Razı Çeviri Portekizce
3,154 parallel translation
Allah razı olsun o hırsızdan. Verilmiş sadakan varmış be kızım.
Se não fosse aquele ladrão, ninguém te poderia ajudar.
Kadınların sözcüsünü konuşmaya razı ettik.
Concordaram em falar.
- Cezamız neyse razıyız Hamdi.
- Está bem, eu aceito, Hamdi.
Ya kaderimizi biz belirleriz ya da kaderimize razı geliriz.
Ou definimos o nosso destino, ou somos definidos por ele.
Eğer bir şeyi çok istersen ufak bir bedele karşın yapmaya razı oluyorsun belki de.
Eu acho. Acho que se realmente você quer algo talvez levar um chute na canela seja um preço justo.
Tanrı sizden ve iyi amellerinizden razı olsun Bay Haverford.
Que Deus o abençoe, pela sua boa acção, Sr. Haverford.
Dedektif Darcy'nin benimle oyun oynayacağı konusunda beni uyaracaksın beni çaktırmadan soruşturmaya çalışıyor, Tanrı'ya razı olsun.
Vais avisar-me que a agente Darcy está a jogar comigo, ela tenta investigar-me às escondidas, que parvinha.
Naomi bilgi tedarik etmeye razıydı. Channing neden onu mahcup etmek istesin?
Ainda está machucada pelo Phil?
Yüce İsa'nın vereceği cezaya razı olsun.
Ele pode nos punir da maneira que ele escolher
Evet, depozitonun geri iade edilmediğini anlıyorum süitin parasını ödemeye razıyım tamam mı?
Sim, percebo que o depósito não é reembolsável e estou disposta a pagar pela suíte.
Öyleyse istediğin adam gitmişti sen de Kelvin'e razı oldun.
O homem que queria foi preso, e contentou-se com o Kelvin.
Ona razı olmadım.
Eu não me contentei com ele.
Allah senden razı olsun, Dedektif Corcoran.
Que Deus o abençoe, Detective Corcoran.
Caldicott muhasebe arama iznine uyup binadaki her kâğıdı vermeye razı oldu.
A Contabilidade Caldicott cumpriu o mandado mandando-nos todos os papéis do prédio.
İki sade vatandaşın kardeşlerinin elini kaptırdığı bir kıyma makinesini sökmesine razı mıyım, onu mu soruyorsun?
- O quê? Se acho bem deixar dois civis desmontar a máquina onde está a mão do irmão?
Yerinde olsam buna razı olmazdım.
Eu não ficava conformado com isso, se tivesse no teu lugar.
Tanrı sizden razı olsun, kızlar.
Que Deus vos abençoe.
Eğer buraya gelmeye seni razı edebilecek biri varsa, o da Ava'dır.
Sabia que se houvesse quem te convencesse a vir aqui, era a Ava.
Eğer geri döndüğünde seni düzgün bir şekilde dışarı çıkarmama izin verirsen bu takip işini unutmaya tamamen razıyım.
Bem, eu estou disposto a esquecer todo este incidente de perseguição, se me permitires levar-te a sair, numa data adequada quando voltares.
Teselli ikramiyesi buysa ben ikinciliğe razıyım.
Se este é o prémio de consolação, fico feliz com o segundo lugar.
Bir daha kendimi bu kadar korkutursam buna razıyım.
Se eu me assustar assim outra vez, está combinado.
Yapabileceğin her şeye razıyım.
Qualquer coisa que puder fazer, detective, por favor.
Özgürlüğümüzü elimizden almak isteyenlere onu teslim etmeye razı değiller.
Não estão dispostos a entregar a nossa liberdade àqueles que conspiram para a tirar de nós.
Ama gerçekten hak etmeyen birinden özür dilemeye razı mısın?
Estás disposta a desculpares-te com alguém que não merece?
uyumaya gönlüm razı olmuyor
Até te ouvir cantar
Bundan ne sonuç çıkarsa çıksın, ben razıyım.
O que tiver que acontecer, por mim, tudo bem.
50 binlik ödemeye razı olmak?
Concordando em pagar 50 %?
Buna razı mı oldun?
Aceitaste aquela merda de acordo?
Sanırım bin bir kere denemeye razı olduğu için şanslıyım.
Acho que fui uma sortuda por ela se ter disposto a tentar a milionésima primeira.
Ama şansımı denemeye razıyım.
Mas... Estou disposta a arriscar.
Bir ton kredi kartı borcum var, ve Mary Beth tüm bunlar için bana yardım etmeye razıydı.
Tenho uma enorme dívida do cartão de crédito e a Mary Beth estava disposta a ajudar-me com tudo isso.
Allah senden razı olsun, tatlım.
Abençoa o teu coração, querida.
- Buna razı mı geleceğiz?
- Vamos obedecer?
Midemin kaldırmadığı bir şeyi benim yerime yaptıkları için Tanrı onlardan razı olsun.
Deus as abençoe por fazerem coisas que eu não tinha estômago para as fazer.
Olmaz, buna razı olamam.
Não dá, não me sinto bem com isso.
Tanrı senden razı olsun.
E abençoar o seu coração pelos esforços.
Tanrı senden razı olsun!
"Deus o abençoe!"
Muhtemelen bundan sakınmak için her şeye razıdır.
Ela se calhar ia fazer qualquer coisa para evitar isto.
Buna razı olmamı bekleme.
Não aceito isso.
Hayır. O zaman mide ağrısına razı olacaksın.
- Então seu estômago vai doer.
Bir istasyonu yok etmek için ölmeye razı mısın yani?
Estás a querer morrer para destruir uma estação de comboio?
Ben senden sorumluyum. Büyük ihtimalle başarısız olacağın bir olaya seni göndermeye razı değilim.
Eu sou responsável por ti, e não estou preparada para te enviar para uma situação que está carimbada para falhares.
Başbakana şerefle hizmet ediyorum. Bana verdiği pozisyona da razıyım.
Eu sirvo ao prazer do primeiro-ministro, e eu aceito a posição que ele me deu.
Winston'ın yattığımızı öğrenmemesi için, yolculuk boyunda idrarımın içinde durmaya razı mısın yani?
Preferes sentar-te em cima da minha urina a admitir ao Winston que dormimos juntos?
Bir doz morfin için şu karda ölmeye razısın.
Pronto para morrer na neve, por uma dose de morfina.
Bu yanmadan önce razı olmazsanız teker teker öleceksiniz.
Se não concretizarem este feito antes que se saiba, morrerão um a um.
Psikopatlar tıp okulu veya asistanlık için gerekli disiplin ve eğitime nadiren razı olurlar.
Psicopatas não têm o treino e disciplina, na faculdade de medicina ou residência.
Ama yapmam için bana 25.000 vermeye razılarsa benden sonra bu işi yapmak için sırada bekleyen çok kişi vardır.
Mas se estão dispostos a pagar 25 mil para matá-lo, deve haver uma longa lista de pessoas a fazê-lo depois de mim.
Ama küçük karanlık yerlerden hiç hoşlanmam. - Bunu göze almaya razıyım.
Estou disposto a arriscar.
Raz Otobüs Durağı'nı aradığınız için teşekkürler.
Obrigado por ligar para a Raz bus line.
- Riske girmeye razıyım.
Bem, estou disposto arriscar.