaya çıkıp seni öldürebilir.Sonra da dinozor cesedini yiyebilir.
Uma dia vamos passear pelo parque quando aparece um ninja paraplégico, um nazi e um robô com tachos e panelas para nos matarem, depois aparece um dinossauro para comer os restos do corpo.
Anne, birlikte takılmaya başladığınızda bunun olacağını biliyordum, bütün eski duyguların yeniden ortaya çıkıyor.
Sabia que isto ia acontecer quando começaram a andar juntos todos os vossos antigos sentimentos submergiram.
1930'lardaki Büyük Buhran'a kıyasla daha kötü bir krize davetiye çıkarırsa, şahsen ben şaşırmam, çünkü bu seferki spekülatif bir balondan çok, doğanın zoruyla ortaya çıkacaktır.
Eu não ficaria pessoalmente surpreendido, se não despoleta-se uma outra Grande Depressão comparável aquela dos anos trinta, se não pior porque esta, é imposta pela Natureza em vez de ser uma bolha especulativa.
"Koca uzun kuyruk aniden ortaya çıkar... " ve küçük kızların parmaklarını emer. "
O alfaiate gigante vem atrás das meninas que chucham no dedo.
Fakat, aynı trende giden ve olay sonunda merkeze giden tanık, Ichimura'nın, ortaya çıkmasıyla her şey daha çok aydınlanmıştır.
Fiquem sentados.
Çıkın ortaya!
Sai agora!
Çünkü, öyle düşünüyorum ki kadınlar aynı evde yaşadığı zaman Tanrı'nın espri anlayışı ortaya çıkıyor.
Por aquilo que eu sei quando muitas mulheres vivem na mesma casa, aí sei que Deus tem sentido de humor.
Sırrın ortaya çıktı, beslediğin Sarazen meğer kızmış.
Deixa lá, Robin dos Bosques, já sei o teu segredo. O teu sarraceno... é uma mulher!
Sonunda onu, polise gitmeye ikna etmişler. Ama bunu yaptığında annesi ortaya çıkıp, kızın yalan söylediğini söylemiş.
Aparentemente eles convenceram-na a ir até a polícia, mas quando ela foi, a mãe apareceu e disse que Amber estava a mentir.
Ortaya çıkarsa sadece işini değil, sağlık sigortasını da kaybeder.
Ela não perderá só o emprego por causa disto, Veronica.
Senekisu'nun ortaya çıkışını.
O despertar de Senekisu
Şu anda yaptıklarınız, düşüncelerinizin ortaya çıkışıdır, ve bunlar gelecek yaşantınızı da oluştururlar.
O que está a fazer é passar por uma variedade de experiências no dia-a-dia ; está a fornecer pensamentos que estão literalmente a formular as suas experiências futuras.
Ve suçluluk duygusu ortaya çıktığında, bununla nasıl başa çıkılacağını söyleyen bir yemin yoktur.
E não há juramento que diga como se lidar com isso.
Yangın anında merdiven ortaya çıkıyor.
A escada é ativada em caso de incêndio.
Lake Caddesi'ne bıraktığım arabama geri dönüyordum. Birdenbire polisler ortaya çıktı. Arabalarından fırlayıp beni bu kapının önünde sıkıştırdılar.
Estava a regressar ao meu carro até à Rua Lake, e estes policias apareceram do nada, saíram do carro e encostaram-me contra a porta, agressivamente, perguntaram-me pela minha identificação.
Çamların olduğu tepede esrarengiz bir sarmaşık ortaya çıktı.
Perto do rio de Long Pine, estão a crescer uns espinhos estranhos...
Bil bakalım, o en büyük 500 şirketten hangisi ilahi bir şekilde ortaya çıkıp, araziyi, son meteor yağmurunda dövüldükten sonra satın almış?
Imagina qual foi a empresa que graciosamente comprou a propriedade após ter apanhado com a última chuva de meteoritos.
Aynı zamanda, babasının karanlık yüzü ortaya çıkıyordu.
Enquanto o seu pai revela um lado mais negro.
Biliyor musun, üniversitenin ilk günü, ortaya çıkıverdim. Çıldırmış gibiydim. Odama çıktım ve oda arkadaşım sırtüstü, ayaklarını duvara dayamış, yatıyordu.
Sabes, no primeiro dia de Universidade, apareci, estava tão assustado, e fui para o meu quarto, e lá estava o meu companheiro de quarto, deitado na cama com os pés na parede.
Şimdi de sahte ödevin İnternet'e yerleştirildiği yerde çalıştığın ortaya çıkıyor.
- E tu trabalhas no Grand Neptune, de onde o trabalho falso foi publicado.
Kafalarınızı kıçınızdan çıkarıp kendi potansiyelinizi ortaya koymaya başlasanız iyi edersiniz.
Vocês têm de abrir os olhos e começar a jogar ao nível do vosso potencial.
Ve bazen, annemin yerine diğer kadın ortaya çıkıyor.
A situação ficou péssima. E de repente, às vezes...
Yapmaya çalıştığın şeye minnettarım ama artık ortaya çıktıysa, saklamanın anlamı yok.
Olha, eu aprecio o que estás a tentar fazer, mas se anda por aí, não vale a pena tentar esconder mais.
Yönetim Kurulu üyelerinden birinin Greek kulüplerini kapatma yönünde verdiği oy geçersiz sayılıyor çünkü Greek Kulüp binalarının bir kısmının ona ait olduğu ortaya çıktı.
Foi recentemente descoberto que um dos membros do nosso Conselho que votou para abolir o sistema grego em Hearst tem contrato de arrendamento com algumas casas gregas.
Tüm ay boyunca beni görmezlikten geliyor... sonra da ansızın ortaya çıkıp kapımın önünde beliriyorsun.
Apareces-me à porta de casa, do nada, depois de me teres ignorado o mês passado.
Bazen, hayaletler kızgın oldukları zaman kaybolmuş hissedebilirler içlerindeki kötülükleri ortaya çıkartırlar.
- Um fantasma zangado fica perdido. Conseguem usar o pior que têm no interior. Que mais quer de nós?
Vay, vay. Artık ortaya çıkma zamanın gelmişti.
Bem, bem, já era tempo de apareceres.
Hatırlamadığınız bir aileniz olduğunu, ve onları bulduktan sonra, sapık katiller olduklarının ortaya çıktığını düşünsenize?
Já imaginaste, não te lembras da tua família, e eles aparecem, E se eles são assassinos psicóticos?
Kızın öldüğü ortaya çıktıktan sonra oğlun, intihar notunda bunu itiraf etti.
Então apareceu morta e o seu filho confessou-o num bilhete de suicídio.
Ödev olarak soyağacı konusunu aldık, ve o da babasını ortaya çıkartmak istiyor.
Temos um trabalho de genealogia e ela quer saber mais sobre ele.
Bütün gün burada saklanmayı mı planlıyorsun, yoksa bir ara ortaya çıkıp işini yapacak mısın?
Tenciona esconder-se aqui o dia todo ou tenciona surgir a qualquer altura e fazer o seu trabalho?
Hem benim kararlılığıma şahitlik ediyor, hem de senin zihinsel kırılganlığını alenen ortaya çıkarıyor.
São ambos testemunhos do meu empenho e uma clara afirmação acerca da tua fragilidade mental.
Hollywood'ta gezinip, ve Vincent Chase'ın kıçında 3 yıldır kış uykusuna yattıktan sonra, Eric Murphy'nin saklambaç oynamak için ortaya çıktığını tavsiye ederim.
Dás umas voltas em Hollywood, a anunciar que depois de anos a hibernar no rabo do Vincent Chase, o Eric Murphy decidiu fazer alguma coisa.
Yani, ilerlersin ve cevaplarını alırsın Kesin çıkışlara ve Hayatındaki kesin sorulara, Ama yeni olanlar her zaman, ortaya çıkar, ve bence öyle
Segues em frente para obteres respostas para certos acontecimentos e para certas questões na tua vida, mas surgem sempre novas, e penso que é isso que tentamos fazer na série.
Gerçek Sawyer'ın, Locke'un babası olduğunu ortaya çıkarttık..
- Depois viemos a descobrir que o Sawyer original é na verdade o pai do Locke.
Devilicus'un karanlık yanını ortaya çıkarmaya çalışırken, çizgi roman evrenindeki en güçlü kötülerden biriyle yüz yüze geldi.
Quando tenta mostrar a maldade do Devilicus, fica frente a frente com um dos vilões mais poderosos no mundo da fantasia da banda desenhada.
Kadının teki biranda ortaya çıkıp Chuck'la bir ilişki yaşamaya başlıyor ve ikiniz de bu durumdan şüphelenmiyorsunuz.
Aparece alguém do meio do nada e começa a sair com o elemento. Não acham suspeito?
Hadi bakalım görüntüler. Çıkın ortaya.
Vá lá, Intersect.
Turtacının kalbini çalmak için bir anda ortaya çıkan sakin esmerin artık sakin kalmayabileceği gerçeğini kutluyordu.
Ela celebrou o facto da morena que surgiu do nada para roubar o coração do "Fazedor de tartes" poder não ser tão serena.
Aslında, maddeye bağlı ölümlere baktığınızda ortaya başka bir resim çıkıyor.
De fato, se olharmos as mortes causadas pelo uso de substâncias, surge um outro tipo de panorama.
Alkol yasağının gangsterlerin ve yeraltı dünyasının ortaya çıkıp bu maddeyi kontrol altına almasına sebep olduğunu görebiliyorlardı.
Elas viam que a proibição causava o surgimento de gangsteres e do submundo que controlava essas substâncias.
Bugün inanılıyor ki, ve bu ülkenin halkına bu yeni bilgiyi vermediği için medya beni her zamankinden daha fazla hayat kırıklığına uğrattı, bugün esrarnın ülkemizde kullanılan en tehlikeli uyuşturucu olduğunun ortaya çıktığına inanılıyor.
Se crê hoje, e estou decepcionado com a imprensa, que não se levou esta nova informação às pessoas deste país mais do que o devido. Se crê que a maconha poderia se converter na droga mais perigosa em uso em nosso país.