English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ R ] / Rust

Rust Çeviri Portekizce

91 parallel translation
Üzgünüm Rust.
Desculpa.
Buranın senin olduğunu biliyorum.
Rust, ouve, sei que este hotel é teu.
İşsizlik seçim sonuçlarını büyük ölçüde belirleyen işçi kesiminde marjinal bir sorun olabilir, Kate.
O emprego pode ser um assunto marginal nalguns dos estados de Rust Belt.
Ve Pas-Git tampon yağı kullanıyorum.
E eu uso Rust-eze Polimento para Traseiras, com uma nova fórmula!
Hiçbir şey paslı arkanızı, Pas-Git gibi yumuşatmaz.
Nada é melhor para pára-choques ferrugentos do que Rust-eze.
Pas-Git kullanın, siz de aynen benim gibi görünün.
Usa Rust-eze e também tu podes ficar parecido comigo!
Pas-Git tampon yağı takımı harika bir yarış çıkardı.
A equipa do Rust-eze Polimento para Traseiras fez uma bela corrida hoje.
Unutmayın, biraz Pas-Git ve aklın almayacağı kadar şansın yardımıyla sizler de bana benzeyebilirsiniz.
E, não se esqueçam, com um pouco de Rust-eze... E uma sorte louca. ... podem ficar parecidos comigo.
Teşekkür ederim Bay Tex... ama büyük çıkışımı Pas-Gitçilerle gerçekleştirdim.
Obrigado, Sr. Tex, mas foram os tipos da Rust-eze que me deram a minha oportunidade.
Bu babanın barmen incili. - Rust Nail tarifi var mı bak.
Isto é "a bíblia do barman" do teu pai, vê se encontras uma receita para
Ronstadt, Rust tepesindeki araba hırsızlığının laboratuar raporu nerede?
Ronstadt, onde está o relatório do laboratório sobre o carjacking?
Rust Bucket'ta tuhaf bir şeyler olmuş.
Passa-se qualquer coisa estranha no Rust Bucket.
- Bize Rust Bucket'tan bahsedin.
- Fale-nos lá sobre o Rust Bucket.
Hanna, Rust Bucket'ta neler olduğu konusunda... -... söylemek istediğin bir şey var mı?
Hanna, há alguma coisa que nos queira dizer sobre o que aconteceu ao Rust Bucket?
Ayrıca neden Rust Bucket'ta olduğunuz konusunda her şeyi söylediğinizi sanmıyorum.
E acho que não está a dizer-nos tudo sobre a sua ida ao Rust Bucket.
Rust Bucket ile bir sorunu yok, orayı neden dağıtsın?
Mas não tinha problemas com Rust Bucket. Porquê destruí-lo?
Rust Bucket'tan para çaldığı için kovulmuş.
Foi despedida por roubar o Rust Bucket.
Merhaba, ben Allen Rust, Sisters of Mercy Hastanesi'nden.
Olá, fala Allen Rust do Hospital Irmãs da Misericórdia.
PAS ve KEMİK
Rust and Bone
Litvinenko ve Rust'u tuttukları yerde.
É onde eles tinham Litvinenko e Rust
Rust, gökyüzünün mavisini beğenmezse gökyüzü ile kavgaya tutuşacak birisiydi.
O Rust discutia com o céu, se não gostasse do tom de azul.
Rust... şimdi onun Teksas'a ait dosyaları gizlendiğine veya yeniden düzenlendiğine göre, çok fazla konuşmazdı susmasını istediğiniz zamanların dışında tabii ama zekiydi.
O Rust... Os documentos dele no Texas eram confidenciais ou tinham sido censurados. Era homem de poucas palavras.
Bu çok mantıksız geliyor, Rust.
Isso parece terrível, Rust.
Tabii ki içmezsin, Rust.
Claro que não, Rust.
- Adım Rust bu arada.
Chamo-me Rust.
Rust, seninle nihayet tanışabilmek çok güzel.
Rust, que bom finalmente conhecer-te.
Rust, nerede kalmıştın?
Rust, sobre o que estavas a falar...
Rust Cohle ile 7 yıl çalıştım.
Trabalhei com o Rust Cohle sete anos.
Hayır, Rust ile 10 yıldır konuşmadım.
Não falo com o Rust há dez anos.
Bence Rust'ın sorununun bir parçası da bazı şeylere ihtiyacı olduğunu kabul edememesiydi.
Acho que uma parte do problema do Rust era que ele precisava de coisas, mas não admitia.
Size şunu söyleyeyim şimdiye kadar Rust kadar zayıflığı sezebilen başka birisini görmedim.
Tenho de admitir... O Rust tinha um olhar afiado para a fraqueza.
Rust, başka bir cinayetle şüpheli bir bağlantı buldu.
O Rust encontrou uma ligação com uma antiga vítima,
Hâlden de çok iyi anlıyorsun, Rust!
És péssimo em conselhos.
Hay sikeyim Rust. Amına koyayım.
Merda, Rust.
Rust yemeğe kalsın diye uğraşıyorum.
Estou a tentar convencê-lo a ficar para o jantar. Oh sim!
Yemeğe kalsana Rust.
Fica para jantar, Rust. Não.
Ben de orada epey iyiydim. Ama Rust kadar değil.
Eu também era bom, mas não tão bom como o Rust.
- Selam, Rust.
- Olá, Rust. - Martin.
- Selam, Maggie.
- Olá, Maggie. - Olá, Rust.
- Selam, Rust. - Jennifer. - Rustin.
- Esta é a Jennifer.
Rust görev dışında haftalarca eski ceset dosyalarına baktı.
O Rust passava o tempo livre a rever históricos das vítimas. Passava semanas nisso.
Bu yüzden hep Rust'ın bir aileye ihtiyacı olduğunu söylemişimdir.
É por isso que sempre disse que o Rust precisava de uma família.
- Rust, evdesin.
Rust, estás em casa.
Huzuru böyle bulacaksın Rust.
Ela vai fazer-te sentir melhor.
Rust'ı hatırlattı bana biraz.
Isso lembra-me um pouco do Rust.
Bunu haber vermemiz gerek Rust.
Temos de relatar, Rust.
Rust'ın babası, ona okçuluk öğretmiş.
O pai do Rust ensinou-o a caçar com flechas.
Kurşunlar, Rust'ın kafasını sıyırıp geçti.
Balas rasparam a cabeça do Rust.
Hanna Rust Bucket'tan para mı çalıyordun? Orayı bu yüzden mi dağıttın?
Hanna...
Pittsburgh'den Rust-Belters Gainesville'den Thunder Showcats ve son olarak Fort Wayne'den Throat Explosion.
- É complicado. - Vê se tens cuidado. - Sim, vou ter.
Nasıl gidiyor, Rust?
O que se passou, Rust?
rusty 188

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]