English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ R ] / Radyasyon

Radyasyon Çeviri Portekizce

2,074 parallel translation
Şu ana kadar tek saptayabildiğimiz yüksek oranda radyasyon.
Até agora só descobrimos que foram expostos a altos níveis de radioactividade.
Gariptir ki, Emily'nin vücudunda saptanan radyasyon miktarı diğerlerinin neredeyse 3 katı.
O nível de radiação no corpo de Emily é quase três vezes superior ao dos outros.
Ona radyasyon tedavisi uyguladığınız oldu mu?
Ela estava a fazer alguma terapia de radiação?
Radyasyon mu?
Radiação?
Bu mikroskobik kapsüllerin belirli zamanlarda doğru miktarda radyasyon üreterek hastalığı iyileştirdiğine inanıyorum.
Penso que estas cápsulas microscópicas são criadas para lançar a quantidade certa de radiação em alturas específicas para curar a doença.
Radyasyon hepimizi öldürür.
A radiação matar-nos-á a todos.
Zararlı bir radyasyon değil, değil mi?
- Não é radiação perigosa, ou é?
Alt uzay paraziti sadece Wraith'lerin hipersürücü sistemlerini etkiliyor olsa bile Yıldız Geçitleri'nin çalışma prensibini karıştıran çok tehlikeli bir tür radyasyon ortaya çıkartıyor.
Embora a turbulência subespacial apenas afecte os hiperpropulsores Wraith. Cria um tipo muito perigoso de radiação que... Que baralha as operações básicas dos Stargates.
Sadece radyasyon uyarısı.
Apenas um aviso de radiação.
Radyasyon çok az, ama...
A radiação é mínima, mas..
Bu cihazın yaydığı elektromanyetik radyasyon bütün şehri ve ötesini kaplıyor.
A radiação electromagnética que o aparelho está a emitir cobre a cidade inteira e mais além.
Sadece cihazın yaydığı radyasyon ölçümlerini analiz ediyorum.
Estou só a analizar as leituras da radiação que o dispositivo está a emitir.
Tanrım, yine mi radyasyon.
Jesus, outra vez com a radiação.
Geçen ay radyasyon zehirlenmesi tedavisi gören birileri.
Qualquer um tratado por sintomas relacionados a envenenamento por radiação no último mês.
Konuyla alakası olmayabilir. Bu kuru hava yüzünden yaygın bir şey ama radyasyon zehirlenmesinden bahsettin.
Pode não ter relação, também é comum por causa do ar seco, mas então você mencionou envenenamento por radiação...
Bu sayede moteli ve radyasyon zehirlenmesini bildiren adamı buldun.
Foi assim que achou o motel, e o homem que relatou doença por radiação.
Parlamadaki artık radyasyon.
É a radiação residual do flash.
Bak, artık radyasyon. Benim benzerim alternatif gerçeklikten Atlantis'e geldiğinde kaydettiğimizle aynı.
A radiação residual, é exactamente igual à que gravámos quando o meu duplo chegou a Atlantis de uma realidade alternativa.
Merhaba? Artık radyasyon?
- Radiação residual?
Işık altı olmadan yörüngede alçalıyoruz, yani kalkanlara daha fazla radyasyon geliyor.
- Sem sub-luz, estamos em órbita descendente o que significa que mais radiação está a passar pelos escudos.
Yani radyasyon bizi etkilemeyecek mi?
Então a radiação não nos afectará?
Şuna bak. Radyasyon mu?
Radiação?
Ve iyonlaştırıcı radyasyon algılıyoruz.
E estamos a detectar radiação ionizante.
Onu radyasyon kaynağından uzaklaştırınca parazitin beynine hızla genişleyip genişlemeyeceğini anlamak için, ve sanırım genişledi.
Para descobrir se o parasita se expandiria outra vez no cérebro dele quando o tirássemos da fonte de radiação. E eu acho que sim!
Bir günlüğüne iyi hissediyorsun, radyasyon seni hasta edene kadar, sonra ayrılıyorsun.
Sente-se bem por um dia até que a radiação começar a fazê-lo sentir doente, então sai...
Radyasyon biz konuşurken bağışıklık sistemini çökertiyor, bu demek oluyor ki, onu ben öldürmezsem, rutubetli bir mağarada ameliyat olurken kaptığı enfeksiyon onu neredeyse kesin öldürür!
A radiação está a comprometer o sistema imunológico a cada minuto. O que significa que se eu não o matar a infecção que apanha por ser operado numa caverna húmida fá-lo-á de certeza.
- Yeni karanlık madde dedektörü için foton çoğaltıcı tüplerin radyasyon seviyelerini ölçüyoruz.
Estamos a analisar os níveis de radiação de tubos fotomultiplicadores para um novo detetor de matéria negra.
Neden? Otobüse binemeyip araba sürmek için evrimleşmediğinden ben deneyimi bitirene kadar ofisinde yatıp radyasyon laboratuvarında duş almanın daha kolay bir yol olduğuna karar verdi.
Como não anda de autocarro e é demasiado evoluído para conduzir, decidiu que era mais fácil dormir no gabinete dele e tomar duche no laboratório, até eu terminar a minha experiência.
Ordu imalatı plütonyuma maruz kalmaktan kaynaklanan radyasyon zehirlenmesi.
Apanhou envenenamento por radiação de plutónio de classe militar.
Bıraktığı radyasyon izini artık alamıyoruz.
Não tivemos mais sinais do rasto de radiação dele.
İçeride radyasyon var.
Aqui há radiação.
- Anladım ama bütün vücuduna radyasyon vermemize dayanamaz.
Mas não vai sobreviver ao tratamento de radioterapia.
Öyleyse radyasyon vermeyiz.
Então não fazemos a radioterapia.
radyasyon tedavisi, kemoterapi, kemik iliği nakli yapıldı.
Ela fez radiação, quimio, transplante de medula.
Diğer taraftan, patlama büyük şok dalgası ve sıcaklığı 10,000 dereceye yaklaşacak olan bir radyasyon bulutu oluşturacak.
Em outro ponto de vista, uma onda de choque parecia estar a esgotar-se... Enfrente a radiação a uma temperatura, de uns 10000 graus.
Bu gerileme, benim agresif kemo ve radyasyon tedavilerimin kombinasyonu vasıtasıyla oldu.
Remissão completa, graças à minha combinação agressiva de quimioterapia e protocolos de radiação.
Burası zaman kilitli deney odamız maddeleri gerçek alanlarından ayırma çalışmalarını burada yapıyoruz dışarıya radyasyon sızdırmıyor.
É a nossa câmara de testes com fechadura de relógio, Para que não escape radiação quando tentam separar os objetos dos seus campos intrínsecos.
Yüksek sıcaklıkta elektrik yüklü bir gaz fırtınası uzaya ölümcül radyasyon fırlatıyor.
Um fluxo super-aquecido de gás electrificado lançando radiação letal para o espaço.
Bunlar bile ölümcül, sanki Jüpiter'in güçlü manyetik alanı tarafından çekilen öldürücü radyasyon tarafından oluşturulmuş.
Parece que até estas são letais, geradas por radiações mortíferas atraídas do espaço pelo poderoso campo magnético de Júpiter.
İçerdeki ısı milyonlarca derece. Öyle sıcak ki, Güneşimizin parlaklığını sağlayan türden nükleer reaksiyonları tetikliyor. Enerji, radyasyon ve ışık üretiyor.
Estão milhões de graus no seu interior, tão quente que começa a desencadear reacções nucleares, do tipo das que mantêm o nosso Sol a brilhar, criando energia, radiação, luz.
İki ışık demeti, enerji ve radyasyon saniyede 30 defa dönerek koca toz ve gaz bulutuna enerji yayıyor.
Dois raios de luz, energia, radiação, girando 13 vezes por segundo, alimentando a enorme nuvem de pó e gás.
Burada Güneş'te olandan bile fazla radyasyon var.
Há tanta radiação aqui... mais até do que no Sol.
Her yerde öldürücü radyasyon var. Yakınlarda olacak kadar şanssız her türlü gezegenin felâketi olacak kadar fazla.
Há radiação mortífera por todo o lado, suficiente para ter um efeito catastrófico em qualquer planeta em redor.
Deney için önerdiği : bir radyasyon detektörüne bağlı, içinde siyanür bulunan kapalı kap koyduğunuz bir kutu ve biraz radyoaktif malzeme alıyorsunuz.
Sugeriu que se arranjasse uma caixa onde colocaria um tubo selado de cianeto ligado a um detector de radiação e a algum material radioactivo.
1. ya da 4. evre olsun - çoğu kanser 4 evreye ayrılıyor - evresinden bağımsız olarak ilk defa doktora gelenlerin % 30'undan azı, kemo, ameliyat ve radyasyon ile 5 yıl yaşıyor.
Independentemente do estágio em que o paciente chega, menos de 30 por cento sobrevive cinco anos usando quimioterapia ou radioterapia.
Onların yapmadıkları ise, vücuda yığınla kemoterapi, radyasyon ve zehirler yüklemek ve zaten zayıflamış olan bağışıklık sisteminde daha fazla soruna yol açmak - kişi bu sebepten kanser oluyor zaten.
O que não estão é a sobrecarregar de quimioterapia, radiação e toxicidade para dentro do corpo para criar mais problemas para o sistema imunitário que já está enfraquecido e vulnerável, é por isso que a pessoa tem cancro.
Bu ülkelerdeki tek yasal tedavi yöntemleri ; ameliyat, radyasyon terapi ve kemoterapi.
O único tratamento legal neste países é cirurgia, radiação, e químio.
radyasyon teşebbüsleri ile sınırlı tutup ve beslenmeyi ciddiyetle dikkate almayarak bu insanlara çok büyük zarar verdik.
as abordagens baseadas em fármacos, cirurgia, radiação e que não considerem seriamente a nutrição, fizemos um péssimo serviço às pessoas.
Aynı zamanda radyasyon seviyesini gösterir ya da olası bir kirliliği haber verir.
Elas também monitoram qualquer radiação, ou possível contaminação que possam sofrer.
Oradaki radyasyon çok uç sınırlarda olmalı.
A radiação deve ser bastante "extrema".
Gökyüzüne dönelim bi her hangi bir radyasyon bulunmuş mu?
Vamos por os nossos olhos no céu.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]