English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ S ] / Segundo

Segundo Çeviri Portekizce

36,926 parallel translation
Hadi biraz kafamızı dinleyelim.
Vamos desfrutar por um segundo.
- Vaktin var mı?
- Tem um segundo? - Sim.
Lexy'den bir an için gözümü ayırdım, sadece bir an için ama arkamı döndüğümde ortalıkta yoktu.
Tirei os olhos da Lexy, a mais nova, por um segundo e quando me virei, ela tinha desaparecido.
Kirkman ikinci bir dönem istiyor mu?
O Kirkman tem aspirações a um segundo mandato?
- Rövanş maçına.
- Para o segundo "round".
NSync, her şeyden önce, garip değil. İkinci olarak, harikalar.
Em primeiro lugar, os NSYNC não são nada estranhos e em segundo... são extraordinários.
Bir saniyeliğine içki içip flörtleşmeyi kesebilir misin?
Olá? Será que podes... parar de namoriscar e beber por um segundo?
Haberler sürekli güzelleşiyor.
A situação melhora a cada segundo.
Omlet birazdan hazır olur.
Vai ficar pronto num segundo.
Hyde'e göre bütün Kurtarıcılar ölecek
Segundo o Hyde, todos os salvadores morrem.
Sen, Lucy, 1983 ; ve sana göre, kızkardeşin 1990 yılında doğdu.
Duas filhas : você, Lucy, nascida em 1983 e, segundo me disse, a sua irmã nasceu em 1990.
Kuzenimi aramam için müsade edin.
Dêem-me um segundo para ligar ao meu primo.
Caroline'ın gerçek adın olmadığını biliyordum.
Ouvi dizer que atiraste um aluno da janela do segundo andar.
Adamla benden bile daha çok konuşuyorsun.
Falas mais com ele do que comigo, o que me traz ao meu segundo ponto :
Sonra ihtilal oldu ve gerisi de komünizm işte. Earl'e zaman ve mekân engellerini aşıp gelen insanlar düşsün ama ben ikinci randevuya bile çıkamayım, öyle mi?
Há gente atrás do Earl no tempo e no espaço e eu não consigo um segundo encontro?
Vay be. Bu hayatımda yediğim en güzel ikinci sosisli pasta.
Este é o segundo melhor bolo salgado que eu já tive.
İkinci bir tabağımız var mı?
Além disso, temos um segundo prato?
Tecrübelerime göre böylesi tuhaf tanışmalar için karamel sosu şahane bir arabuluculuk rolü üstleniyor.
Tomei a liberdade. Segundo a minha experiência, molho de caramelo é um excelente lubrificante quando surgem apresentações embaraçosas.
İncil'e göre kardeş katli ilk cinayet türüdür.
É duro. Segundo a Bíblia os fratricídios foram os 1ºhomicidios cometidos.
Dünyanın en kötü guguklu saatine göre iki.
Segundo o pior relógio cuco do mundo, são 14h00.
İkinci martinisinden sonra kötüleşiyor.
Ele fica péssimo após o segundo martini, ainda pior após o terceiro.
Açıklamam için bana bir saniye ver.
Dêem-me um segundo para me explicar.
İki, belli ki bu hırsızlar binaya gizlice girecek bir yol bulmuşlar, yani istediklerini aldıklarında yine gizlice çıkabilecekler.
Segundo, os ladrões encontraram um meio de entrar no prédio, ao apanharem o que precisam, vão sair de fininho.
Ya sana en sevdiğim seks fantazimi söylesem nasıl olur?
Será que te posso contar uma das minhas mais profundas fantasias sexuais. Deixa-me só arrotar pelo nariz durante um segundo, tenho estado a beber água de Seltz. Muito bem.
Çok kısa sürecek, hadi.
Apenas demorará um segundo, anda.
Evet, o günün her anını hatırlıyorum.
Sim, lembro-me de cada segundo daquele dia.
Tahmini hasar tespit durumu yaklaşık 15 metrelik alana tamamen etki edeceğini gösteriyor Sayın Başkan.
Segundo a previsão dos danos de batalha, a ADB, iremos destruir todo o recinto e o que houver num raio de 15 metros, Sr. Presidente.
- Bir saniye müsaade edin.
Dê-me licença por um segundo.
Bir saniye.
Esperem um segundo.
Pentagon kaynaklarına göre Cezayir'deki diplomatik birimler boş yere boşaltıImış.
Segundo uma fonte do Pentágono, as estações diplomáticas dos EUA em Argel evacuaram pessoal.
- Yukarısı temiz.
- Piso de cima livre. Segundo andar livre.
Pekala, ayrıldığı gibi, karşıya atlayacaksın.
Está bem, ao segundo estalido, tu saltas para a outra carruagem.
Aynı iki adam, ikinci alandaki patlamadan dakikalar önce de görülebiliyor.
Os mesmos dois homens foram vistos no segundo local - minutos antes da explosão.
İkinci bombacının yerini tespit ettik.
Localizamos o segundo terrorista.
Reade. Bir saniye konuşalım mı?
- Reade, posso falar um segundo contigo?
Jane benimle ikide.
Jane ficas no segundo comigo.
İkinci kata, the Eye of Man sergisine gidiyor.
Está a ir para a exposição Olho do Homem, segundo andar.
Bir saniyeni alacağım.
- Eu só preciso de um segundo.
Bir saniye dayan.
Aguenta aí um segundo.
Başkanın kamuya açıklanan takvimine göre onunla Westchester'de karşılaşabilmemiz için 20 dakikamız var.
Segundo o itinerário público do presidente, há uma hipótese de o encontrarmos em Westchester dentro de 20 minutos.
"Domuzumu besliyorum."
e então o segundo cara diz,
Resmen, hayatım gözlerimin önünden film şeridi gibi geçti.
Vi toda a minha vida num segundo.
Senin bana sağlayamacağın şeylere, ihtiyaç duyabileceğimi, biliyordun.
Segundo, sabias que eu precisava de algo que não podias dar-me e negaste-me acesso à pessoa que podia dar-mo.
İkinci katta.
Está no segundo andar.
İkinci katta değil.
Ele não estava no segundo andar.
Matt, biraz konusabilir miyiz?
Matt, posso falar contigo um segundo?
Demin gönderdigin raporla ilgili - odamda konusabilir miyiz?
Posso falar contigo no meu gabinete um segundo sobre o relatório que enviaste?
Olmadigi iddia edilebilir çünkü ikinci kitapta baskasiyla tanistim, peki o ask gerçek miydi?
Há motivos para dizer que não porque, no segundo livro, conheci outra pessoa. Esse amor seria mesmo real?
Onunla biraz konusabilir miyim?
- Posso falar com ela um segundo?
- Ne?
- Espera um segundo.
Adam, ağacın yapraklarını yesin diye domuzu havaya kaldırmış.
E o segundo cara diz :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]