Sokakta Çeviri Portekizce
4,300 parallel translation
Sokakta olan Damon değil.
Não é o Damon que anda nas ruas.
Sokakta olan Sean. Kararını kendisi verdi.
Quem anda é o Sean, é uma escolha dele.
Bize uyuşturucularla ilgin olmadığını söyledin, ama sonra sokakta satın aldığını öğrendik.
Disseste que não sabias nada sobre drogas, e, agora, descubro que a compravas nas ruas.
Maskeli adamlar, sokakta öldürmeye çalıştılar beni.
Homens mascarados. Tentaram matar-me na rua.
Sokakta neredeyse kimse yok.
Espaço apertado. Quase ninguém na rua.
Bu fotoğraflar gece vakti karanlık bir sokakta çekildi. Ve yine de düzgün çıktılar.
Estas foram tiradas numa rua escura, à noite, e mesmo assim ficaram visíveis.
Ne zaman ve eğer sana hamle yapmaya karar verirsem sendeki idrak eksikliği perdesinin arasından uzanacak ve karanlık bir arka sokakta ya da korkakça bir köşede değil de güpegündüz yakalayacaktır.
Quando e se eu escolher que a minha mão caia sobre si, chegará através do véu de sua incompreensão e irá atingi-lo não num beco escuro ou num canto cobarde, mas em plena luz do dia.
Eğer şimdi bu işin içinde vampirlerin ve büyülerin parmağı olduğunu öğrenirse çıkmaz bir sokakta sürekli araştırmalar yapıp en sonunda kendi canından olacaktır.
Se ela descobrir o que realmente aconteceu... que vampiros e feitiços estavam envolvidos, ela vai cavar, cavar e cavar... Até chegar tão fundo... que vai acabar por causar a sua própria morte.
Bu gece Dauphine sokakta müzik festivali var.
- Esta noite é o festival de rua Dauphine.
Şu şehirdeki herkesin, sokakta yürüyen herkesin yakında şunu bilmek isteyeceklerini düşünmek çok garip :
" É estranho pensar que todos as pessoas nas ruas, todas as pessoas na cidade, dentro de pouco irão se perguntar :
Büyük oyun odasını soyan adamla sokakta ölen adam aynı kişi değil.
O pessoa que assaltou o Rialto Room não é a mesma pessoa que morreu na rua.
Güvenlik kamerası kaydına göre o saatte araba da geçmiyormuş sokakta da kimse yokmuş.
As câmaras não mostram carros a passar e não havia nada na rua.
Bunu yapmayı düşünsem bile o şeyi sokakta bulabilir misin ki?
Mesmo que chegue a considerar isto, serias capaz de encontrar a droga?
Sokakta bir sürü park sayacı var.
Ao fundo da estrada há muitos paquímetros.
İçeri girmeden önce birileri onları sokakta görmüş olabilir.
Talvez alguém os visse na rua antes de entrarem.
Sokakta başıboş gezen köpekler gördünüz mü?
Viu algum cão solto na rua?
Sokakta yürüyordum. Birinin beni takip ettiğini duydum ve bakmak için arkama döndüm. Ama dönüp başka yola girdi.
Desci a rua, ouvi alguém a seguir-me e voltei-me para ver, mas ele mudou de direção e foi por outra rua.
Sonra başka bir tanesi, başka bir sokakta ölü bulundu.
Depois outro deles foi morto, noutra rua.
Sokakta işlenen suçların nasıl olduğunu bilirsiniz. Kötüye gitmiş bir hırsızlık olabilir.
Mas, da forma como anda a criminalidade de rua, pode ter sido um roubo que correu mal.
Bu haftaki konumuz- - Selam Kızılderililer sizi sokakta dilenirken gördüğümde çarığınıza bir dolar atacağım.
A coisa real desta semana... Ei, Nativos Americanos, se vos visse na rua a pedir, atirava um osso para a vossa mocassina.
Ayrıca bazen erkekler sokakta yürüdüğümde de bana bakıyor.
E percebo os olhares em mim quando vou na rua.
Gen'i sadece sokakta takip edebilir.
Ele não conseguiu farejar a Gen além da rua.
- Sokakta dönen muhabbetler bunlar.
- O rumor é este.
Onu sokakta amaçsızca dolaşırken bulduk.
Encontramo-lo a vaguear pelas ruas.
Ve sokakta bir yankesici, kadının çantasından cüzdanını aşırıyor.
E um carteirista... que roubou a carteira de uma mulher.
Sokakta seni öylece tehdit eden biini vuramazsın,... eğer toprağını koruma hakkın olan bir yerdeysen iş başka.
Você não pode simplesmente atirar em alguém ameaçou na rua. A menos que você está em um estado onde a força zelfverdedigingswet.
Sokakta yürüyor olsam da burada dersteyken de hep olur yani.
Seja quando estou na rua ou aqui, a dar aulas.
Sizi sokakta görürsek arkamızı dönmeyeceğiz, savaşacağız.
Se te virmos na rua, não viramos as costas, lutamos.
- Çocuk sokakta tökezlerken görülmüş. Sonra da bayılmış.
O menino foi visto a andar pela rua.
Sonrasında Carson Springs'te ara sokakta bir çete üyesini kovalıyordum kafam güzeldi.
- Então... Estava a perseguir um bandido num beco em Carson Springs, e estava drogado.
Darius Miller, nam-ı diğer Lil'D sokakta bir hedef arıyordu. Ve de buldu...
O Darius Miller, conhecido como Lil'D, estava na rua, à procura de um alvo.
Bu haftanın gerçeği - hey, Amerikan Yerlileri, eğer sizi sokakta dilenirken görürsem çadırlarınızı ateşe veririm.
A coisa real desta semana... Ei, Nativos Americanos, se vos visse na rua a pedir, atirava um osso para a vossa mocassina.
Bu engelleme, bir sokakta park edilmiş çıkış kapısı kulüp, Yangın sırasında içindeki kulüp müdavimlerinin yakalama.
Estacionado no beco, a bloquear a porta de saída do clube, prendendo os clientes do clube durante o incêndio.
" Sokakta arabanızı bırakın, o anahtarlar
" Deixa o teu carro no beco, com as chaves lá dentro.
Bu ara bir sokakta saldırıya uğramış bir evsiz sadece.
Um sem-abrigo foi assaltado num beco.
Uzun zamandır sokakta yaşamış sanırım Ne dersin?
Tem vivido nas ruas há já algum tempo, pode-se ver.
Kurbanımız ara sokakta yürürken arkadan saldırıya uğramış.
A nossa vítima está a ir pelo beco fora, e é atacado por trás.
Evet, Hala bizim ara sokakta vurulan kimliksiz üzerinde çalışıyorum. Kemiklerinin birinde bunu buldum.
Sim, ainda estou a trabalhar no nosso desconhecido do beco, mas encontrei isto numa das feridas.
Evet haklısın. Cinayetle birlikte adamın şansı ara sokakta bitti.
Homicídio, a sorte de um indíviduo acabou num beco.
Belki de başka bir evin sahibi Sikes'a gitti. Onlara evde iyi gözükmek için. 2 gece önce Alonzo Pierce onu tekrar ara sokakta gördü.
Talvez outro proprietário tenha surpreendido o Sikes, tivesse olhado bem para ele, enquanto estava lá em casa e, há duas noite atrás vê-o novamente no beco, depois de ele ter sido enganado pelo Alonzo Pierce.
Dün gece, sokakta buldum.
Encontrei na rua ontem à noite.
O şeylerin sokakta sana bir faydası olmaz.
Nas ruas, isso não vale nada.
Sekizinci sokakta yürüyor.
Está a descer pela 8ª rua.
Arka sokakta.
Rua secundária.
Artı masum vatandaşları çevrilmeyi ve aranmayacak sokakta her gün, neredeyse bunların % 100 siyah ya da Latin.
Cidadãos inocentes a serem mandados parar e revistados nas ruas todos os dias, quase 100 % deles negros ou latinos.
Yani, çocuk evinden kaçıyor ve kendini sokakta buluyor. Sonra bazı dangalak çete üyeleri çıkıyor onu çeteye alıyor ve ona korunma sözü veriyor.
Então, algum idiota do gangue vem recrutá-lo e promete-lhe protecção.
Dizlerimle ağırlık kaldırıyorum sokakta bulduğum sakızı çiğnemiyorum ve elimde makasla koşmuyorum. Ben de.
Eu também não.
- Sokakta bırakamazsın.
Não podes deixá-lo na rua.
- Ne yani sokakta yürüyemez miyim?
É uma rua pública.
Burada, bu sokakta olmaz, bugün yürüyemezsin.
Não aqui, não esta rua, não hoje.
Sokakta memurlar çocuğu arıyor.
O pai estava muito agitado quando chegámos.