Pm Çeviri Portekizce
611 parallel translation
Bırakın beni. Subaylar onu bulmadan ayıltın onu şu meretten.
Faça ele ficar sóbrio antes que a PM o veja.
Ama yine de inzibat beni endişelendiriyor.
Mas continuo preocupada com a PM.
Bu üç taç, yıllardır kayıpmış. Ben diyorum ki, majesteleri, uzun bir sefer ayarlayabilirsek onları bulmamız mümkün olabilir.
As três coroas estão perdidas há muitos anos mas acho, senhor, que se organizássemos uma boa expedição seria bem possível encontrá-las.
Karşılaştığınız inzibatta bir terslik var mıydı?
A PM com quem se cruzaram parecia em ordem?
Mühendis değillerdiler, inzibattılar.
Não eram engenheiros, eram da PM.
Amerikan inzibat kılığında Almanlar Our Nehri'ni kontrol ediyor.
Alemães com fardas da PM americana ocuparam a ponte do rio Our.
Tekrar ediyorum. Amerikan inzibat kılığında Almanlar Our Nehri'ni kontrol ediyor.
Alemães, com fardas da PM americana ocuparam a ponte do rio Our.
Dikkat edin, onlar Alman!
Cuidado, os da PM são alemães!
Muhafızların barakasına.
Todos para a caserna da PM.
2466 pm'de haritasız bir güneş sistemi.
Sistema solar não cartografado a 2466 PM.
007 bulununca Başbakan şahsen bilmek istiyor.
O PM quer ser pessoalmente informado quando encontrarmos o 007.
Gördüğüm ve yaptığım şeyler hiçbir şey değiştirmediyse, hiçbir şey daha küçük, daha büyük, daha yaşlı veya daha akıllı değilse, son dört gün bir kayıpmış.
Se todas as coisas que eu vira e fizera não tinham mudado nada, se nada estava mais pequeno nem maior, mais velho ou mais sábio, então, os últimos quatro dias tinham sido um desperdício.
Beyler vekilimiz bu sabah başbakanı gördü ve başbakan PIB'den daha çok LSD istiyor yarın sabah ya da öğlene dek.
Cavalheiros, o nosso MP falou com o PM esta manhã, e o PM quer mais LSD do PIB amanhã de manhã, ou à tarde, quando muito.
Başbakanın PPS'ine sabah olmayabilir dedim o yüzden yarın öğlen başbakan için makbul.
Eu disse ao PPS do PM que de manhã é o NPS, por isso, vai ter de ser à tarde.
- Beyaz şapkalılar... İnzibat mı?
- Os chapéus brancos... a PM?
- Evet, inzibatlar.
- Sim, a PM.
- Çok ayıp ama. - Ayıpmış!
- Não é decente.
Ama muhafazakar parlementer Chips Channon, bu durumun kapitalist sisteme sekte vuracağını düşünüyordu.
Mas o PM conservador, Chips Channon, considerou que aquilo destruía o edifício do capitalismo.
PM bunu duyacak olursa beni uçurumdan aşağıya asar.
Se o Primeiro-Ministro souber, manda-me fuzilar.
Cumartesi 16 : 50
Sábado 4 : 50 PM
Los Cruces, Kaliforniya. 17 : 11.
Los Cruces, California 5.11 PM
17 : 49
5 : 49 PM
18 : 18
6 : 18 PM
18 : 41
6 : 41 PM
Kabul ediyorum, Wilson acaip bir tarzın var, bir mahkuma göre... 19 : 00
Tenho que o reconhecer, Wilson. És um tipo cheio de charme mesmo apesar das correntes. 7 : 00 PM
MP'den Zulu Yedi'ye.
PM a Zulu 7.
Zulu Yedi'den MP'ye.
Zulu 7 à PM.
Genç erkekleri insanların üstüne ateş etmek için eğitiyoruz ama onların komutanları... Uçaklarının üstüne "FUCK" yazmalarına izin vermiyorlar çünkü... Ayıpmış.
Treinamos jovens para disparar sobre pessoas... mas os seus comandantes... não os deixam escrever "foda-se"... nos aviões porque... é obsceno.
PM'ye Akıntı Operasyonunun başarısız olduğunu söylemek zorundayız.
Teremos de dizer à primeira-ministra que a Operação Contracorrente falhou.
İki saat önce sekiz askerle B.A.'in evini basmış.
Foi a casa do BA. há duas horas com seis PM.
İki askeri polis bağlanmış olarak ve limuzinin şoförü bagajda bulunacak.
Os dois PM serão encontrados amarrados e amordaçados e o condutor da limusina será encontrado na mala.
Son hatırladığım şey, askeri polisler tarafından tutulduğumuzdu.
A última coisa de que me lembro foi de ser detido pela PM.
Albay Nivens onları inzibatlara götürdü.
O coronel levou as nossas 45 à PM.
Onu sadece inzibatlar ve özel görevdekiler kullanıyordu.
Säo usadas somente pela PM e em missöes especiais.
Bak, Joe, Bana mızmız de, sorumsuz de ama inzibatlar seni yakalamadan üssü nasıl terk etmeyi planlıyorsun?
Joe, podes chamar-me paranóico, irresponsável, mas como vais sair da base sem que os PM te apanham?
Saat 2 : 00 de Colosseum'a gideceğiz.
Deveriamos ir ao Coliseu às 2 : 00 PM!
Seninle Brooklyn sahilinde yarın saat 7'de buluşalım.
Venha ter ao passeio Brooklyn, às 7 PM, amanhã.
- Kayıpmı?
Está perdido?
Diyorum ki Blackadder, bunun Başbakan olduğundan emin misin?
Blackadder, tens a certeza que este é o PM?
Dün gece öldürülen Askeri İnzibatla ilgili olarak burdasınız?
Veio por causa da PM que foi morta ontem?
Ben babanızın emrinde Askeri İnzibattım.
Fui agente da PM sob o comando do seu pai.
- O Askeri İnzibattı. Kumandanıydım.
- Ele era PM, sob meu comando.
- Askeri İnzibat olarak fazla oldu.
- Saiu da linha como PM.
Bu mermi benim As.İz.den ve senin polisten alınana uyuyorsa, önce bana danışmaya söz vermeni istiyorum.
Se ela for igual à bala da minha PM e do teu bófia, quero a tua palavra que actuarás comigo.
O öldürülen bayan Askeri İnzibat mı? ...
Aquela PM que foi morta?
Teknik olarak kayıpmış.
Está desaparecido.
Dışişleri Bakanlığı'nın sorunu protokol işlerinin çok uzun sürmesi, ve "Timbuktu Başbakanı Ongo-Bongo Kralı'ndan önce mi gelmeli" gibi mevzular.
O problema do Ministério dos Negócios Estrangeiros é gostar de protocolos, e se o PM do Timbuctu tem precedência sobre o rei de Ongo Bongo.
Ne diyeceğim başbakana?
O que direi ao PM?
Anderson 17 : 32
Posteriorme... 5 : 37 PM Anderson 5 : 32 PM
10 : 30 pm :
10h30m :
Lawrence'i hiç sevmemiştim.
O PM que meteu o Lawrence no chilindró? Nunca gostei do Lawrence.