Romper Çeviri Portekizce
772 parallel translation
General Lee hatları yarıp, yiyecek katarını kurtarmayı emreder.
O General Lê ordena um ataque para romper as linhas e recuperar o comboio de mantimentos.
Kuşkuları doğru çıkınca, babasına olan bağlılığı gereği, ilişkisini bitirir.
A entrevista. Confirmadas as suspeitas, por lealdade a seu pai, decide romper o compromisso.
Seni köseye sikistiramazsa bana gönder, ben yardim ederim.
Se ele näo tiver razões para romper consigo, eu dou-lhas.
Biri bir gazeteye bakarsa kafasını patlatacağım. Şapkam nerede?
E ver como lhes nascem os dentes e se sei que algum lê um jornal romper-lhe-ei a cabeça.
Sirkte mutlu çocukları görmek ücretimizdir bizim. Kaslar ağrıyor, sırtımızdır kırılan,
Músculos a doer Costas a querer romper
Seninle Carol, evlilikten hiç vazgeçmiş miydiniz?
Tu e a Carol também ficam à beira de romper?
İki hafta içinde, düşmanın hatlarımızı yarıp bizi Fransa içlerine doğru sürdüğünü... görmeye kendinizi hazırlayın.
Em duas semanas, prepare-se para ver o inimigo romper as nossas linhas e avançar pelo interior da França.
- Mitch ilişkiyi bitirdi mi?
- O Mitch vai romper com ela?
Fazla olursa, mürekkep dağılmaya başlar.
Demasiada, e as linhas finas irão romper-se.
Bizimse Rommel'in saldırısından önce dokuz saatimiz var.
Nós, nove horas antes do ataque de Romper.
Eğer yarın Rommel'i durdurabilirsek daha iyisini de yapabiliriz.
Se detivermos Romper amanhã, logo lhe direi.
Rommel saldırıya hazırlanıyor.
Romper prepara um ataque.
Bu nedenle savunmamızın planı Rommel'in buradan saldıracağı esasına dayanıyor.
Então, o nosso plano de defesa é principalmente baseado na convicção de que Romper ataque por aqui.
Rommel'in tanklarının buraya kadar direnişle karşılaşmadan gelmesini öneriyorum.
Proponho deixar que os tanques de Romper entrem sem encontrar oposição.
Rommel'in tankları bu kapana mümkün olduğu kadar derin girene dek bekleyip ateş etmeyeceğiz. Böylece onları yoketmemiz daha kolaylaşacak.
Quanto mais tarde abrirmos fogo, mais avançam os tanques de Romper nesta zona e mais fácil será destrui-los.
Eğer Rommel'in topçularından bir şey öğrenemezse başka gece göremeyecek.
Não verá a próxima se não aprende nada sobre a artilharia de Romper.
Tobruk'u iki ay boyunca elde tutmayı planlıyoruz.
Se não tomamos a ofensiva, Romper derrota-nos numa semana.
Tebrikleri sonra kabul ederim. Gel benimle, general bizi bekliyor.
Ele é um oficial de artilharia, e Romper aponta as armas de longo alcance contra nós.
Hiçbir şey onlara ulaşamaz. Menzilimiz dışındalar. Rommel'in yeni bir saldırı planladığını mı düşünüyorsun?
Averiguou se Romper planeia um ataque em grande escala?
Ama Rommel panzerlerini tam sizin söylediğiniz yere yollarsa şansımız ne olur efendim?
- Talvez. Mas quais seriam as possibilidades de Romper enviar uma divisão dele pelo sítio onde você disse?
Rommel, ağır ve korkunç yumrukları, Tobruk'u sürekli dövdü. Nazi hava kuvvetleri, yoğun topçu bombardımanı ve önden saldırılar da destek verdi.
A fúria implacável e desesperada de Romper caiu sobre Tobruk uma e outra vez, com a Luftwaffe, a artilharia concentrada e o ataque frontal.
Hem Rommel hem de ben sana çok ilginç bir hafta geçireceğinin sözünü veriyoruz.
Creio que Romper e eu podemos prometer-lhes uma semana muito interessante.
Rommel çevresinde dolanan her şeye bomba yağdırıyor.
- Não podem. Romper ataca em todo o perímetro com todo o seu exército.
Rommel'in öldüğünü görmektense benim öldüğümü görmeyi tercih ederler. Hayır, Tammy.
- Odeiam-me mais que a Romper.
Rommel bu tepeyi alırsa... kolordunun ilerlemesi günler boyu gecikir.
Se Romper toma esta colina, o avanço poderia atrasar-se durante dias.
Şafak sökerken kalkın, gece çalınan eşyalarınıı ararken çarpışan mahkumlar.
Acordar ao romper da aurora, Tropeça-se sobre os outros em busca dos bens roubados durante a noite.
Tanrı'nın ateşinden geçilmez!
Não se pode romper o fogo de Deus!
Top bir sağa, bir sola, bir ileri, bir geri dönüyordu- -
Eu ia cortar pelo meio, romper...
Lydia, haydi yeni bir sayfa açalım.
Lydia, vamos romper com isto tudo.
Aella'ya olan sözümden dönmem bunun kadar kötü olur.
Para mim, romper a minha promessa com Aella seria igualmente mau.
Gün hiç kimsenin üzerine doğmayacak bir daha.
O dia não voltará a romper para ninguém.
Ben ile bozuşmamı mı istiyorsun?
E romper com o Ben?
Düğünü durdurmaya köye gittim. Kuzenle evlendim.
Deixo tudo e corro de volta à aldeia para romper o casamento.
Gilberte'den ayrılmaya cesaret edemedi. Ne düşündüğünü kendi de bilmiyor.
Ele não ousou romper com a Gilberte, ele próprio não sabe o que pensa.
Majesteleri bütün diplomatik ilişkilerin yara alacağı konusunda beni uyarıyor mu?
Vossa Majestade está a informar-me de que está a romper relações diplomáticas com todas as potências?
Ayrılamazdın zaten.
Não. Você não podia romper.
- Beni terk mi...
- Estás a romper...
Sabah ilk işimiz gitmene izin vereceğiz boynunda "gideceğin yere daha hızlı yüz" diyen bir taşla.
Soltamos-te, ao romper da aurora. Com uma pedra nos pés, para que chegues mais depressa ao teu destino.
Ablukayı yarmak için raylardan zırh yapacağız, Krupp silahını buraya, diğerinide az yukarı kurun.
Para romper o bloqueio, armadilhe os carris, coloque as peças Krupp.
Krank milini kopartabilir.
Pode romper a cambota.
... Avranches'da hatları yarabilecek durumda olacağız... Amerikan Üçüncü Ordusu'nu, Birinci Ordu ve İngilizler'den ayırabiliriz.
Poderemos romper pelos Avranches e separar o primeiro e terceiro exércitos americanos do britânico.
Aygıtlarımıza göre, uzay parçalanıyor.
Segundo os instrumentos, o espaço está a romper-se.
İçinde olduğunuz gemi kayboluyor ve bizimkinin iç sistemlerini etkiliyor.
Tudo. Essa nave está a desaparecer e... a romper as entranhas desta.
Çenende bir şeyler çıkıyor.
Vejo uns pelitos a quererem romper na tua cara.
Mesih, annesinin bekareti bozulmadan dünyaya geldi.
Cristo nasceu de sua mãe sem romper a sua virgindade.
Bak, Şahin, arter aşınabilir.
Ouve, Olhovivo, a artéria pode romper-se.
Bu kadınla ne tür ilişkinin olduğunu bilmiyorum... Ama eminim çok detaylıdır..
Não sei que relação tiveste com essa mulher... mas os meus homens vão atacar ao romper da aurora.
İnandığım şeyi yapma cesaretini gösterseydim, senden ayrılmak yerine,
E se eu tivesse mesmo a coragem das minhas convicções, ao invés de romper contigo, eu... teria deixado a Lisa.
Terk eden taraf olmak kolay olmadı.
Não foi fácil ter de ser eu a romper.
Marş!
Romper fileiras!
600.000 ne oldu?
Não sei, não queria romper o vínculo definitivamente.