English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ S ] / Satranç

Satranç Çeviri Portekizce

1,722 parallel translation
Satranç Kulübü.
Equipa de xadrez.
Hatırlatırım, bu hızlı satranç.
Estamos a jogar contra o tempo.
" Sırayla kutunun içinden satranç parçalarını çekeceksiniz.
"Cada um de vós deverá tirar da caixa uma pedra de xadrez."
" Bu satranç taşları sizin kişisel rolünüzü belirleyecek.
"As pedras de xadrez e respectivamente o seu símbolo."
Kutuya satranç taşları dışında hiç bir şey koymadım.
Eu não coloquei nada na caixa além das pedras de xadrez.
Satranç taşı değilim, savaşçıyım ulan ben.
Não sou uma peça de xadrez, Sou tipo um navio de guerra.
Bence bu bir satranç oyunu. Ve Albay, kendi oyununu oynamadığımızın çok iyi farkında...
Eu acho que é um jogo de xadrez.
En sonunda üç kişilik satranç fikrimde yol alabildim.
Consegui resolver a minha ideia de um xadrez para três pessoas.
Ayrıca iki yeni satranç taşı ekledim.
Há mais. Também inventei duas novas peças de xadrez.
Üç kişilik satranç bu.
É um xadrez para três pessoas.
Ne yapıyorsun? Üç kişilik satranç oyunum üzerinde çalışıyorum.
A estudar o meu jogo de xadrez para três pessoas.
Üç kişilik satranç diyorum.
É um xadrez para três.
O zaman seni zihinsel bir çalışmaya davet ediyorum. Acaba neden ikimiz üç kişilik satranç oyunu oynayamayız?
- Então, como exercício mental, convido-te a descobrir por que é que nós dois não podemos jogar um xadrez de três pessoas.
Ya da satranç kulübüne ne dersin?
Ou clube de xadrez?
Satranç Kulübüne katılamam. A :
Não posso participar no clube de xadrez.
Çok inek işi. B : Satranç oynamayı bilmiyorum.
A : é muito tótó e B : não sei jogar xadrez.
O satranç oynar.
Ela pratica esgrima, joga xadrez.
Aslına bakarsan satranç oynuyorum.
Na verdade, estou a jogar xadrez.
Hayalinde satranç tahtası canlandırmak zor olduğu için beni yalnız bırakacak olursan şayet memnun olurum.
Não é fácil, idealizar um tabuleiro na mente então se pudesse deixar-me em paz, agradecia muito.
Satranç oyuncularının hamlelerine tekrar bakıp hatalarından ders çıkarmaları gibi.
Como os jogadores de xadrez, querem rever os seus movimentos e aprender com os erros.
Tüm hayat tıpkı satranç gibi ve ben 50 hamle sonrasını görebiliyorum.
A existência é apenas um jogo de xadrez, e eu consigo ver 50 jogadas à frente.
Madem her şey sana satranç gibi geliyor bana nasıl yardım edebileceğini biliyor olmalısın.
Se tudo é um jogo de xadrez para ti, deves saber como me ajudar.
Satranç kulübü.
O Clube de Xadrez.
SATRANÇ KULÜBÜ
CLUBE DE XADREZ
Afrika karaağacı. Satranç tahtası yapmakta da kullanılır.
Fiz um jogo de xadrez do mesmo material uma vez.
Satranç oynuyor olsaydık, dört hamle ilerisini düşünmen gerekirdi.
Se isto fosse um jogo de xadrez, pensa 4 jogadas à frente.
Satranç tahtasını sık sık çevireceğine söz ver.
Promete-me que darás a volta ao tabuleiro.
Harekete geçmen lazım. Satranç oyuncularına benziyorsun... Ama çok zayıfsın.
Pareces um jogador de xadrez... embora mais magro.
Bill Gates de Satranç Takımındaydı biliyorsun değil mi?
Sabias que Bill Gates pertencia á equipa de xadrez?
Pek mantıklı değil çünkü bunu kimseyle paylaşmazdı. Birkaç ay evvel, satranç oynuyorlardı, o sırada...
É engraçado, ele nunca falava disso com ninguém, mas há uns meses atrás, estavam a jogar xadrez...
"Satranç" olarak, Pul'un tersanede zorla aldığı haraçtan gelen kazancının yarısını zaten alıyor ve şimdiyse, maskesi olmadan Pul'un Ark'a elinde kalanın yarısını ödemesini istiyor.
Como Xadrez, já ficava com metade dos lucros do Escamas com as tramas de extorsão das docas, e agora, sem a máscara, quer que o Escamas pague metade do que sobra à Ark!
Ya da "Satranç" senin bir kukla olduğunu düşünüyor mu demeliyim?
Ou será que devia dizer, "O Xadrez acha que és um peão"?
Ark'ın sahibi Peter Fleming bir yandan da suç patronu Satranç.
O Peter Fleming, presidente da Ark, é simultaneamente o Xadrez, o patrão do crime.
Ark ve tüm o haberlerde haftalarca Satranç'ım şu polis Faraday olduğunu söyleyip durdular.
A Ark e essas histórias nas notícias... há semanas que andam a gritar que o tal polícia, o Faraday, era o Xadrez.
Son görüştüğümüzde Satranç'la ikiniz Faraday kendini havaya uçurduktan sonra L-9'ları taşıyordunuz.
Mas da última vez que nos encontrámos, tu e o Xadrez estavam a movimentar L-9 nas docas, e isto depois de o Faraday ter ido pelos ares.
Satranç'ı yakalayacak mısınız?
Vão apanhar o Xadrez?
Senin Satranç olduğunu biliyorum.
Sei que és o Xadrez.
Satranç öldü.
O Xadrez está morto.
- Bir şansım var. Pul herkese Fleming'in Satranç olduğunu anlatacak.
O Escamas vai dizer que o Fleming é o Xadrez.
Sayın Başkan, majesteleri, bayanlar ve baylar Peter Fleming'in "Satranç" olarak bilinen kötü şöhretli suç lideri ve katil olduğunu öğrenmek ilginizi çekebilir.
Sr. Presidente, vossa majestade, senhoras e senhores talvez estejam interessados em saber que o Peter Fleming é o notório assassino e senhor do crime conhecido por "Xadrez".
Pul'u Fleming'in Satranç olduğunu söylediği sırada duydum ama kimse umursamadı.
Tenho um vídeo do Escamas a revelar que o Fleming é o Xadrez e ninguém quis saber.
Satranç'ın Peter Fleming olduğunu da biliyorsun şimdiyse bu bildiklerini tüm dünyaya anlatacaksın.
Sabes que o Xadrez é o Peter Fleming, e agora vais dizer ao mundo aquilo que sabes.
Şu Satranç dedikleri maskeli adamı yakaladıkları sırada orada bulunmuş olabilir misin?
Por acaso estava lá quando eles apanharam aquele tipo da máscara? Aquele a quem chamam Xadrez?
Satranç olduğunu söyledikleri o adamı mı?
O tipo que apareceu na televisão e dizem que é o culpado?
O, Satranç değildi.
Ele não era o Xadrez.
Ne demek Satranç o değildi?
Não era o Xadrez? Como assim?
Satranç'ın öldüğü gün herhangi bir şey görmüş olabilecek herkesi.
Todos os que possam ter visto alguma coisa no dia em que o Xadrez foi morto.
Bana Satranç'ın oğlu diyorlar.
- Eles chamam-me "filho do Xadrez".
Bir satranç oyuncusu.
- É um jogador de xadrez.
Satranç'ın oğlu!
Filho do Xadrez!
- Satrancı o mu kazanıyor?
- Ele está a vencer o jogo de xadrez?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]