Pickup Çeviri Portekizce
157 parallel translation
- Onu da denedim. Evet ama o lanet olası kamyonetin parasını ödedikten sonra işi bıraktın öyle değil mi?
Despedes-te logo que acabares de pagar a pickup.
# Kamyonetinle kendini yola vurmanın sebebi bunlar #
"Foi por isso que atiraste com a tua Pickup"
Bu da doğru, kamyonet dışında.
É verdade, excepto a parte da pickup.
Congress caddesindeki klüpteyim.
Trabalho no Pickup, no Congresso.
Biliyorsun, sen, ben herhangi bir kimse, buradan çıkıp kamyonet kullanan bir sarhoş tarafından öldürülebilir.
Sabes... Tu, eu... qualquer um pode sair daqui e ser atropelado por um bêbado numa pickup.
Pickup ve Metz.
Análises e Metz.
Bir kamyonetin arkasında.
Na traseira de uma pickup.
Çabuk, üveybabamım pickupına.
Rápido! Pra pickup do meu padrasto!
Ve bu da senin oradaki kamyona ne yapacağının cevabı oluyor. Tamir et onu.
E é isso que vais fazer com aquela velha pickup ali - concertá-la.
Dün gece İncil okumasından eve giderken, iki iri yarı suratları boyalı adam onu kamyonete sokup dövmüşler.
Ele estava a caminho de casa depois do estudo da Bíblia ontem à noite... e 2 tipos fortes com as caras pintadas chegaram numa pickup e saltaram-lhe em cima.
Biri kamyonumun plaka numarasini arastiracak.
Alguém irá referir o número que está na chapa de inspecção da minha pickup.
- Bu onun pikabi mi?
É esta a pickup dele?
Ben bu kamyonu biliyorum.
Eu conheço esta pickup.
- Ekip1, güney yönüne doğru giden kırmızı bir Ford pick-up'a yaklaşıyorum.
Terreno Um, sigam uma pickup Ford vermelha a dirigir-se para sul fora da rede.
- Bekle, arkamızdakiler, kamyondaki herifler.
Espera. Eles estavam atrás de nós, os gajos da pickup.
Neden kendini ve bu laflarını alıp Empire State tırmanmıyor ve o yaşlı maymun göğsünü yumruklayarak aşağıya atlamıyorsun?
Porque não agarras na tua pickup de 1980, e vais... trepar até ao topo do Empire State Building, bates no peito como um velho gorila e depois saltas? Com licença! Não, espere, espere!
Hemşire otoparktan hızla çıkan kırmızı bir kamyonet görmüş.
A enfermeira viu uma pickup vermelha sair à pressa do parque.
Tamirciydi mavi eski bir pikap kullanıyordu.
Ele era mecânico, ele conduzia, uma pickup azul, um bocado velha.
Mavi bir kamyonetteki birkaç duyarlı beyefendinin kiraladıkları ofisteki telesekreterde olay noktalanır.
Termina com um atendedor de chamadas num escritório arrendado, um par de cavalheiros sensíveis numa pickup azul.
Key Biscayne yolundan canlı yayındayız, en az on polis aracı, çalıntı bir kamyonetin peşindeler.
Em directo de Key Biscayne... onde, pelo menos, carros da polícia perseguem uma pickup vermelha roubada.
Bu kamyonetin bozulmadan önceydi.
Isso foi antes da transmissão da pickup se ter partido.
Ayrıca arabasının onu buraya getirebileceğini sanmıyorum.
E, de qualquer forma, não acho que a pickup dele conseguisse chegar até cá.
Ne güzel oldu da sizlere rastladık. Yoksa o kamyonetin başında çürüyecektik.
Foi bom você e a Lureen terem aparecido quando apareceram, ou então, ainda estaríamos presos deste lado da estrada, naquela maldita pickup.
Kamyoneti tamir edebilmesinin asırlar süreceğini söyledim ona.
Eu disse-lhe que era preciso mais que pastilha elástica e arame para arranjar aquela pickup.
- Kamyonetine değil adamım.
- Não é a tua pickup, palhaço.
Pikap ya da kamyonet olabilir mi?
Não era uma pickup nem um Miata?
Ekipleriniz için gizli araçlarımız var ve bütün departman da orada.
Nós temos um carro disfarçado para cada membro da sua equipa e o departamento está todo lá também. Lembre-se, um camião. Uma pickup de trabalho.
Oh, kamyonet.
- Uma pickup.
- Onun için McCarran'da bir pickup ayarlayacaktık.
- Temos de lhe arranjar uma ida segura para o McCarran.
"Bir pikap bulmalısın" 90 model, üzerinde çekme aygıtı olan bir Dodge Ram "arazi tekerlekli, koruyucu demirleri ve üstünde ışıkları olan".
"Preciso que arranjes uma pickup de caixa aberta... dos últimos modelos dos anos 90, com kit de elevação Dodge Ram... pneus off-road, barra traseira e barra frontal, luzes no tejadilho."
Anlaşılan en çok hasar senin aracında.
Desculpa. Parece que a sua pickup ficou pior.
47 model kırmızı bir Ford kamyonet. Dört vitesli.
Uma pickup Ford 1947 vermelha de quatro no chão e o Bubba a detonar.
Ruslarla olan adamın kullandığı kamyonette Hobalt İnşaat yazıyor.
O tipo que está com os russos anda com uma pickup que diz "Hobalt Construction".
Gümüş pikap sürüyorlar ve Krysta Kapowski ile buluşmaya gidiyorlar.
Estão numa pickup prateada, vão encontrar-se com a Krysta Kapowski, também conhecida por Krysta Now.
- Kamyonetteki adamlardan biri yanımdan geçti.
- Um dos tipos da pickup passou por mim.
Denali mi, kamyonet mi?
O Denali ou a pickup?
Kamyonet.
A pickup.
Kamyonet kimin?
Quem é o dono da pickup?
- Sarı kamyonet!
- A pickup amarela!
Onun kamyoneti kayıp.
A pickup dela desapareceu.
ama Bronco'yu bir an evvel satman gerekiyor.
Quero que vendas a pickup assim que puderes.
Alo? Alo? Satılık Bronco'nun sahibi bayan siz misiniz?
- É você que está a vender a pickup?
Bombayı feribota sokmak için yeterince büyük bir kamyoneti vardı.
Agora ele tem uma pickup grande o suficiente para levar a bomba para ao ferry.
İş arkadaşlarının dediğine göre dün gece 1.30 sularında 20'li yaşlarda bir adamın kamyonetine binmiş.
Já entrevistei os seus colegas, e eles dizem que ele entrou numa carrinha pickup com um homem na casa dos 20s por volta da 01 : 30h na noite passada.
Şimdi bana kamyonetinin anahtarını ver ki bu insanları buradan uzaklaştıracağım.
Por isso vais dar-me as chaves da tua pickup para que eu os tire daqui.
Ben kamyoneti alıyorum, buradan olabildiğince uzaklaşacağım.
Vou levar a pickup, e vou levá-la até onde ela me levar.
Onları kamyonete götür.
Mete-os na pickup.
TBu pickup. Su Gibi Yakıt İçer.
Aquela pick-up era uma bebedolas.
Peter... bu pikap kamyonetle ne halt yiyorsun?
Peter... que diabos estás a fazer com uma pickup?
- Mavi Ford kamyonet.
Carrinha pickup azul da Ford.
Kamyonet.
- Uma pickup.