English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ P ] / Parra

Parra Çeviri Portekizce

52 parallel translation
İncir yaprağının nesi ilginç?
Uma parra não é nada interessante!
Rico Parra adlı bir Kübalı var.
Há um cubano chamado Rico Parra.
Ama Rico Parra'da bu ticari anlaşma var.
Mas Rico Parra tem o pacto comercial.
Bu belgelere Rico Parra dışında kimin erişimi var?
Quem mais poderia mexer nestes papéis, além de Rico Parra?
Luis Uribe, Rico Parra'nın sekreteri.
Luis Uribe, secretário de Rico Parra.
- Rico Parra'yla konuşamam.
- Não posso falar com ele.
Rico Parra'nın Luis Uribe adlı bir sekreteri var.
Rico Parra tem um secretário chamado Luis Uribe.
- Senyor Parra'nın sekreteriyle randevum var.
Tenho uma entrevista com o secretário do Sr. Parra.
Eğer Parra'yı röportaj bahanesiyle masasından birkaç dakika uzaklaştırabilirsem çantayı alıp buraya getirebilir misin?
Se tirar o Parra da secretária por uns minutos para uma entrevista e você traz a pasta para aqui. pode tirar a pasta e trazê-la aqui?
Aptallar! - Defolun!
- Sr. Parra!
- Senyor Parra. - Birkaç dakikanızı alabilir miyim?
Concede-me alguns minutos?
Teşekkürler Senyor Parra.
Obrigado, Sr. Parra.
Teşekkür ederim, Senyor Parra.
Obrigado, Sr. Parra.
Rico Parra hâlen sadık dostun ve koruyucun mu?
Então, Rico Parra ainda é o teu fiel companheiro e protector.
Bunu bir arkadaşımdan duydum. Rico Parra'dan.
Sei-o pelo teu amigo, Rico Parra.
- Tomas, Senyor Parra'ya kahve getirsin.
Peça ao Tomás para trazer café para o Señor Parra.
Senyor Parra mı?
O Señor Parra? Já saiu.
Sırf görüntü ama güç yok.
- Muita parra e pouca uva.
- Tabii. - Fişinizi gösterin.
- Podes mostrar-nos a folha de parra?
Bu, son saklanma yeri. Son incir yaprağı.
O derradeiro esconderijo e a última parra.
Gerçek incir liflerinden yapılmış.
A minha parra era mesmo uma parra.
Ne, lif mi?
O quê? A parra?
Büyük kollar istiyorsun. Büyük adamları tavlamak için,
Querres terr uns brraços forrtes parra conquistarres homens forrtes e atrraí-los
Önemli bir şeyleri takip etmek için gittim... pençeyle ilişkili olarak.
Disfarcei-me para seguir uma pista valiosa... sobre o garadeiro do Parra...
Üzüm kremi soslu, fıstıklı kek.
Bolo de pistache com creme de parra ao molho.
Oh, üzüm kremasını çok severim.
Oh, creme de parra é o meu favorito.
- Şekiller, ancak konuşuyorsunuz hiç hareket yok.
- Já calculava. - Muita parra e pouca uva. - Estou muito desiludido.
Seth Parra, Bay Ayna
Seth Parra, do Bay Mirror.
Pekala, ne yapmamız gereken sırtımızı Seth Parra kurtulmak için deneyin.
Então, o que temos de fazer é livrarmo-nos do Seth Parra.
Norm, vurmaya devam ediyor.
E mais um. A mão do Norm não parra de bater.
Ekmeğim nerede? Lourdes Machado Parra...
Lourdes Machado Parra...
Neler oluyor?
Mas que parra...?
Bu da ne?
Mas que parra...?
Seninki sadece kuru kuruya yazmak.
Muita parra e pouca uva.
Kuru kuruya yazıyorum.
Muita parra e pouca uva.
Ama eğer ki o fabrikadaki insanlar bana bir gülerse, Yemin ederim ki...
Mas se dás alguma razão aos tipos da fábrica parra se rirem de mim, Eu joro que...
O adamdan sadece laf çıkar, iş değil.
Esse homem é muita parra e pouca uva.
"Altinci Ordu Stalingrad'tan çekilirse, Wehrmacht gelecekte de oraya hiç bir zaman dönemez" diye ilan ederek Dogu Prusya'daki karargâhina kosturur.
Corre parra o seu quartel geral na Prússia Oriental e declara : "Se o 6º Exército se retirar de Estalinegrado, a Wehrmacht nunca irá ser capaz de voltar."
Dediklerin hep lafta kalıyor!
Muita parra e pouca uva!
Büyük konuşup dediğini yapamayan.
Muita parra e pouca uva.
Sadece önünde incir yaprağı gibi bir şey olmasında bahsediyorum.
Falo de uma coisa como uma folha de parra.
Tahminimce, bu adamları tanıyorsam bu Macintosh süslü ama sıfır kullanışlı bir alettir.
A meu ver, se bem conheço o pessoal da Macintosh, aquilo é muita parra e pouca uva. Quem quer um brinquedo, compra um destes.
- "Sex Tangosu." - Erkek adı olan ama aslında kız olan arkadaşın Sam için mi?
- Isso é parra a Sam, o teu amigo que e uma rapariga, mas que tem nome de rapaz?
Ama iş beyne gelince sığ bir kuyuya yüksekten dalış yapmış biri gibi.
Mas no que toca à massa cinzenta... É muita parra, mas pouca uva.
- Laf çok ama satış yok.
- Exato. - Muita parra, pouca uva.
Adım Brenda Parra.
O meu nome é Brenda Parra.
Kocamın adı Chino Parra'ydı.
O nome do meu marido é Chino Parra.
- Brenda Parra.
Brenda Parra.
- İncir yaprağı.
- Uma parra.
Rico Parra şu anda...
- Ora bem, Rico Parra está em...
- Senyor Parra.
- Señor Parra.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]