Ortağız Çeviri Portekizce
1,630 parallel translation
- Ortağız. Hepsi bu. - Biz ortağız.
Somos parceiros, é isso.
Ama biz ortağız.
Não posso pagar a dois advogados.
Biz ortağız.
Somos parceiros.
Biz ortağız, değil mi?
Somos parceiros, certo?
Sadece 6 haftadır ortağız, Anna.
Somos parceiros à 6 semanas.
Ama biz ortağız.
- Mas somos um sindicato.
Yo, yoo. Biz sadece yarışmada ortağız.
Não, somos parceiros num concurso.
Biz ortağız, değil mi?
Somos sócios, certo?
Ortağız sanmıştım.
Parceiros.
Aynı zamanda ortağız.
E somos também parceiros.
Görünüşe göre ortağız.
Parece que somos parceiros.
Yıllardır ortağız, Booth ve daha önce protokolleri bozmuştun bazen hayatımı tehlikeye atarak.
- Sim. Nestes três anos, vi-te quebrar o protocolo muitas vezes e pôr a minha vida em perigo.
Biz ortağız.
Nós somos parceiros.
Bu, fikir alışverişidir, biz ortağız.
Apoiamo-nos um ao outro. Somos parceiros, certo?
Olan şey, Bay Elder ve ben artık ortağız.
Bem, o Sr. Elder e eu tornámo-nos sócios.
Ortağınızım!
Sou seu parceiro! Sou seu amigo!
Jane, iş ortağı olduk, bunu kutlamalıyız.
Bem, Jane, agora que somos parceiros vamos dividir isso.
- Önemli değil, kendisi yeni ortağımız.
- Está tudo bem, é o teu novo sócio.
Gelin, ortağımı bulmalıyız.
Venham, encontrei o meu contacto.
Ortağım derken Tom Cowen ile neredeyse 30 senedir beraber çalışırız.
Algumas palavras sobre ele... O Tom Cowan é meu parceiro há quase 30 anos.
Bunu hırsızlık olarak görmüyorum, çünkü Chuck'la ben bir nevi hayat ortağıyız. Dolayısıyla mallarımız da ortaktır.
Não considero isto roubar, já que me considero e ao Chuck como amigos e portanto um bem comunitário.
Asil ortağımız şimdilik burada bulunmasa da, sıradan işleri konuşabiliriz,
Como o sócio principal está, de momento, ausente, vamos deter-nos em assuntos mais mundanos como...
Bu işte sen ve ben varız. Ve ben sessiz ortağım.
Esta operação somos nós dois, e eu sou o sócio na sombra.
- Ortağısınız..
O colega dela.
Yaklaşık 1.70 boyunda ve 54 kiloluk iki kadın, seni ve ortağını etkisiz hale getirip, aracınızı pusuya düşürdü ve tutuklumu kaçırdı.
Duas mulheres, de aproximadamente 1,70m, 54 kg, subjugaram-no a si e ao seu colega, emboscaram o seu veículo de segurança e raptaram o meu prisioneiro.
Ortağınız da bize katılacak, değil mi?
O seu sócio também vem, certo?
Ortağınızla birlikte, şirketinizin dağılma riski de öldü. Ve suç ortağınızı susturdunuz.
Manda a Debbie fazer o falso telefonema para o 112, o seu sócio morre, tal como a ameaça de dissolver a sua companhia, e silencia o seu cúmplice.
Eski ortağım, dejenere bir adam olarak ucuz bir fahişeye tüm paramızı çaldırdı.
- O tarado do meu parceiro, arranjou-nos umas galdérias chungas que nos limparam a carteira.
Anladığımız kadarıyla suikastçının otoparkta bekleyen bir suç ortağı yokmuş ama yine de iki güvenlikçiyi öldürüp kaçmayı başarmış.
O atirador não tinha cúmplice na garagem... mas ele matou dois guardas e conseguiu fugir.
Nami Matsushima'nın suç ortağı olmadığınızı kanıtlamak için size yalan detektörü uygulamak istiyoruz.
Gostaríamos que fizesses o teste no detector de mentiras... Para provar que não és cúmplice de Nami Matsushima.
Nami Matsushima'nın suç ortağı olmadığınızı kanıtlamak için size yalan detektörü uygulamak istiyoruz.
Gostava que tu fizesses o teste no detector de mentiras para provares que não és cúmplice de Nami Matsushima.
Ajan Shlatter, sanırım ortağınız arıyor.
Agente Shlatter. Acho que é o teu parceiro.
Ortağım Byron Hill ve ben bu gece bizi buraya davet ettiğiniz için minnettarız.
O meu sócio Byran Hill e eu Agradecemos ter-nos convidado aqui esta noite.
Ben senin ortağınım ve yalnız gitmene müsaade etmeyeceğim.
Bom, sou tua parceira, e não te vou deixar ir sozinho.
Weepy'nin ortağı mısınız?
É a colega do chorão?
Ortağınıza suçlamada bulunmamızı mı istiyorsunuz?
Quer que eu apresente queixa contra o seu colega?
Ve siz de ortağısınız.
E você é a parceira dele.
Eski ortağımın. Açtığımız gün asmıştı.
O meu ex-parceiro colocou-a no dia em que abrimos.
Kocam ve ben iş ortağıyız.
O meu marido e eu pomos a correr.
Hiçbir DNA, bana yanlış adamı yakaladığımızı söyleyemez. Ortağınıza L.A. Bankası çatışmasını sorun.
Não consigo imaginar não te ver todos os dias, e estarmos juntas nisto.
Ortağınıza sormalısınız, tüm o paraya ne oldu?
Não me quero despedir porque não quero que vás.
Sanırım yeni ortağınız varken böyle yapmanız normal.
Ah mas agora pode fazer isso, dado que tem um novo sócio.
Eski ortağımın, yüksek rütbeli olması beni rahatsız ediyor mu?
Se me preocupa que o meu ex-parceiro é agora meu superior?
Evet. Bu, Connie Adams. Annemin briç ortağının kızı, Connie.
- Sim, essa é a Connie Adams, filha da colega de bridge da minha mãe.
Davis polisi, bu olayda ortağımız.
A polícia de Davis são nossos parceiros.
Kocanızın ortağı, Dedektif Preciado olayda şüpheli durumunda.
O parceiro do seu marido, detective Preciado, tem algum interesse neste caso.
Ortağınız kira kontratını çoktan imzaladı bile.
O seu sócio já assinou o contrato.
Ortağınızı bulduk.
Encontramos o seu parceiro.
O kız ve babasını kendi ortağından daha çok önemsedin. Ortak?
Preocupaste-te mais com a criança e com o pai... do que com o teu parceiro!
Demek iş ortağınızı.
Um parceiro de negócios.
Ortağımla birlikte, bu davaya aylarımızı verdik.
A minha colega e eu dedicámos muitos meses a este caso.