Poirot Çeviri Portekizce
2,798 parallel translation
- Poirot!
- Poirot!
- Şöyle söyleyeyim, Bayan Lemon : Bunu Poirot'ya söylemek pek kolay olmayacak...
- Digamos, Miss Lemon, que não será muito fácil dar a notícia ao Poirot.
Bence beklemeliyiz, Poirot.
Acho que devíamos esperar, Poirot.
Hercule Poirot obez değil!
Hercule Poirot... não é obeso.
"Tıbben" obez, Bay Poirot. Pek aynı şey değil.
Clinicamente obeso, Sr. Poirot, não é a mesma coisa.
Hayır, Bayan Lemon, bu Poirot'ya göre değil.
Não, Miss Lemon, isso não é para o Poirot.
Doktorunuz buna katılmıyor, Bay Poirot.
O seu médico discorda, Sr. Poirot.
Merak etme, Poirot. Eminim hoşuna gidecektir.
Não se preocupe, Poirot, tenho a certeza que irá gostar.
Bay Poirot'nun tek başına gitmesini beklemiyordunuz ya? !
Não estava à espera que o Sr. Poirot fosse sozinho!
Endişelenme, Poirot. Tekneye binmen gerekmeyecek.
Não se preocupe, Poirot, não tem de ir de barco.
Hercule Poirot.
Hercule Poirot.
Hercule Poirot, ünlü dedektif!
Hercule Poirot? O famoso detective?
İş gereği mi buradasınız, Bay Poirot?
Está aqui em trabalho, Sr. Poirot?
Vay canına, Poirot!
Veja, Poirot.
Bay Poirot.
Sr. Poirot.
Hercule Poirot ve Yüzbaşı Hastings.
Hercule Poirot. E Capitão Hastings.
Oh evet, Bay Poirot.
Sim, Sr. Poirot.
William, Bay Poirot'ya ve Yüzbaşı Hastings'e odalarını göster lütfen!
William, leve o Sr. Poirot e o Cap. Hastings aos seus quartos.
Nasıl hissediyorsun, Poirot?
Como se sente, Poirot?
Bu senin iyiliğin için, Poirot...
É para o seu bem.
Bay Poirot!
M. Poirot!
Size şu kadarını söyleyeyim, Bay Poirot : o kadın bir başbelası.
Mas digo-lhe uma coisa, Sr. Poirot. Aquela mulher só traz problemas.
Ben sizin kim olduğunuz biliyorum, Hercule Poirot'sunuz!
- Sei quem é. O Hercule Poirot.
Söyledikleriniz ilginçti, Bay Poirot...
O que está a dizer é interessante, Sr. Poirot.
Her neyse... Kötülüğü tanıyabilmek için din adamı olmanız gerekmez, Bay Poirot.
Além disso, não é preciso pertencer à Igreja para reconhecer o Mal.
Bay Poirot?
Sr. Poirot?
Cinayet, çoğunlukla Poirot'nun çözmesi gereken bir şeydir, dostum.
O trabalho de Poirot é, muitas vezes, resolver um homicídio.
Buhar dolabı Amerika Kıtası'nda çok yaygın kullanılır, Bay Poirot.
O banho turco é muito utilizado nas Américas, Sr. Poirot.
Demek siz Hercule Poirot'sunuz, ha?
Então é o Hercule Poirot, certo?
Ah geldin mi, Poirot.
Aí está você, Poirot!
- Kör talih ha, Bay Poirot?
- Que azar, Sr. Poirot.
- Böyle buyrun, Bay Poirot!
- Sente-se aqui, Sr. Poirot.
Mesela siz, Bay Poirot?
Que tal o Sr. Poirot?
- Merhaba Bay Poirot.
- Olá, Sr. Poirot.
Bay Poirot, bana bir şey mi söylemeye çalışıyorsunuz?
Sr. Poirot, está a tentar dizer-me alguma coisa?
Kimle konuştunuz siz, Bay Poirot?
Com quem andou a falar? - Bem, eu...
- İyi misin, Poirot?
- Está tudo bem, Poirot?
- Nasıl hissediyorsun, Poirot?
- Então, como se sente, Poirot?
Bay Poirot!
Sr. Poirot!
- Bay Poirot!
- Sr. Poirot!
- Bir şeye ihtiyacın var mı, Poirot?
- Precisa de alguma coisa, Poirot?
Bana katılmaz mısınız, Bay Poirot?
Quer vir, Sr. Poirot?
Poirot ve deniz birbirlerine göre değiller!
Poirot e o mar não são compatíveis.
Poirot!
Poirot!
Bay Poirot'yu çağırın!
Vá buscar o Sr. Poirot.
Bay Poirot! Bay Poirot!
Sr. Poirot!
- Bay Poirot!
- O que foi?
Kadın evliydi demiştin, Poirot.
Disse que ela era casada, Poirot.
Ne arıyorsun, Poirot?
O que procura, Poirot?
O şişelerde bir şey bulabileceğini sanmam, Poirot.
Não me parece que vá encontrar algo nesses frascos, Poirot.
Her şeyi çok karmaşıkmış gibi gösterme sorunun var senin, Poirot!
O seu problema, Poirot, é que complica sempre tudo.