Rüzgarlar Çeviri Portekizce
396 parallel translation
"Geceleyin, dağlarda rüzgarlar uluyor."
"À noite, o vento uiva nas montanhas."
Ters rüzgarlar - balık avlamaya çalıştık başarılı olamadık yine ekmekte kesinti yaptık
Ventos contrários - pescámos constantemente sem êxito. A raçäo de päo novamente cortada
Sert rüzgarlar, nefretimi körüklemek için!
Uma rajada de vento... ... para espalhar o meu ódio.
İster bırakın rüzgarların başını saldırsınlar kiliselerin üstüne, ister dalgalar şahlansın, parçalayıp yutsun tüm gemileri, Ham başaklar, ulu ağaçlar serilsin yere, kaleler yıkılsın içindekilerin başına, saraylar, ehramlar yerle bir olsun, batsın bereket hazinesi tabiatın, bütün tohumlarıyla birlikte. Ne isterseniz olsun ; yeter ki, cevap verin!
Vós que desamarrais os ventos que combatem as igrejas... que deixam as ondas espumantes... confundirem e engolirem os navegantes... que arrancam trigos verdes, e abatem árvores... que derrubam castelos nas cabeças de suas sentinelas... que fazem palácios e pirâmides curvaram-se sobre suas fundações... que desmoronam o tesouro dos germens da natureza... até que a destruição fique nauseada com seu próprio poder.
Essin ölüm rüzgarları!
Sopra, vento! Vem, destruição!
Adı Savaş Rüzgarları.
É o War Winds.
Eğer kızınız da uygun görürse, aygırınız Savaş Rüzgarları'nı almaya geldim.
Vim comprar o vosso cavalo War Winds, se a sua filha não se importar muito.
Bay Benedict'e Savaş Rüzgarları'nı ben satayım.
Deixe-me vender o War Winds ao Sr. Benedict.
Ya Savaş Rüzgarları, ya ben.
Ou vai o War Winds ou vou eu.
Savaş Rüzgarları'na biniyormuş.
Não sei. Ela estava a montar o War Winds.
Melek soğuk rüzgarlar estirir.
O anjo faz o vento soprar frio.
Şimdi kuzey rüzgarları esiyor.
Agora, o vento frio começa a soprar.
Sonsuza kadar rüzgarlar arasında dolanmak zorunda.
Vagueará para sempre entre os ventos.
Sen rüzgarlarınla estin ve deniz onları kapladı!
Sopraste com Teus ventos e o mar cobriu-os!
Gemini Colossa adasına sürükleyen rüzgarlar, o kıyıda bir sürü gemiyi paramparça etti.
Capitão, os ventos que os levaram à ilha de Colossa... destruíram muitos navios na sua paraia.
Şeytan adasında rüzgarlar ve deniz güçlü.
Ventos e ondas fortes rodeiam a ilha dos demónios.
Sadece alize rüzgarlarının yelkenlerini doldurması yeterliydi.
Ele só precisava de sentir | o vento e o içar da vela.
Olağanüstü rüzgarlar, aynen ortaya çıkışları gibi, aniden yok oldular.
"Os fortes ventos desapareceram tão rapidamente como chegaram".
Çekirgelere, güçlü rüzgarların yaptığı gibi siz de Calvera'dan kurtulmalarına yardım ettiniz.
Ajudou a livrarem-se do Calvera, da mesma forma como o vento ajuda a livrarem-se dos gafanhotos.
Yıkım rüzgarları esiyor.
Sopram os ventos da destruição.
Roma yüce ve yalnız. Üstüne yıkım rüzgarları esiyor!
Roma poderosa e sozinha, os ventos da destruição sopram sobre ti!
Onun canına karşılık, bizlere açık rüzgarlar ve iyi bir yolculuk ver.
Dá-nos ventos de feição e uma boa viagem, em troca da jovem vida dela.
Rüzgarlar yakında gelecek.
O vento norte não tarda.
Yelkenlerinizden sizi çekebilmek için rüzgarlar yarattım.
Fiz com que o vento deixasse de soprar nas vossas velas.
Buralar cehennem gibi, kahrolası yağmur,... kahrolası yalnızlık ve kahrolasıca rüzgarlar.
Isto aqui é um inferno, com esta chuva maldita e a maldita solidão, e o maldito vento.
Bu arada, Tromso Jeofizik Enstitüsü'nün bir raporuna göre İtalia zeplininin tahmini uçuş zamanında esen rüzgarlar,... kazanın Franz Josef yakınlarında olduğunu gösteriyor.
Entretanto um relatório do Instituto Geofísico de Trömso... sugere que os ventos existentes... durante o tempo calculado do voo do dirigível'Itália'... indicam que a queda poderá ter ocorrido... nas proximidades da Terra de Franz Josef.
"Sert rüzgarlar Mayıs tomurcuklarını sarsar, ama yazın getirdiği..."
"Os ventos sacodem os botões de Maio e o estio tem apenas..."
Merhamet, yeni doğmuş bir bebek ya da göklerin görünmez ulaklarına binip gelen intikam melekleri gibi bu korkunç cinayeti herkesin gözleri önüne serecek ki gözyaşları rüzgarları boğacak.
E a piedade, qual recém-nascido nu, ou querubim celestial sobre os mensageiros invisíveis do ar soprará o abominável acto em todos os olhos e as lágrimas afogarão o vento.
Ve hırçın talih rüzgarları
E os ventos selvagens Da fortuna
- Ve hırçın talih rüzgarları
- Seguirei a meu amo até o fim
Ve hırçın talih rüzgarları
E os ventos selvagens Da sorte
" cennetin rüzgarları boş saraylarında essin.
"deixa os ventos celestes soprarem pelos teus palácios."
Jukov'un hareket alanı gitgide kısıtlanıyordu. Ancak kuzeyden soğuk rüzgarlar esmeye devam ediyordu ve zaman hala ondan yanaydı.
O "espaço" esgotava-se para Zhukov, mas o "tempo" continuava do seu lado, com os ventos frios do Inverno a soprarem do Norte.
... intikamın rüzgarları, cehennemin karını dağıttığı zaman Buddha seni cezalandırmayacak.
Buda não irá puní-la.
Güçlü kuzey-batı rüzgarları.
Fortes ventos do noroeste.
Ya da kumlara çarpan dalgalarının sesinin aynı bir senfoni gibi... içine huzur doldurduğu Med gezegeninin... alize rüzgarlarını getirerek, evrenin tüm musikisi kulağınıza akıyormuş gibi hissettirecek.
Vai trazer-lhe ventos alísios das areias do planeta Med, onde o som das águas brandas a rolar sobre as areias vai embalá-lo calmamente como se fosse uma sinfonia, como se a música do universo fosse tocada nos vossos ouvidos.
Rüzgarları bekleyin.
Esperem pelos ventos.
Rüzgarları itaat ettiren, yuvarlanan dalgaların... iradesine teslim olduğu bu adam kimdir?
Quem é este homem, que ventos desatados obedecem? Que as ondas encrespadas à sua vontade submete
Boşaltılan bölge yakında hakim olacak rüzgarlar nedeniyle "sıcak bölge" olacak.
... evacuar esta zona que, em breve se tornará a zona de perigo, dependendo dos ventos dominantes.
Ilık rüzgarlar kuzey batı tarafından geliyor, 20-30 km süratle...
Ventos fracos virando para noroeste, 16-32 km / h...
Ayaklanma rüzgarları Jerusalem's Lot'ta esiyordu. Sonradan Salem's Lot diye bilinecek yerde.
Os ventos da rebelião varreram a cidade de Jerusalem's Lot, que brevemente seria conhecida como Salem's Lot.
Şahsen bunun da, diğer yüzlerce yükselti gibi yüksek hızlı rüzgarlar tarafından yontulmuş olduğunu düşünüyorum.
Pessoalmente penso que, como centenas de outras, mesetas dessas aí, são esculpidas pelos ventos velozes.
Terminal hava raporunu iki kez gözden geçirdim. Uçuş irtifası boyunca yüksek rüzgarlar var.
Vi e revi a previsão final, levantou-se vento e há patamares onde os instrumentos não funcionarão.
Hava raporlarına göre bu gece ve yarın kar ve şiddetli rüzgarlar bekleniyor ve hava ısısı sıfırın altına iniyor.
Está previsto mais neve e vento forte, hoje e amanhã, com temperaturas bem abaixo de zero.
Serin rüzgarlarımız ünlüdür.
Somos famosos pelo nosso fresquinho.
Esin rüzgarlar! Çatlayıncaya kadar şişirin yanaklarınızı.
Soprai, ventos e parti as vossas ventas!
- Burada soğuk rüzgarlar esiyor.
- Está uma destas correntes de ar...
Hızı saatte 400 km.'ye ulaşan şiddetli rüzgarlar... ... ülkeyi vururken bir günde 30 cm. yağmur kaydedildi.
As rajadas de vento de 400 km por hora, fustigaram a zona rural e registaram-se já 30 cm de precipitação num só dia.
Bu hem yağmurlardan korunmamızı sağlıyordu. Aynı zamanda adayı düzenli olarak vuran Santa Ana rüzgarlarından sakınmamızı sağlıyordu.
Isto não só nos servia de proteção contra a chuva... mas também contra os implacáveis ventos de Santa Ana... que periodicamente devastavam a ilha.
Her zaman güneş batsa da ve her zaman soğuk rüzgarlar çöllerde esip savursa da hala o kızılderililerin kanı vardır orada. Onu anlatan kızılderililerin. Pearl Chavez'i anlatanların.
Quando o sol se põe... e o vento frio sopra através do deserto... ainda existem pessoas de sangue índio... que falam de Pearl Chavez... a jovem mestiça que vivia na fronteira... e do bandido brincalhão... com quem teve, aqui, um último encontro... para nunca mais voltar a ser vista.
Avrupa'da savaş rüzgarları esmeye başlamıştı.
A Europa preparou-se para a guerra.