English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ P ] / Pürüzsüz

Pürüzsüz Çeviri Portekizce

456 parallel translation
- Kaya kadar pürüzsüz.
A que distância está Forte Apache?
Genç bir güvercin gibi, pürüzsüz.
Lisa como uma pomba nova.
Omuzlarının o pürüzsüz cildine.
A pele macia dos seus ombros.
Peki, oradaki gibi pürüzsüz ve düz ise ne demek?
E quando é liso assim em cima? Pode ser cheio de pedras, Sr. Allnut?
Dev çadırbezi onlarca işçi tarafından Pürüzsüz gergin bir deriye benzeyene kadar gerilir Ve devasa bir alanı kaplar.
A pele do gigante é estendida até ficar macia e moldada, como a abóbada do grande coliseu.
Terra Enstitüsü'nden önce ki pürüzsüz merayı ve şimdiki tamamen iyileşmiş ekosistemin farklılıklarını not etmek çok ilginç.
Aqui é interessante observar a diferença. Como era o Instituto Terra, um pasto liso assim, e agora é um ecossistema recuperado, com dois milhões de árvores plantadas.
Bak, göbeği burada. Ne kadar yumuşak, pürüzsüz ve güzel.
Sua barriguinha é macia, suave, linda e...
Nevada'daki dostlar için de pay ayırdık, orada da her şeyin pürüzsüz gitmesi için.
Dino e Eddie, para uma parte e também para controlar as actuais operações do casino. Reservámos uma parte para alguns amigos em Nevada, para ter a certeza de que as coisas correm bem em casa.
Bu battaniye kumaşını iyice pürüzsüz olana dek kazıyoruz ve ayakkabı boyasıyla boyuyoruz.
Agora, este material de cobertor, lixamo-lo até estar bem suave e depois engomamo-lo com graxa.
Hâlâ gençsin, tenin hâlâ parlak ve pürüzsüz.
Está muito bem, sua pele é tão branca e suave.
Öyle pürüzsüz ve serin.
É suave e fresca...
Bak şuna pürüzsüz.
É pá, é suave à brava!
Ne kadar da pürüzsüz!
Como é suave.
Bana bir şişe tekila getirirsen sana çocuk kıçı kadar pürüzsüz bir plan sunarım.
Arranje-me uma garrafa de tequila, que eu tenho um plano tão fácil que uma criança o seguia.
Bana planı anlat, ne kadar pürüzsüz olduğunu söylerim.
Mostre lá o plano, que já lhe digo se é fácil.
Tanrı erkeklerin yüzünün çocuk teni kadar pürüzsüz olmasını istemedi.
Mas eu cá não sei... Não acho que o Senhor quisesse a cara de um homem suave como o rabinho de um bebé.
Hep Tanrı'nın erkeklerin yüzünün bebek teni kadar pürüzsüz olmasını istemediğini düşünmüşümdür.
Sempre achei que o Senhor não queria que a cara de um homem fosse suave como um rabinho de bebé.
Nevada'daki dostlar için de pay ayırdık orada da her şeyin pürüzsüz gitmesi için.
Dino e Eddie, para uma parte e também para controlar as actuais operações do casino. Reservámos uma parte para alguns amigos em Nevada, para ter a certeza de que as coisas correm bem em casa.
Pürüzsüz yanakları var ve güzelliği beni büyüledi.
Só ele será meu amo porque tem a face lisa... e sua beleza deslumbra quem o olha.
Bu pürüzsüz yanakları yaratana ve ona bu güzel rengi verene şükürler olsun!
Seja abençoado aquele que fez estas faces sem pêlos... e Ihe deu esta cor, centro de toda beleza.
"Öyle parlak, harikulade ve pürüzsüz bir ışıktı ki."
"Uma luz tão brilhante e assombrosa, e ainda assim tão simples."
Vücudunu okşamayı çok sevdim, çok pürüzsüz.
Adoro tocar a tua pele ; é tão macia.
O yüz, bir zamanlar pürüzsüz ve temizdi üstünde durduğum pençe gibi.
O seu rosto foi em tempos nítido e perfeitamente desenhado, como esta pata onde estou situado.
Onu istediği gibi düz ve pürüzsüz hale getirmesi 15 dakikasını alır.
Leva 15 minutos até a ter esticada e macia como ele quer.
- Evet, pürüzsüz.
- Sim, é muito macia.
Her şey o kadar pürüzsüz gidiyordu ki...
Estava tudo muito calmo.
Taş pürüzsüz müydü, kutsal nehirdeki bir kaya gibi? - Evet.
Era uma pedra muito lisa, como a pedra de um rio sagrado?
tam dolgun pürüzsüz karışım tonları, çok maharetli fırça darbeleri sol elle yapılmış.
A sfumatura dele, os tons suavemente misturados, é muito subtil e as pinceladas dele são com a mão esquerda.
Uzaktan son derece pürüzsüz görünürler, ama yakınına gelince, tüm çatlakları görürsünüz.
A uma certa distância, parecem muito suaves mas de perto, vêem-se todas as rachas.
Bunun pürüzsüz ve kitabına uygun gitmesini istiyorum.
Seguiremos as regras e eu não quero problemas.
Güzel gözler, pürüzsüz yeşim taşı gibi.
Olhos verdes lindos cor de jade.
O teni bir şeftali kadar pürüzsüz, gerçekten!
E aquela pele... suave como pêssego, Pardieu!
Yoksa daha pürüzsüz olacaktı.
Se não, tinha corrido melhor.
Oldukça pürüzsüz değil mi, Marge?
- Muito macio, não é, Marge?
- Ooh, çok pürüzsüz.
- Muito macio.
Pürüzsüz?
- Macio?
Pürüzsüz?
Macio?
Pürüzsüz.
- Macio.
Bebek poposu kadar pürüzsüz!
Macio como o rabo de um bebé!
Pürüzsüz yemyeşil çimlerin üzerinde duruyorsun. Topun delikten dört buçuk metre yukarıda.
Está de pé num macio relvado verde a sua bola está a 3 metros do buraco.
Şeftali kadar pürüzsüz...
Pele de pêssego...
Gecenin daha "pürüzsüz" geçmesini sağlayabilir.
Talvez ajude a noite a passar mais... facilmente.
Pürüzsüz yolları vardı.
Os troços eram bons.
Pürüzsüz cilt.
E esta pele é tão sedosa...
Orman gibi degil mi? - Çinli bebekler kadar pürüzsüz.
- Sim, como bonecas chinesas.
Pürüzsüz olmalı.
E terá uma viagem muito tranqüila.
Kapana kısılıp kalma hissini... ve pürüzsüz bir yüzeyi anımsıyorum.
Todos parecem ter tido uma experiência similar.
Genital zarı sürekli bir kullanıcıya... göre fazla pürüzsüz.
Não, as suas membranas nasais estavam totalmente lisas.
- İş cam gibi pürüzsüz yürüdü.
- O negócio correu às mil maravilhas.
Kargo hangarımda vizörümün görüntüsü kesildiğinde, ben de pürüzsüz bir yüzeyle ilgili garip bir hisse kapıldım.
Possivelmente há algo mais que possa nos ajudar a recordar.
Pürüzsüz ve soğuk olduğundan söz etmiştiniz..
Era menor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]