Serve Çeviri Portekizce
9,296 parallel translation
İstediğin gibi ye.
Serve-te.
- Ne için kullanılmış olabilir?
Para o que é que serve?
Üniversite demek deneyim demek değil midir?
Não é para isso que serve a faculdade? - Para experimentar?
Üniversite demek eğitim demektir.
- Bem, serve para educar.
Karaoke barda sevdiğin şaraptan yok mu?
O bar "karaoke" não serve "Hennessy Eclipse's"?
Bu ne için?
Para que serve?
Ona en çok ihtiyacı olan insanlara yardım etmeyecekse bir kahraman ne işe yarar?
De que serve um herói se não ajuda as pessoas que mais precisam dele?
Hoth gezegenine benzemiyor ama iş görür.
Não é o planeta Hoth, mas serve.
Sizin eliniz armut mu topluyordu?
Você serve para quê?
Benim takım olur. " diyor.
O teu fato serve-me?
Daya oğlum bunlara çayı.
Kubilay, serve-lhes chá.
Bu bende işlemez.
- Isso não serve para mim.
Çekinmeden al, yarısı senin.
Serve-te. Metade é teu.
Oraya yürüyerek gidemeyeceğimiz açık.
- Não nos serve de nada caminhar.
Teselli olacaksa, baba senden daha çok kelepçesi olan kadınlarla çıkma derdi.
Se te serve de consolo, o meu pai dizia sempre para não me envolver com uma mulher que tem mais algemas do que eu. Por isso...
Yarın sabah saat 9 uyar mı?
Serve amanhã às 9h?
İlaçlar güya seni daha iyi hissettirmeli.
Este remédio, supostamente, serve para me fazer sentir melhor.
Tasvirin annemize de uyuyor. Öyle mi?
essa descrição serve para a nossa mãe, também.
Leonardo artık Roma'ya hizmet ediyor.
Leonardo agora serve Roma.
Bizi ele vermenin amacı ne?
De que serve entregar-nos?
Ne anlamı var?
De que serve isto?
İyiyse de işinize yarar.
Se for boa, serve-nos bem.
Serve the Servants.
Serve the Servants.
Eğer bunu bile beceremiyorsan, sen ne lanet işe yarıyorsun?
Se não conseguir fazer isso, para que raio me serve?
Bu bel bağlayabileceğimiz bir şey değil.
Isso não serve de garantia.
Ne demek istiyorsun? Bu peyton Manning için yeterince güzel, değil mi?
Este serve para o Peyton Manning.
Hizmet et bana, hizmet et bana.
Serve-me, serve-me.
Jedi ölürse işime yaramaz.
O Jedi não me serve para nada, se estiver morto.
Burada normal olmak işe yaramıyor.
O normal não serve aqui.
Fantezi yiyeceği değil bu.
Não é afrodisíaca, serve apenas como energia.
O ışık ne için?
Para que serve aquela luz?
Sence bu sana olur mu?
Achas que isto, serve-te?
Duble buzsuz viski lütfen.
O Bourbon serve. Duplo, por favor.
Barmen bunu yudumlamamı tembihledi ama içkinin seni iyi hissettirmesi gerek tadının iyi olması değil.
O barman fez-me prometer que ia saborear isto, mas a bebida serve para sentirmos bem, não para ser apreciada.
Burası bezelyeleri uzatıp da "Teşekkür ederim, almayacağım." diyebileceğin bir akşam yemeği değil.
Isso não é um jantar, onde alguém serve-te ervilhas e tu dizes : "Obrigada, estou satisfeita.".
Halkın yanındaymış gibi görünüyor ama aslında kime hizmet ediyor?
Diz ser defensor dos pequenos, mas quem é que ele serve, de facto?
- Aile dediğin bu günler içindir baba.
- É para isso que serve a família, pai.
Ama gerçekler... Gerçekler daima hayrımıza değildir.
Mas a verdade... a verdade nem sempre nos serve.
Ama inanç burada devreye girer.
- Não. É para isto que serve a fé.
- Modern Zihin Sağlığı Bilimi " bütün bunların temeli olarak kabul ediliyor.
Dianética, A Ciência Moderna da Saúde Mental, é considerado o texto essencial que serve de base à construção de tudo o resto.
Sonuçta, ölmüş olmamızı isteyen bir grup rakibimizi neden ağırlayalım ki?
Para que serve servir um grupo de rivais que desejam a nossa morte?
Buradan gideceksek çaylakla niye uğraşıyorsun?
Para que serve assumires um Colt se estamos quase a partir?
- Bir değeri varsa berbat bir öğretmen değilsin.
Se serve de alguma coisa, não és um mau professor.
- Parmağıma olacak mı bilmiyorum.
- Nem sabemos se me serve!
Beni tehdit etmek ya da bana zarar vermek bir işe yaramaz.
Não serve de nada ameaçar-me ou fazer-me mal.
Tonkin onu alamazsa bunun görevimize ne yararı olacak?
Se o Tonkin não pode apanhá-la, para que é que ele serve para a missão?
Bu şeyin ne işe yaradığını bulabilecek biri varsa o da Alec.
Se alguém pode descobrir para que serve isso, é o Alec.
Komutan neyi satın aldığını görmek istedi. Evet, Komutan aynı zamanda ne işe yaradığını da bilmek istiyor.
Isso, o Comandante gostava de saber também para que serve.
Elden düşme şeyler almak lazım.
Mesmo usada, serve.
- Farketmez.
- Qualquer tipo serve.
Para bunun içindir evlat.
É para isso que serve o dinheiro, filho.