Rağmen Çeviri Portekizce
14,273 parallel translation
Boris'i düşününce, onu hiç hatırlayamıyorum beni öpmüş omasına rağmen.
Quando penso no Boris, não consigo lembrar-me dele, mesmo que ele me tenha beijado.
Uzay kampına gitmeme rağmen bu en eğlencelisiydi.
Nunca me diverti tanto. E já fui ao Parque Espacial.
Yalvarırım kendini özgür say. Ama şunu bil ki her şeye rağmen kimse seni daha fazla sevemez...
Então, peço-lhe que se considere livre, mas saiba que, apesar de tudo, ninguém o poderia amar mais do que...
Joshua'nın yanında olmamana rağmen onun da başına geldi ama.
Não moravas com o Joshua, e aconteceu com ele.
Buna rağmen sakalına gösterdiğin özeni millet çiçeğine gösteriyor.
No entanto, trata da sua barba como alguém trataria de uma roseira.
Birlikte o kadar zaman geçirmemize rağmen gerçekten kim olduğuna dair en ufak bir fikrim yok.
Depois de todo este tempo juntos, continuo sem saber quem és tu, realmente.
Ancak buna rağmen kendimin doğru tercih olduğuna inanıyorum.
Acredito, no entanto, que sou a escolha certa. Porquê?
Altmış dokuzun bekleyebileceğine razı olduğunu sanmama rağmen bu konuda oldukça ısrarlıydı.
Ela insistiu bastante, embora acho que se tivesse contentado com o 6. O 9 era dispensável.
Ağlıyor olmasına rağmen parfüm sürmüş çünkü.
Porque, apesar do choro, ela usa perfume.
Gayrimeşru olmasına rağmen onu affedip vârisim yapmaya istekliydim.
Estava disposto a perdoar-lhe, a torná-lo meu sucessor, apesar de ser um bastardo.
- Uğradığın tüm talihsizliklere rağmen!
Apesar dos infortúnios que sofreste.
Her şeye rağmen, bunu yapma riskini birisi almalı.
Ainda assim, alguém tem de se arriscar a fazê-lo.
Prens hazretleri, akılsız sözlerine rağmen işe yarayabilir.
Vossa Alteza Real, sei-o bem. Apesar da sua língua tola.
Sekiz yıla, çokça hanıma ve dikkat dağınıklığına rağmen.
Depois de oito anos e depois de muitas mulheres e... tantas distracções.
Başladığımız yere bile rağmen.
Mesmo que vivêssemos da mesma forma de como quando começámos.
Yinede, onun yüzünü görmeyeli altı sene olmasına rağmen, eğer... eğer yatağın kenarında süpürge görürsem, Ben... onun yerini değiştiririm.
Apesar de não ver a cara dela há seis anos, ainda hoje, sempre que vejo uma vassoura perto de uma cama, tenho de a tirar.
Buna rağmen kolayca gözden çıkıyorsam, sıradaki kim?
Se sou assim tão descartável, quem será a seguir?
Benim verdiğimden daha az yevmiye veriyor. Emek olarak daha fazlasını bekliyor, izinleri daha çok kısıtlıyor. Lakin tüm bunlara rağmen onları kazandı.
Ele oferece menos pagamento que eu, exige mais do trabalho dos homens, faz mais restrições a quem está de licença, e para além disto tudo, ganhou-lhes a confiança.
Bütün bunlara rağmen burası hakkında bir deneyimi paylaşıyoruz.
Todos que, não obstante... você e eu, partilhamos uma experiência nesta ilha.
Şimdiyse lanet bir sakat olmana rağmen bunun değişmesini mi bekliyorsun?
Agora, como um inválido de merda, esperas que isso mude?
Demek istediğim, oldukça meşgul olmalısın. Bunca sorumluluğun varken yine de öğle vakti olmasına rağmen buradasın.
Só estou a dizer que deves estar muito ocupada, com as tuas responsabilidades.
Şimdi de Kaptan Flint mi bu plana dahil oldu hem de gemisinin adadan saatler önce ayrılmasına rağmen?
Agora o Capitão Flint de alguma forma está envolvido na conspiração a pesar do facto de que o navio dele ter deixado a ilha há umas horas atrás?
Öyle bir plan ki Kaptan Flint de işin içinde herkesin saatler önce açık denize açıldığını görmesine rağmen. Tanrım!
Uma conspiração que de alguma forma envolve o Capitão Flint, que toda a gente viu que levantou âncora em direcção a águas abertas há umas horas atrás.
Ancak oraya gideli 3 gün olmasına rağmen ne bir organizasyon ne de bağış etkinliği sinyali verildi ve halk arasında görülmedi.
Mas não existem provas de eventos de campanha ou angariações de fundos desde que lá chegou, há três dias, e não apareceu em público.
Herşeye rağmen güzel bir noel oldu değil mi?
Sempre acabou por ser um Natal bem fixe, não?
Karen'ı terk edeceğim diye onu 1 yıl boyunca oyalamama rağmen.
Se bem que fiquei a empatar durante um ano, dizendo que ia largar Karen.
İki pahallı avukatın gösterdiği bütün çabaya rağmen Sing Sing'de elektrikli sandalye ile ölüme mahkûm edildi.
Apesar dos esforços dos dois caríssimos advogados, foi condenado a morrer na cadeira eléctrica em Sing Sing.
Yaşanan son sorunlara rağmen... yatırımımızın olağanüstü meyvelerini... eminim siz de takdir edeceksiniz.
Penso que verá os resultados do nosso investimento... apesar dos contratempos actuais... serem consideráveis.
Bence... yaşanan bu aksiliklere rağmen... proje hala doğru yönde yol alıyor.
Não... Penso que, apesar destas contrariedades óbvias... este projecto está na direcção certa.
Doğal, duygusal zekası güçlü bir canlı olması için çaba sarf etmemize rağmen... Morgan, silah tasarım parametrelerinin... ötesine geçemedi.
Apesar das nossas tentativas para promover uma inteligência emocional... a Morgan foi incapaz de ultrapassar... os seus parâmetros de arma.
Adeta bir cerrah gibi titiz çalıştı... her şeyin arapsaçına dönmesine rağmen.
Foi cuidadosa e precisa... mesmo quando a situação estava fora do controlo.
Öyle bile olsa, James Tyler'in bağnaz şiddet geçmişine rağmen tutukluya bu şekilde saldıracak kadar ileri gidebileceğine dair herhangi bir kanıt ya da istihbarat yoktu.
Apesar disso, apesar do historial de violência sectária do James Tyler, não havia provas ou informações que o sugerissem... que ele iria tão longe que planeasse um ataque ao prisioneiro.
Silah bulundurduğuna dair bilginiz olmasına rağmen mi?
Mesmo apesar de você saber que ele estava na posse de uma arma?
Önceden bir memuru etkisiz hale getirip tabancasını almış olmasına rağmen mi?
Tendo previamente desarmado um oficial da polícia - e roubado um revólver policial.
Peki silahı kılıfa bağlayan kösteğe rağmen bunun nasıl mümkün olabildiğini söyler misiniz?
Bem, pode dizer-me como é que isso é sequer possível, com um cordão de segurança segurando o revólver ao coldre?
Ne yapıyor bu? Birleşik Devletler Anayasası, aradan geçen onca zamana rağmen güncelliğini yitirmedi.
A Constituição dos EUA aguentou o teste do tempo.
Acaba açık olan o pencereden davetsiz birinin... İkinci kat olmasına rağmen, içeri girmesi mümkün mü?
Seria possível a um invasor entrar por essa janela...
Çünkü her şeye rağmen Patrick, senin mutlu olmanı istiyorum.
Porque apesar de tudo, Patrick, só quero que sejas feliz.
Sahip olduğun herhangi bir şüpheye rağmen devam ediyorsun ve senin için işe yarayanı bulmak için deniyorsun.
Tu segues em frente, quaisquer que sejam as dúvidas que tenhas, continuas a procurar o que resulta contigo...
Evli olmamamıza rağmen ona reisliği onunla paylaşmayı ve eşit olarak birlikte hükmetmeyi önerdim.
Então proponho, mesmo não estando casados, que a Lagertha e eu façamos a divisão do Condado, para governarmos em conjunto, como iguais.
Düşmene rağmen hemen ayağa kalkmıştın.
E assim que caiste, já te tinhas levantado.
Senin o gemiye doğru hızlıca koşman o iki dangalağa rağmen Chronos'a kafa tutman?
Ver todos vocês a voltar para a nave, até mesmo aqueles dois idiotas, para enfrentar o Chronos?
Babam uzun ve refah içinde bir hayat sürmüş ve yıllardır sigara içmemiş olmasına rağmen, önceden otuz küsur yıl sigara içtiği için kronik obstrüktif akciğer hastalığından hayatını kaybetti.
Embora o meu pai tenha tido uma vida longa e próspera e não fumasse há anos, morreu de doença pulmonar obstrutiva crónica devido a mais de 30 anos como fumador.
Yani Paramount, hakkı olmamasına rağmen on yıldır beni Spock olarak pazarlamakla kalmayıp bu on yılın beşinde bana kazançtan hiçbir pay yollamamıştı.
Não só a Paramount me andava a publicitar como Spock há quase 10 anos sem ter o direito de o fazer, como nos últimos cinco anos desses dez não me tinham mandado receita nenhuma.
Amitabha korkarım ki yanılıyorsunuz bu müridin, biraz mantıksız gözükmesine rağmen ama tamamen dürüsttü.
Amitaba. Acho que está enganada. Embora este discípulo pareça um pouco... irracional.
Geçen sene HMO'daki açığımı sıkıştırmasına rağmen dostummuş gibi davranıyor.
Age como se fosse meu amigo, apesar de me ter tramado com as empresas de saúde.
- Buna rağmen gidip seni işe almış.
- Mas contratou-te.
Hakim kabul etmemesine rağmen, herhangi bir sebepleri yok. Bu yasal değil.
A menos que o juiz o ordene, eles não teriam qualquer razão para o fazer.
Tüm bu geçirdiğimiz deliliğe rağmen en çok düşündüğüm kişi sendin.
No meio de toda esta loucura que se está a passar, eras a pessoa em quem mais pensava.
- Gençliğine rağmen dengesizdin.
- Apesar da tua juventude, eras instável.
Buna rağmen.
- Mesmo assim.