Salına Çeviri Portekizce
2,401 parallel translation
İki düzineyi bir defada harcayacaksın, bu 9lukla başedebileceğini göstereceksin, ve sonrada klüpde salına salına yürüyeceğiz... Ve "oki" demekten de vazgeçer misin?
Pronto, disparas uma dúzia de tiros, mostras-lhes que sabes usar uma 9 mm, depois vamos para o clube e fazes o discurso, sim?
Ben, o tadı hala dilimde hissedebiliyorum.
Ainda sinto o gosto do sal na minha língua.
Siz buz gibi kuzeydoğuda hayalarınızı dondururken ben de sahilde stajyer doktorların taş gibi vücutlarındaki tuzlu suyu yalıyor olacağım.
Enquanto vocês estiverem a congelar os tomates no frio do nordeste, eu estarei na praia a lamber o sal das costas das minhas colegas boas.
Yarın gece veya salı günü seyahat edebilirsin.
Podes viajar amanhã à noite ou então na terça.
Sal, yatağına geri dön.
Sal, volta para a tua cama.
- Salı günü görüşürüz, Gerri. - Güle güle, Mary.
- Vejo-te na terça, Gerri.
- Salı günü görüşürüz.
- Vejo-te na terça.
Bunu salı günü konuşalım, olur mu? - Peki.
Vamos falar sobre isso na terça.
Dünya'nın deniz ve bulutlarının eşiğine yansımasıyla Büyük Gümüş Kuş, 515 km yükseklikte yörüngemize salınmış.
Com o mar e as nuvens da Terra reflectindo-se na sua porta o grande pássaro de prata foi posto em liberdade para se colocar em órbita a 515 quilómetros por cima de nós.
Haftaya salı mahkemede görüşürüz.
Vejo-te no tribunal na próxima terça.
- Haftaya salı.
- Na próxima semana, quinta-feira.
3.5 dakika boyunca pişmiş bekliyor Ama yine de çiğdi di mi?
Tempere com sal e pimenta e põe 31 / 2 minutos na grelha, assar e repita um macaco poderia fazer isso?
Yargıç Ventura ile salı günü randevun var.
Na terça-feira, tens uma reunião com o Juiz Ventura.
Hadi gel, kutu başına 85 dolardan toplam 170 milyona el sıkışalım.
Digamos 170 milhões de balas a... 85 dólares cada mil.
Büyük bir satıcı ve çete üyesidir. Araç çalıntı mı?
O Sal deteve-o na década de 80, é um traficante importante.
Sizin beyle haftaya salı günü geliverirsiniz.
Bem, precisamos que o seu chefe de família apareça na... terça-feira seria bom.
Öğreneceksin, salı günü 12 : 30'da.
Vais descobrir, na terça-feira às 12 : 30.
- Haftaya salı, aynı saat olur mu?
Na próxima terça, à mesma hora? Obrigado, doutora.
Ben sadece sayın vali yardımcısına eğer salıverilirsen personelin taleplerini gözden geçireceğini söyledim.
Controla-te. Eu Prometi ao Sr. Deputado que pela tua libertação estudarias as reivindicações dos empregados.
Salı günü benzinle burada ol.
Volto na terça com o combustível.
Hadi bakalım, evlat. İşimizin başına dönelim.
Vamos lá, filho, de volta à mina de sal.
Geçen salıydı aslında.
Por acaso, foi na terça-feira passada.
Kilerde tuz ve kutsal su da olması lazım.
Deve haver sal e água benta na dispensa, facas, armas.
Geçen salı Robert's'da izledim.
Vi-a na terça-feira passada no Robert's.
Seçime kadar tüm şehri içeren bir tur ayarlamış, seçim gelecek Salı.
Ela pôs-nos num frenesim, como se as eleições fossem na terça.
Salı günü bir şey yemeyeceğim.
Não comerei na terça-feira.
Geçen Salı akşamı neredeydiniz?
Onde estava na última terça à noite?
Geçen Salı, şu Valérie'nin öldüğü gece miydi?
Foi na terça que a Valerie morreu?
Peki, geçen Salı akşamı neredeydiniz?
Muito bem. Onde estava na terça passada?
- Louise, geçen Salı akşamı neredeydiniz?
Louise, onde estava na última terça à noite?
Gelecek salı göreve başlıyorum.
Vou apresentar-me na terça-feira.
Ancak salı gününe oraya varırız.
Chegaremos lá na terça-feira.
Bir katilin şartlı tahliye duruşmasında ifade vermişsin o da salıverilmesinin aleyhinde ifade verdiğini görmüş.
Falou na audiência de um assassino e ele viu-a falar contra a libertação dele.
Dosyaya göre, bu salı gecesi bir takım elbisesini kuru temizlemeciye bırakacak.
Segundo o ficheiro, ele deixou um fato para ser limpo a seco, devido a um evento na terça-feira.
Dinle, salı günü pazara gidiyoruz.
Ouve, vamos na terça-feira ao mercado.
Yaralarına tuz basıp, taşların üzerinde yuvarladım.
Coloquei sal nas suas feridas e rolei-o em entulho.
Bayanlar ve baylar, meyve bahçesi bulvarı Kwik-E-Market'i kapı çerçevesindeki mihenk taşı soyguncunun ne kadar uzun olduğunu söyleyen yer, size son sayısal kazananını duyurmaktan gurur duyar.
Senhoras e senhores, o ilustre Kwik-e-Mart, berço do medidor na porta que vos diz o quão alto era o vosso ladrão, tem o orgulho de anunciar o mais recente vencedor da lotaria.
24 saat boyunca salınmazsın diye düşünmüştüm. Spor salonuna dönmek için yeterli zamandı.
Imaginei que não te soltavam pelo menos durante 24 horas e isso dava-me o tempo que precisava na academia.
Bir yanlışlık olmalı çünkü Orson Belediyesinden Peggy, son ödeme tarihinin önümüzdeki salı olduğunu söylemişti.
Deve haver um engano, porque falei com a Peggy do escritório de Orson sobre fazer um pagamento na próxima terça-feira.
Salı günü çağıracak olurlarsa...
Porque se nos chamarem na Segunda-Feira...
Şanslıyız ki mutfağı tuzlamıştım.
Felizmente há sal na cozinha.
Evet. Annene Salı'dan Cuma'ya Tibet'te, diğer günler burada olacağımı söylemiştim.
E prometia à tua mãe que vinha para casa à terça-feira e depois só aparecia na sexta-feira... da semana seguinte.
Bir katilin sokaklara salınmasına neden oldun.
- Devolveu um assassino às ruas.
Salı olduğunda, ölü bir kaplan köpekbalığı, Rehoboth sahiline vurmuştu.
Na terça de manhã, um tubarão-tigre morto deu à costa na Praia de Rehoboth.
Mavi köpek balığının gelişmemiş hücreleri sinirsel ulaşımı kolaylaştıran altyapısal bir dölyatağı oluşturması için omurların arasına enjekte edilebilir.
As células embrionárias do tubarão-azul podem ser injectadas entre as vértebras para formar uma infra-estrutura matricial que facilita a transmissão neural.
Parti vardı. Salı günü bir kaç kampçı gelmişti.
Recebi alguns campistas na Terça à noite.
Onları Salı gününe sıkıştırabilirim. Oh, hayır, hayır.
Posso encaixá-los na terça-feira.
Duyular, sinir hücrelerinden uyarı salınımına sebep oluyor. Bu uyarılar da önceden olduğu gibi hafızanın depolanmış olduğu beynin aynı bölgesine geri gidiyor.
Os sentidos fazem com que os neurónios emitam sinais que retornam à parte do cérebro onde antes estavam.
Salı günü sen dönünce ararım.
Ligo-te na terça-feira, quando voltares.
FBI ajanları, salı günü hapisten kaçan seri katil şüphelisi Garrick Turrell için başlatılan,..
Agentes do FBI envolvidos na caça ao suposto assassino em série,
Bu işkence görmüş kaya parçası, gündüz 450'C den, gece - 180'C dereceye olmak üzere, bütün gezegenlerden çok sıcaklık salınımına uğrar.
Esse pedaço de rocha torturada... sofre as maiores variações térmicas de todos os planetas, de 450 graus Celsius durante o dia, a menos 180 graus à noite.