Restoran Çeviri Portekizce
4,207 parallel translation
Evet.Yıllar önce bir restoranım vardı.
Tive um restaurante anos atrás.
Ve konuşmayı bitirdiğimizde, bu restoranı da alacağız.
E quando tivermos terminado de falar, teremos comprado este café.
- Restoran rehberini göndermemişler.
- Não enviaram o guia dos restaurantes.
Pekala beyler izin verirseniz arkadaşınızla birkaç dakika konuşmam lazım İsterseniz restoranı turlayabilirsiniz
Meus caros, se puderem dispensar o vosso amigo, tenho uns minutos se quiserem fazer uma visita ao restaurante.
Şef Cotillard bana yeni restoranında yardımcı şeflik teklif etti
O Chefe Cotillard pediu-me para ser subchefe no restaurante novo.
Birkaç restoranı var. Üst düzey müşterileri için sorunları hallediyor.
Tem alguns restaurantes, resolve problemas de clientes importantes.
Evet ama bu sefer bir Polonya restoranında yaptık.
Hum, mas aconteceu num restaurante polaco.
Şey, en azından Polonya restoranı değil.
Bem, pelo menos não é Polonês.
Bundan sonra, bu restoran bana ait.
Este restaurante agora é meu.
Parayı restoranın tuvaletine saklamış
Ele escondeu-o na casa de banho do restaurante.
En yüksekte, küçük bir restoran vardır.
Por cima, há um pequeno restaurante.
Paten alanı ve restoran arasında başka bir duraklama yaptınız mı?
- entre a pista e a loja? - Hum, certo.
Burada, bu kampta, kendi 24 saat restoranımız bile var.
Aqui até temos um restaurante que funciona 24 horas por dia.
- "Tokyo'da restoran" aranıyor.
À procura de "Jantar em Tóquio".
Bence iyi durumdayız. Restoran 1 saat içinde açılır.
Não há problema, o restaurante abre daqui a uma hora.
Bazı okullar içinde kitap okunan restoran zincirlerine döndü.
Algumas escolas transformaram-se numa 7-Eleven com livros.
Hazır gıda restoran zincirleri tüm kamu okullarında yasaklansa?
E se as cadeias de fast-food fossem banidas das escolas públicas?
Sanırım bir restoran.
Acho que é um restaurante.
En sevdiğin restoran hangisi? "... olabilir.
Qual é o teu restaurante favorito?
En sevdiğin restoran hangisi? "
"... tempo livre. Qual é o teu restaurante favorito? "
Restoranınız, radyo istasyonlarınız, kayıt stüdyolarınız, markalarınız... Bin bir türlü iş. Hepsinde de haddi hesabı olmayan para akışı var.
O seu restaurante, estações de rádio, estúdios de gravação, discográficas, vários negócios, muito dinheiro a passar por eles sem ser contabilizado.
Dışarıdan tek fark ettiğim Fransız ya da İspanyol restoranı oluşuydu.
Era pesado, reconheci-o do exterior de um restaurante, uma vez. Era Francês, ou Espanhol.
5 Numara diye bir restoran var.
Há um restaurante chamado Number 5.
Restoranımızın prensibidir.
É política do restaurante.
Bu restoranın harika olduğunu duydum.
Ouvi dizer que o restaurante é incrível.
Hala niye restoranını açmadın sen?
Como é que ainda não abriste um restaurante teu?
- Kendi restoranını açmalısın.
- Devias abrir um restaurante.
- Sarah restoran açıyor.
- A Sarah vai abrir um restaurante.
Tamiami patikasındaki Coopertown restoranına gideceğiz.
Vou àquele restaurante em Coopertown, na Tamiami Trail.
Heyecan demişken, yeni restoranın hayırlı olsun, Elena.
Falando em animação, parabéns pelo teu novo restaurante, Elena.
Elena Cadera'nın Londra'da bir restoran işlettiği bilinmektedir.
Parece ser Elena Cadera, proprietária de um Restaurante e residente em Londres.
Aksine her zaman görünmeyen dünyanın, restoran açmalık güzel bir yer olduğunu düşünmüşümdür.
Pelo contrário, sempre achei que é o sítio ideal para abrir um restaurante.
Meksika yemekleri yapan bir restoran duydum. Adı Cabanita.
Ouvi falar de um restaurante mexicano chamado Cabanita.
- Onları takip ettim. 3. Batı Caddesi'ndeki Chinatown Express isimli restoranın önünde durdular.
Eu segui-os e estacionaram ao lado do Chinatown Express na Western e Third.
Tamam. 3. Batı Caddesi'ndeki Chinatown Express isimli restoran.
Muito bem, num restaurante chamado Chinatown Express na Western e Third.
Sokağın başına geçip tam şu açıdan restoranın içini çekiyorsun.
Unidade 14 a responder ao código três. Desce a rua e dali arranja um ângulo lá para dentro.
Ben şefim, restoranım olur anca.
Eu sou chef e trabalho num restaurante.
Tek bir gerçek var, o da benim restoranımda benim için çalıştığın, değil mi?
Tu trabalhas para mim! No meu restaurante.
Biliyorum, Twitter'a girip restoranın reklamını yaptım.
Eu sei, eu estive no Twitter a promover o restaurante.
Restoran, eleştirmenlerle değil son 10 yıldır senin yemeklerini yiyen insanlarla doluyor!
O restaurante não está cheio de críticos, está cheio de pessoas que têm comido o que fazes há 10 anos!
Esasında benim yemeğim çünkü burası benim restoranım.
Por definição, a comida é minha porque o restaurante é meu.
Restoranı kapamayı düşündüğünü söyledi amına koyayım!
Ele pensou que lhe iam fechar o restaurante!
Restoran olsaydım spesiyalim olurdun. Ama kimse seni sipariş edemezdi çünkü sadece benim olmanı isterdim. Tamamen benim.
Se eu fosse um restaurante tu eras a minha especialidade, mas ninguém te podia pedir, porque eu iria querer que fosses minha, só minha.
50 mil uzaklıktaki her istikamette ondan iyi restoran yok, Baba.
Papá, é o melhor restaurante em 80Km em qualquer direcção.
İddiaya göre restoranın yenileme işi Hindistanlı genç bir şefe düştü.
Diz-se que a regeneração do restaurante, deve-se em maior parte a um jovem Chef da India.
Restoran olan metro anne.
Um Subway?
Burası bir restoran yahu!
Isto é um restaurante!
- Ya çekilirsin ya da bütün bu restoranın aurasını yok ederim, ona göre!
- Vai sim, ou pode crer que pegarei nesta aura e acabarei com ela!
Restoranımda deli bir kadın var.
Há uma mulher maluca no meu restaurante.
Restoranı aradım ve arabanın çalındığını söylediler.
Liguei ao restaurante e disseram que o teu carro fora roubado.
Bir restoranı var.
E é dono de um restaurante.