Pinky Çeviri Portekizce
283 parallel translation
Hey, Pinky,
Eh, Pinky!
Pinky, acele et!
Pinky, depressa!
Pinky, ne yapıyorsun burada?
Pinky, o que estás aqui a fazer?
Haydi, Pinky!
Corre, Pinky!
Mükemmel Pinky, bir touchdown yaptın.
Fantástico, Pinky, marcaste um touchdown!
Çok iyi yaptın, Pinky!
Bom passe, Pinky!
Chicolini ve Pinky buradalar.
O Chicolini e o Pinky estão aqui.
Haydi, gel Pinky.
Ok. Anda, Pinky.
Gel buraya, Pinky.
Ei, Pinky, anda cá!
Tamam Pinky.
Não é assim? Pinky.
- Lütfen bana Pinky deme.
Peço-te que não me chames Pinky!
Bu firarı kim planladı?
- Um momento. Pinky. Quem organizou esta fuga?
Sekizinci koğuştan Pinky Miller oraya girmeye çalıştı ama onu bacağından vurdular.
O Pinky Miller da Caserna Oito tentou entrar lá e levou um tiro na perna.
Bunlar Pinkumlar, onu kısaca Pinky diye çağırıyoruz.
Este é o Pinkum, chamamos-lhe Pinky para abreviar.
Pinky, her sabah akordunu yapmam gerektiğini biliyorsun yoksa iyice bozulur.
Pinky, sabes que tenho de o afinar todas as manhãs. Pode desafinar de vez.
Seni kalmaktan caydıran Pinky değil mi?
Foi o Pinky que o convenceu a partir?
Ee Pinky, hala Jube'ün bir koyun çobanı olduğunu mu düşünüyorsun?
Pinky, ainda achas que o Jube é um pastor?
Ve unutma... ev soğuduğunda tek yapman gereken, Pinky'yi çağırmak.
E lembra-te... que, quando a casa fica fria, só tens de chamar o Pinky.
Senin sorunun ne biliyor musun Pinky?
Pinky, sabes qual é o teu problema?
Pinky?
O Pinky?
Ama Pinky kimseyi sevmez.
Mas ele não gosta de ninguém.
Seni Pinky'den başka durdurabilecek bir şey var mı?
Há algo para além do Pinky que te detenha?
Çünkü ona güveniyorum, Pinky.
Porque confio nele, Pinky.
Hey, Pinky, dağ aslanlarına dikkat et.
Pinky, cuidado com os leões da montanha.
Pinky'yi gördün mü?
Viste o Pinky?
- Bu adam da kim, Pinky?
- Quem é este tipo, Pinky?
Biraz önce Pinky'ye rastladık.
Passei pelo Pinky no caminho.
Sanırım Pinky Rawhider'larla olanları sana anlattı.
Suponho que o Pinky já lhe falou naqueles vagabundos?
Pinky bile öğreniyor.
Até o Pinky parece estar a aprender.
Pinky, benim yepyeni Sears-Roebuck flütümü parçala da... senin gözlerini şişten geçireyim.
Partes-me o meu violino novo da Sears-Roebuck, Pinky, vou arrancar-te os olhos com as cordas.
Kes şunu Pinky.
Pára com isso, Pinky.
Jube buraya geldiği günden beri, Pinky onu sevmedi.
O Pinky não gosta do Jube desde o dia em que ele chegou.
Çiftliğe gideceğim, gerçeği öğrenmek... ve geri gelip seni parçalamak için Pinky.
Vou voltar para o rancho, em busca da verdade... e de uma razão para voltar e te fazer em pedaços, Pinky.
Haydi aç kapıyı, ben Pinky.
Vá, abre, é o Pinky.
Pinky ve Bar-Eight tayfası, 40 ya da 50 kişiler.
O Pinky e o pessoal do Bar-Eight, 40 ou 50 homens.
Ama Pinky dedi ki...
Mas o Pinky diz...
Jube seni bekliyor Pinky.
O Jube está à tua espera, Pinky.
- Ben yalan söylemem Pinky.
- Não minto, Pinky.
Pinky'ydi. Beni dövdü.
Foi o Pinky, bateu-me.
Sorun nedir Pinky?
Que se passa, Pinky?
Pinky'ydi. Jube değil.
Foi o Pinky, não o Jube.
Shep'in karısını isteyen Pinky'ydi.
O Pinky é que queria a mulher do Shep.
Benim adım Mort Snythe. Bana Pinky derler.
O meu nome é Mort Snythe.
Bale, bizim Pinky'nin ne düşündüğünü söyleyeyim.
Vou dizer-te o que o velho Pinky pensa. O que é?
Bizim emektar Pinky nerede? Bay Benedict Filando süitine gidecek.
Suite Filando para o Sr. Benedict, por favor.
Benden sana, sevgilerle.
De mim para ti, Pinky Lee.
Bekle beni, Pinky. Seni iğrenç pislik!
Espera por mim, Pinky, não sejas egoísta.
Bu sence tehlikeli olmaz mı, Pinky?
Não achas que pode ser perigoso, Pinky?
- Bunları konuştur.
- Adiante Pinky, o terceiro grau.
- Ya Pinky?
- Então e o Pinky?
- Çocuklar nerede?
Onde está o Pinky?