English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ P ] / Parkour

Parkour Çeviri Portekizce

64 parallel translation
Birlikte parkur yapardık.
Nós fazemos parkour juntos.
Belki parkur fransızcada iz bırakmadan gitmek anlamındadır.
Talvez parkour seja francês e signifique sem deixar rasto.
Parkour diye bir spordan haberin yok, değil mi?
Não ouviu falar de parkour, ouviu?
Parkur!
Parkour!
- Parkur!
- Parkour!
Bu parkur.
Isto é o Parkour.
Yani A noktası delilik B noktası da hastane olduğu sürece teknik olarak parkur yapıyorlar.
Então, tecnicamente eles estão a fazer Parkour Desde que o ponto "A" seja o delírio e o ponto "B" seja o hospital.
- Parkur!
- Sim! Parkour!
- Parkur! - Ah!
- Parkour!
- En zor parkur! - En zor parkur!
- Hardcore Parkour!
En zor parkur!
- Hardcore Parkour!
Parkur.
Parkour.
- Onun adı Parkour.
Chama-se Parkour.
- Parkour.
- Parkour.
Parkour yapıyorlardı.
Perseguidores de Parkour...
Buna parkour denir
Chama-se parkour.
Obua çalmayı da severim Ve parkour da yaparım
Também toco oboé e pratico parkour.
Yine parkour hareketleri yapacak mı?
Vai fazer a cena do parkour?
Hiphop'a serbest stili getiren ilk takım olacağız.
Seremos a primeira equipa a trazer o freerunning ( estilo parkour ) para o hip-hop.
Hiphop'tan fazla anlamam ama koşu parkurunu iyi bilirim.
Não sei muito de hip-hop, mas sei parkour.
- Yarın biraz koşturacağız.
- A minha opinião é arrasá-los com o parkour.
Platin Parkour Ayakkabısı.
Platinum Kick Parkours. Valem 2 mil dólares.
Parkour!
Parkour.
Parkour!
Parkour!
Sly ile Adrian "Parkour" ekibimizin liderleri.
O Sly Adrian é o nosso lider do parque UR.
Olamaz, parkurculardan bu.
Oh, não, é um daqueles tipos que faz parkour e free running.
- Hem de ne manyak.
- Fizeste parkour?
Parkur!
Parkour.
Olamaz, parkurculardan bu.
Não, ele é um daqueles tipos aos saltos do parkour.
- Ben de. Evet, söylediğin gibi, Parkur sporu yapıyoruz. - Yarışmıyoruz.
Então, como ela disse, fazemos parkour, não competimos.
Zack yeni bir parkur hareketi öğrenmişti ve kayda almamı istedi.
Zack aprendeu um movimento de parkour e pediu-me para filmar.
Toplum merkezinde parkur dersi almıştım.
Fiz um curso de parkour no centro comunitário.
Parkur sporunu bilmiyorum...
Não sei fazer parkour, por isso...
Yaşasın!
Tinha que lhe ter oferecido aquelas aulas de parkour no aniversário dela. Raios!
Söylemiştim çocuklar, Zombi Parkur Sporu milyon dolarlık bir fikir.
- Eu disse-vos. Parkour de zombies é uma ideia milionária.
Parkour yapmayı nasıl öğrendin?
Como aprendeste a fazer parkour?
Dylan senin parkour'da yeni olduğunu söyledi.
O Dylan disse que começaste agora a fazer parkour.
Parkour'un en güzel şeyi de bu arkadaşım.
É essa a beleza do parkour, meu amigo.
Bütün bunlar parkour, serbest koşu, iz sürme, adına ne dersen de, bu akılda biten bir şey.
O parkour, freerunning, tracing, o que queiras chamar-lhe, é apenas um estado de espírito.
- Hayır. - Parkour yapmayı nerede öğrendin?
Onde aprendeste a fazer parkour?
Nikki ve ben parkour'u keşfettiğimizde sokaklarda yaşıyorduk.
A Nikki e eu vivíamos na rua quando descobrimos o "parkour".
Peki Kaçış parkurunda?
Mas o que aconteceu ao parkour evasivo?
Kaçış parkuru.
- Parkour evasivo!
Kaçış parkurun iyi durumda.
Bom parkour evasivo.
Kaçış parkuru!
Parkour evasivo!
Parkur?
- Parkour?
Parkur çevresinden oldukça uzakta.
É muito afastado do circuito de parkour.
Parkur yeteneklerini burada iyi kullanmış.
Deu bem uso à sua técnica de parkour.
Parkour.
- Parkour.
Silahlar, mermiler, o aksiyon?
Às armas, às balas e ao parkour?
Parkur sporu yok.
- Não há parkour.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]