English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ R ] / Realite

Realite Çeviri Portekizce

112 parallel translation
Bu iğrenç, böcek dolu realite bana ilham verdi. HAPİS İLK DENEYİMİM
Essa realidade suja... - é inspiradora...
Fox'un 8 : 00'de yeni bir realite programı var.
Na Fox vai dar um daquele reality shows às 8 : 00.
Ağır şizofreniler, realite ve fantazi arasında ayrım yoktur.
Esquizofrênicos.. não distinguem fantasia da realidade.
Yeni bir realite şov için bir fikrim var.
Tenho uma ideia para um novo programa da vida real.
Realite bu.
São os factos.
Bu fikri sevdim, ama bu insanlar arabalarına atlarken ve herhangi bir hızda polisden kaçarken görülmediği sürece, bu TV-Realite için iyi bir şov olmaz.
Adoro a idéia mas, acho que não daria um bom programa de TV-realidade, a menos que puséssemos essas pessoas a acelerar nos seus carros e a fugir à polícia a toda a velocidade.
Timmy bütün realite şovlarının hastasıydı.
Surfar na auto-estrada! O Timmy era fã dos Reality Shows.
- Realite dizisi. Vegas'ta çekiliyor.
É um "reality show" filmado aqui em Vegas.
Biz de TV'de Dünya Anamızın son günlerini realite şovlarında izlerken sevdiklerimize ümitsizce telefonlar açacağız.
E faremos se desesperadas chamadas por celular a nossos seres queridos enquanto vemos os últimos dias da Mãe Terra em reality TV.
Adamın çıldırtıldığı, realite şovlarından biri mi bu da?
Este é um daqueles reality shows em que tentam assustar um tipo?
Oysa gerçek realite boktandır.
A realidade é uma merda.
Bir realite programları yapımcısı.
Sim, é um produtor de reality shows.
Sophie, bu bir realite programı.
Sophie, isto é um reality show.
Yeni bir realite programındanız, adı Ödül Ekibi.
Somos de um novo reality show. Chama-se "Bounty Squad".
Mm. Görünüşe göre, The Valley dizisinin, kendine ait bir realite şov programı varmış. Gerçek insanların, tertiplenmiş durumlardaki hallerini izlemek varken, kim aktörlerin canlandırdığı bir melodramı izlemek ister ki?
Aparentemente The Valley, tem o seu próprio espectáculo de arrasar, e sabes, porquê ver a angustia de personagem de ficção quando podemos ver verdadeiras pessoas nos bastidores?
Ve ABC'nin son realite şovu, "Milyoner Ayıya Karşı" nın yıldızları yayınımızda.
E juntam-se à mim na cabine de transmissão... as estrelas do mais recente reality show da ABC, Bilionário vs. Urso!
Lütfen bana bunun bir realite şov olduğunu söyle.
Por favor diz-me que isto é um novo reality show, "A minha doninha".
Eğer diğer bir kanalın realite şovlarından çalıntı yaptığımızı düşünüyorsanız ikiye basın.
Se você está a vender uma imitação doutro reality show... qualquer, pressione dois.
Partiden önce internette yayımlanacak realite şovumu çekiyoruz.
Vamos filmar o meu programa antes da festa.
Aptal realite şovu için kaseti yürütmüş.
Roubou a gravação para o estúpido do programa dela.
Burası, realite şovlarını geliştirdiğimiz yer.
Aqui é onde decorrem os nossos vários reality shows.
Tatlım, iki farklı aileden eşleri alıp, bir aylığına değiştirdiğimiz bir realite programı.
Este é um programa de realidade, querida, onde pegamos em donas de casa de duas famílias... muito diferentes e elas trocam de lugar durante um mês.
Seni başka bir aile ile takas edeceğimiz bir realite programına katılıyorum.
Estou a inscrever-nos num reality show... em que te trocamos por outra família.
İtiraf et. Realite programında birbirimizi kucaklamak için doğduk.
Nascemos para cair nos... braços um do outro na televisão.
Böylece bu son derece sıradan ve gerçek sahnede kadın kahramanın fantezi dünyasını yansıtıldığını görürüz. Şöyle ki, tüm realite basit bir şekilde orada durmasına rağmen ;
Temos uma cena bastante comum na qual o espaço interior da heroína, por assim dizer, seu espaço fantasmático, é projetado, de modo que, apesar daquela realidade : o trem, a moça, parte da realidade, na percepção dela
Fakat kırmızı ve mavi kapsüller arasındaki seçim... aslında illüzyon ve realite arasındaki seçim değildir.
Mas a escolha entre a pílula azul e a vermelha não é verdadeiramente uma escolha entre ilusão e realidade.
İşte bu noktada, realite fantaziye uyduğu zaman,
Neste ponto, quando a realidade se encaixa completamente na fantasia,
Bu şiddetin sonucunda Fantazi ve realite arasında mükemmel bir ilişki kurulur.
O resultado dessa violência é a coordenação perfeita entre fantasia e realidade.
Fantazi parçalandığı zaman, realiteyi elde edemezsiniz. Son derece dramatik olan ve sıradan realite gibi tecrübe edilemeyen kabusvari bir "gerçek" elde edersiniz.
Quando a fantasia se desintegra, não obtemos a realidade, obtemos um tipo de pesadelo real muito traumático para ser experimentado como realidade ordinária.
Sonunda elde edebildiği şey,... realite karşısında uygun bir mesafe kazanmaktır.
O que ela consegue fazer no final é adquirir uma distância apropriada da realidade.
TV bölümü, müzik bölümü, realite bölümü.
O sector da televisão, da música, dos "reality shows"...
Gelmiş geçmiş en sıkıcı realite programını 7 saat seyrettikten sonra son bir yarışmacıya geldim.
Depois de assistir por 7 horas, o pior "reality show" já feito... cheguei a um "finalista".
Realite şovu.
O reality show?
Onlar Realite şovlardan birinden geliyorlar.
É um daqueles reality show, quem quer apanhar?
Eğer realite şovları bize bir şey öğrettiyse o da utanç duygusu olmayan insanların asla durdurulamayacağıdır.
A gaguez, a certidão, o Gilly...!
Siz kızlar bir tür realite şovun parçası mısınız?
As meninas fazem parte de algum programa de realidade?
Tabii, önümüzde olacaklar hakkında endişelerim var realite şovlar, Britney Spears sayı turunun vuruşlarının rakamlarının kuşkulu hale gelmesi.
Reality shows, Britney Spears, os suspeitos números de "home runs" a ser batidos.
Televizyona realite şov senaryosu yazıyorlar, o yüzden desteklemiyorum.
Eles são argumentistas de reality tv não têm o meu apoio.
- Şu an en son ihtiyacımız olan şey bir realite şovu.
- Não precisámos de um "reality show"
Realite şov mu bu?
Será um programa de TV?
Gidip realite şovlardaki çılgın insanları izleyip yeniden normale dönmek istiyorum.
Quero ir para casa ver gente louca em reality shows para eu me sentir normal de novo.
Eğer şişman heriflerin koşuşturmasını görmek isteseydim, realite şovlarını izlerdim.
Se quisesse ver gordos a correr, veria o reality show.
Lemon, bu hafta sonu kanala özgürlükleri için dans eden mahkûmlarla ilgili bir realite şovu almak için Pekin'deydim.
Lemon, estive em Pequim no fim de semana para comprar um reallity show, onde os criminosos têm que escapar a dançar.
Yakınlarda para bulamazsam bir realite programına gireceğim.
Se eu não conseguir arranjar algum dinheiro em breve, terei que fazer um maldito reality show.
Artık moda realite şovları.
Gira tudo em torno dos "reality shows".
Realite TV yi izlemek istemiyorum Hollywood un pisliklerini gösteriyor
Não quero ver Reality TV, são as entranhas de Hollywood.
Realite TV den ben de nefret ederim Haklısın rezalet
Detesto Reality TV. Tens razão, não vale um chavo.
Önce baş vampiri öldürmemi sonra da eski bir realite şovcuya dadılık etmemi istiyorsun.
Primeiro esperas que eu mate um vampiro mestre... depois esperas que eu tome conta de um rejeitado dos "reality shows"?
Gizli kameralı realite TV şovlarından biri bu, değil mi?
- Acreditas em mim agora?
Garip bir realite şov gibi olur.
Como um estranho reality-show.
- bizim işimiz bu. realite film ekibiyiz biz.
Televisão em directo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]