Soran olursa Çeviri Portekizce
215 parallel translation
Soran olursa başı ağrıyormuş de lütfen.
Se perguntarem, por favor, digam que tem dores de cabeça.
Soran olursa adliye sarayındayım.
- Se alguém perguntar por mim estou no Tribunal. Vou passar-lhe. - Morning Post.
O zaman eğer bir şey soran olursa, bizim davetsiz misafir olduğumuzu söylerler.
Claro. Para quem perguntasse, éramos uns penetras.
Eğer soran olursa, bütün akşam hep evdeydi.
Se alguém perguntar, ela passou a noite em casa.
Soran olursa sattı ve kasabayı terk etti.
Ele vendeu-o e saiu da cidade se alguém lhe perguntar.
Gino, eğer soran olursa kapıcıya söylediğimizin aynısını söyle.
Se lhe perguntarem por ele, lhes diga quão mesmo ao porteiro.
Soran olursa "Rab'bin bunlara ihtiyacı var, hemen geri gönderecek" dersiniz.
E se alguém vos disser qualquer coisa, respondei-lhe que... o Senhor necessita dele e que sem demora os devolverá.
- Soran olursa burada yokum.
- Se perguntarem por mim, näo estou.
Soran olursa, bir k onferansa giden kanalizasyon işçileriyiz.
Se nos interpelarem, somos dos esgotos e vamos a uma conferência.
Bugün ne yaptığımı soran olursa bütün gün beraber olduğumuzu söyle.
Se alguém perguntar o que eu fiz hoje, diz-lhes que estivemos juntos o dia todo.
Ama soran olursa bunu sen yaptın, tamam mı?
Mas se perguntarem, foste tu que fechaste.
Eğer seni soran olursa, ne diyeyim?
O que queres que eu diga?
Eğer soran olursa dondurma almaya gittik.
Se alguém perguntar, fomos comer um gelado.
Soran olursa şehirdeyim.
Vou à baixa.
Soran olursa evde yokum.
Não estou em casa para visitas!
Bu şapkanın nereden geldiğini soran olursa Billy The Kid verdiğini, söylersin.
Se alguém te perguntar como conseguiste esse chapéu... diz que foi o Billy the Kid quem te o deu.
Bu yüzden, kanıtı öğle yemeğinde yiyeceğim, bu konu hakkında size soru soran olursa da, hiç mesaj almadık ve kesinlikle bu enfes besili posta güvercinini vurmadık, diyeceksiniz.
Por isso comerei a prova ao almoço, e se alguém vos perguntar o que quer que seja, não recebemos nenhuma mensagem, e definitivamente não matamos este pombo gordinho.
Soran olursa, yatalak deden için aldığını söylersin. Hadi bakalım.
Qualquer coisa, diga que é para o seu avô que está de cama.
Eğer soran olursa : Douglas Quaid'ı tanımıyoruz.
Se alguém perguntar, negamos que conhecemos um Douglas Quaid.
Soran olursa, önce o silah çekti. - Ben daha hızlı davrandım.
Mas fui mais rápido.
Nereden aldığını soran olursa Vegas'ta kumardan kazandığını söyleyeceksin.
Se te perguntarem, diz que ganhaste aos dados, em Las Vegas.
Soran olursa, parti kontrolden çıktı masanın üstünde dans ediyordunuz ve düştünüz.
Se alguém perguntar, uma festa ficou fora de controlo. Estavas a dançar na mesa e você caiu.
Beni soran olursa restorandayım.
Se alguém me quiser, estou no restaurante.
Bir şey olmaz abisi, soran olursa soğukkanlı davran.
- Tenho a certeza que sim. Olha se alguém começar a pegar contigo, ficas calmo.
Soran olursa, bunu buradan almadın.
Se alguém perguntar, não comprou isto aqui.
Beni soran olursa kütüphanedeyim ve rahatsız edilmek istemiyorum.
Se alguém perguntar por mim, estarei em minha biblioteca, e não incomodem.
Soran olursa, Io'daki birliklerden nöbeti devralmaya gidiyoruz.
Para todos os efeitos, estamos a caminho de render tropas em Io.
Soran olursa, bağış paralarına ne olduğu hakkında hiçbir fikrin yok.
Se alguém perguntar, não faz ideia do que aconteceu ao fundo humanitário.
Soran olursa, köpük banyosu yaptığımı söyle.
Se perguntarem por mim, eu estou a tomar um banho.
Bunun ne demek olduğunu soran olursa şöyle dersiniz :
Quando perguntarem o significado... dizei o seguinte...
Soran olursa saatler önce gittim ve beni görmedin.
Se alguém perguntar, saí há horas, e não me viste.
Eğer soran olursa, yalan söylerim.
Se alguém perguntar, minto.
Soran olursa, onları sadece sorgulama için bekletiyorduk.
Se alguém perguntar, estamos só a detê-los para interrogatório.
Mesai ücretini soran olursa, Lomax'ın Gold Card'ına yazdır.
Se alguém pergunta pelas horas extras, põe no cartão de ouro do Lomax.
"Tavus kuşu yedin mi?" ... diye soran olursa "Evet" derim.
Assim se me perguntarem se alguma vez comi pavão já posso responder que sim.
Soran olursa hep yağmur yağdığını kimseye söylemeyelim.
Se alguém perguntar, não dizemos que choveu o tempo todo.
Soran olursa da bir şeyler uydurursun.
Se perguntarem, diga qualquer coisa.
Soran olursa böyle bir yara köpek ısırmasından olabilir.
Se alguém perguntar isso pode ter sido uma dentada de um cão.
Beni arayan, burada olup olmadığımı soran olursa kayıtlı olmadığımı söyle.
Se houver ligações para mim, se alguém perguntar... diga que não estou aqui, está bem?
Soran olursa karnının ağrıdığını söylersin.
Se alguém lhe perguntar, está com dores de barriga.
Unutmayın sahne arkasında soran olursa basınsınız.
Lembrem-se. Quando tivermos nos bastidores se alguém perguntar, somos da imprensa.
Size İngilizce soru soran olursa ; "No bic." diye cevap vereceksiniz.
Se vos perguntarem algo em inglês, respondam : "No bic."
Nasıl teklif ettiğini soran olursa ne derim?
Quer dizer... "Como foi que ele pediu?"
Soran olursa, kütüphanedeyim.
Se perguntarem por mim, estou na biblioteca.
Soran olursa, testi benim çaldığımı söyleyin.
Se alguém perguntar, digam que fui eu que arranjei os testes.
Soran olursa, inkar edeceksin.
Se alguém perguntar, eu nego.
Soran olursa seninleydim.
Se alguém perguntar, estava contigo.
Soran olursa
Se alguém perguntar
Eğer soran olursa Paris'ten bir arkadaşımsın.
Se perguntarem, você é minha amiga de Paris.
Soruları soran hangi taraf olursa olsun aptal çocuğu oyna, çok aptal.
Seja quem for que fizer as perguntas, faz-te de estúpida, estúpida, estúpida.
Soran olursa, inkar edeceksin.
É tungsténio e não é pouco.