Reklamlar Çeviri Portekizce
896 parallel translation
Reklamlarımızda adınız olmayacak.
Não o usaremos na nossa publicidade.
Reklamları ayarladığım için duymuyorum.
Tenho este anúncio cronometrado para não o ter de ouvir.
Bunun reklamlarını görmüştüm.
Já vi publicidade a este.
Bunun tirajı bizim iki katımız ve reklamları da üç katımız.
Têm o dobro da tiragem... e conseguem o triplo da publicidade.
Bazı boya reklamları gördüm. Elbette az kanıtla hüküm vermek doğru olmaz, fakat...
Vi um anúncio sobre tintas, e é claro que não devemos basear-nos em tão poucas provas, mas...
Reklamlar bağış getiriyor.
A publicidade traz doações.
Tek yaptığı iş TVde deodoran reklamları.
Só aparece em anúncios de televisão para desodorizantes.
Tüm gösterimiz, az sonraki reklamlar dahil film üzerinde.
O nosso programa, incluindo os anúncios, está gravado.
Reklamlar yüzünden Vince Everett'ın... şarkısını dinleyemediğinden yakınan o kadar çok kişi aradı ki... kaydı tekrar çalacağız.
Muitos se queixaram que não puderam ouvir o disco de Vince Everett... devido ao comercial, assim é que o voltarmos a tocar.
Fakat, ondan sonra, korkarım reklamlar hakkında bazı kötü şeyler söyledim.
Mas, depois disso, receio ter dito algumas coisas desagradáveis sobre a publicidade.
Sponsor ürünlerin reklamları.
... e divulga os produtos do nosso patrocinador.
Öykü basma kalıp olabilir, fakat şu çılgınca reklamlar tam bir şiir.
A história pode ser chata, mas estes anúncios loucos, são pura poesia.
Mektuplarım sadece reklamlar ve faturalar içeriyor.
O meu correio é só publicidade e contas.
Gizli tedavi yöntemleri hakkındaki reklamları hiç okumadın mı?
Alguma vez leu anúncios de remédios secretos?
Birkaç detayla kaba taslak format. Reklamları programa nasıl ekleyebileceğimizi görmek için.
Só um esboço com alguns detalhes de como integraremos os anúncios dentro do corpo do programa.
Kimse reklamların gücünü böyle kullanmamıştı.
- Acha? Nunca ninguém mostrou o poder da publicidade assim.
Bunun Kişisel sütuna mı yoksa istek reklamlarına mı koyulmasını istersin?
- Anúncios pessoais ou procura-se?
- Ya TV reklamlarıyla?
- Talvez com comerciais de TV?
Telefon kitabı kapaklarında reklamlarına rastlamadın mı hiç?
Conheces? Deves ter visto o anúncio... na contracapa da lista telefónica, com um tipo assim.
Dalga geçiyor. Luther ve Kimse Albatros Sevmez ve TV reklamlarında oynadı.
Entrou no Lutero, em Ninguém Gosta De Albatrozes, e vários anúncios de TV.
Reklamlar, her şey.
Os anúncios, tudo...
Reklamlarını gördüm.
Vi os anúncios.
Reklamlarını gördüm.
Vi isso anunciado.
Reklamlarınız planlardan önce geliyorsa, bu sizin probleminiz. Beni ilgilendirmez.
Se a publicidade veio antes dos planos, problema é seu!
Artık yok, artık reklamlar yok.
"Não vês nenhuns " Não vês nenhuns anúncios
Dergilerdeki kot reklamlarına filan çıkardı.
Então, ela era de "Modelo de traseiro". Para calças, revistas, essas merdas.
W. E. reklamlarındaki adam neden size benziyor?
Porque é que o tipo do anúncio da W.E. se parece consigo?
Paranı Kanada reklamlarına harcasan daha iyi.
Era mais bem aplicado em publicidade no Canadá.
Reklamlar.
Intervalo.
Umarım o reklamları ve afişleri değiştirmek için çok geç değildir.
Espero que não seja demasiado tarde para mudar todos os anúncios e as promocionais.
Televizyonda Polaroid reklamlarını yapan İngiliz oyuncu.
Aquele ator inglês, dos comerciais de TV da Polaroid.
- Tamam. Reklamlarını kendine sakla.
Poupe o anúncio, Adelaide.
Cinayetlere yeter artık, demen için deodorant reklamlarında bile cinayet kullanacağız. "
E vamos usar o crime para vender desodorizante para que se fartem de tanto crime. " Certo?
Carol televizyon reklamları ile ilgileniyor.
A Carol quer fazer anúncios...
Dergideki reklamları yırtacağız... kimse onlara bakmaz... karton yapıp, üstüne ızgara resmi yapınca, deliği örteceğiz, belki havlu gibi şeyle bir bölümünü gizleriz.
Arrancamos os anúncios das revistas. Ninguém dá pela falta deles. Fazemos cartão, pintamos grelhas nele e tapamos o buraco.
Bütün bu sloganlar, reklamlar beyninize işlemiyor mu?
Não lhe faz mal à cabeça todos estes slogans, toda esta barulheira publicitária?
Hem hayal görmüşsünüz, hem de reklamların etkisinde kalmışsınız!
Não só têm visões como fazem lixo publicitário.
Reklamlar, günümüzün felaketi haline geldi.
Você sabe que a publicidade é o flagelo dos tempos modernos.
İç çamaşırı reklamlarına bakıyordum.
Estava a ver os anúncios de lingerie.
Küçük sevimli dostum, tüm televizyon reklamlarımızda sen olacaksın!
Tu meu apetitoso amigo... vais fazer todos os nossos anúncios de TV!
Her isteğini yerine getirecek. Televizyon reklamlarında oynayacak.
Ele fará qualqyer coisa, ele fará o seu anúncio televisivo, sim.
TV reklamlarımda oynarsan yaşarsın yoksa tıka basa kurşun dolarsın.
Podes fazer os meus anúncios de TV vivo ou empalhado.
Reklamlar için teşekkürler Bakanım.
Muito obrigado pela publicidade, Senhor Ministro.
Tam sayfa reklamlarımızı...
Anúncios de página inteira...
Diş macunu reklamlarındaki gülümsemene deli olduklarını söylerdin.
Podes dizer que ela ficou excitada com o teu sorriso pasta de dentes.
B yüzünün sonu. KAB reklamları.
Final do lado dois, Publicidade KAB.
Reklamlarımızdan çoğunu gördünüz.
- Você tem visto os nossos comerciais.
Eğer geçen seferkine benzer, en ufak bir kilitlenme belirtisi gösterirse, reklamları girin.
Se parecer que ela vai ficar paralizada, ponham um comercial.
Tıpkı spor aletlerini tanıttıkları reklamlar gibi oldu. Şuna bak canım.
Pareces saído do Nautilus...
Reklamlar yüzünden hep uyanıyor.
Barney! Os anúncios acordam-na sempre.
Son reklamlar.
Comercial final.