Reebok Çeviri Portekizce
47 parallel translation
Bazıları sınır dışı edilmemek için her şeyi denerler.
- Sim, é uma idade óptima. Antes de o rabo começar a descair e começar a usar Reebok.
Popoları sarkmadan ve Reebok giymeden önce. 1 dolar koyuyorum.
Olha, hoje falei com um cliente que tinha um emprego que era perfeito para a Peggy.
Sanki ucuz fiyatlar yetmiyormuş gibi Noel baba Weejee's de satılan son model Reebok ayakkabıları ile birazdan paraşütle atlayacak.
E como se os preços não fossem já bem baixos, o Pai Natal, com ténis Reebok, à venda na Weejee's do shopping, vai aterrar de pára-quedas a qualquer instante.
Dört numara hala Reebok'ı sindiremedi.
O 4 ainda não acabou de digerir a reebook.
Çölde koştuğunuz o Reebok reklamı yok muydu, muhteşem bir şeydi.
Recordo deste comercial... onde corriam pelo deserto. Muito fixe.
Aşağıda bir Reebok reklamı çekiliyor.
Estás a ver o anúncio da Reebok?
Belli ki, Reebok'da beni sevmiyor. - Sana Reebok hikayemi anlattım mı?
Já te contei a minha história com a Reebok?
Reebok'ı siktir et!
A Reebok que vá ã merda!
O komisyona ihtiyacın vardı ama, bölgesel bir deve reklamıyla Reebok'ı dize getiremezdik. Özür dilerim.
Eu sei que precisas da comissão, mas isto não ê bem a Reebok.
Ayağındaki "Joan and Davids" i mor "Reebok" larla değiştirdim.
Substituo-lhe os sapatos caros por Reeboks roxos
Reebok'ın reklam kampanyası var. 2000 yard yaptığım an yayınlanacak.
Então a Reebok tem uma campanha publicitária preparada para sair no momento em que eu alcançar as 2000 jardas.
Reebok neyi temsil ediyor? Sanırım Reebok, Afrika ceylanını temsil ediyor.
Um tipo de gazela africana?
Hayır. Reebok güven ve prestiji simgeliyor.
Não, Reebok lembra credibilidade, lembra prestígio.
Reebok bizim aradaki kızlar için yapacakları reklam kampanyasını üstlenmemizi istiyor.
E quer entregar-nos a campanha de ténis para as adolescentes.
Evet. Reebok kampanyası nasıl?
Como está a campanha da Reebok?
Tamam. Reebok.
Bom, Reebok...
İkisi de Reebok giyiyorlar.
Ambas calçando Reeboks.
" "Reebok. Geleceğe adım atın." "
"Com Reebok Pisa o Futuro."
Size Reebok'ın yeni reklam kampanyası olacağına... ... inandığım konsepti sunmama izin verin.
Deixem-me mostrar o que achamos que será a nova campanha da Reebok.
Hepsi de Reebok giyiyorlar. Slogan şöyle ; " "Hareketi seçen kızlar için." "
E eis que surge a frase, "Para Raparigas que Escolhem a Acção".
Gerçekten mi? Reebok'un onun gibi tutkulu kişilere ihtiyacı var.
À Reebok interessa gente com este tipo de paixão.
Reebok senin kampanyadan çekilmeni istiyor.
A Reebok não o quer na campanha.
Ama Reebok korkakça davrandı.
Mas aquilo gelou os pés á Reebok. Sem querer fazer graça...
Eğer bu kopyaları çı kartmazsam Reebok teklifi çöpe gidecek.
Daqui a 2 minutos é a reunião com a Reebok e se não faço estas fotocópias digo adeus á minha apresentação.
Reebok'ın... ... senin yeteneğine ve tutkuna ihtiyacı var.
A Reebok precisa do teu talento e paixão.
Reebok, Coca Cola, Sport Illustrated.
Reebok, Coca-Cola, Sports Illustrated for Women.
Reebok mu?
Foi a Reebok?
Reebok değil.
Não foi a Reebok.
Sanırım o Reebok anlaşmasını fazla ciddiye alıyor.
Na minha opinião, acho que o meu homem leva este antigo patrocínio da Reebok demasiado a sério.
Nerede çalışmıştınız? - Sport Club Reebok.
- No Sport Club Reebok.
Sanırım Reebok'ın kamyonunu süren bir kuzenim var.
Acho que tenho um primo que conduz um camião da Reebok.
Reebok reklamlarındaki o yapılı, yakışıklı futbol oyucusu mu?
Aquele jogador giro dos anúncios da Reebok?
Bel altında benim Weebok'ımı hissetmek isteyen başkası var mı?
Alguém mais quer sentir um Reebok nos túbaros?
Reebok da buna dahil.
A Reebok também.
Dinle, muhtemelen saçmalıktır ama adamlarımdan biri senin yöneticilerinden birkaçının Canton'a gidip Reebok işimi kapmaya çalıştıklarını duymuş.
Olha, deve ser só conversa, mas um dos meus homens ouviu dizer que dois dos teus executivos estiveram em Canton, a espiar a minha conta com a Reebok.
11 yıldır Reebok reklamlarını ben yapıyorum.
Represento a Reebok há mais de 11 anos.
Reebok işini elinde tutmak için gerekenleri yapmadın.
Tu deixaste a conta da Reebok aberta em cima da mesa.
Beyler, New York'a, ya da öteki adıyla Reebok Kenti'ne hoş geldiniz.
Meus senhores, sejam bem-vindos a Nova Iorque ou à "Cidade Reebok", como gostamos de lhe chamar.
Reebok sanırım, çünkü yan tarafında iki çizgi varmış.
Parecia da Reebok porque tinha duas listas laterais.
Ayrıca spor mağazasından Reebok siyah eşofman ve kayak maskesi satın almış.
Comprou também um fato de treino preto da Reebok e uma máscara de esqui numa loja de desporto.
Hayır, silahla yaralanan bir ayakkabın ve uf olmuş bir serçe parmağın var.
Não, tens uma Reebok com um tiro e uma ferida no dedo mindinho.
Nike'yle Puma denizaşırı ve "Diğer ikisi gelmezse Reebok önemsiz," demiştiniz.
As reuniões com a Nike e a Puma são no estrangeiro e disse que a Reebok não interessava se as outras não fossem.
- Reebok... Ben şunu alacağım, Şu iki Adidas...
Eu vou levar os dois "Adidas"...
Belki bir kaç Reebok, ev için.
Talvez uns "Reeboks", para andar em casa.
Şimdi sana bir soru soracağım.
Que lhe lembra a Reebok?
Reebok hatta.
Tem a Reebok em linha.
Reebok anlaşmayı imzaladı.
A Reebok assinou o contrato.